Şunu bilmeliyiz ki…..

Şunu bilmeliyiz ki…..
20 Nisan 2022 12:47

Geçen akşam Şener Şen’in Namuslu filmini izledim bir TV kanalında.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

Fotoğraflar: EUTERS/Umit Bektas

 

Bir aralar Yeşilçam’ı küçümserdik ya…

 

 

Vay, be ne çiğlik imiş.

 

 

Sırf Namussuz filmini izlemek bile bu küçümsemenin nasıl bir geri zekalılık olduğunu gösterebilir.

 

 

Fakat asıl yazmak istediğim bu değil.

 

 

İşte…

 

 

Namussuz filmini izlerken, sonradan dakikasını bile hesapladım, 39. dakikada, müthiş doğru bir sosyal okuma ile, mahalle halkının Şener Şen’i hırsız sanarak, onurlandırdığı dakikada, çalınan bir marşı duyunca çok heyecanlandım.

 

 

Çünkü bu marşı arıyordum senelerlen. (senelernen yanlış yazım değil, eski, geleneksel Türkçe’ye özgü bir kullanım)

 

 

Çocukluğumdan beri çok sevdiğim marş ama adını bilmiyorum. Ciğerimin içi denen cinsten bir şey.

 

 

Kaç kez marşlar diye bir sürü marş dinledim, ama ıııh, bu yoktu.

 

 

Bir baktım, filmin 39. Dakikasında.

 

 

Hemen internete girdim sonra.

 

 

Namuslu filmindeki marş diye.

 

 

Vay, meğer bir sürü kişi bu başlık altında arama yapmış.

 

 

Yani, ben kim bilir siyasi iktidarın hangi boş lafını izlerken, Türk internet kullanıcısı bunun dibine kadar inmişmiş meğer.

 

 

Eski İzmir Marşı.

 

 

Hemen bazıları, “Ay bu Yunan Marşı aslında” diyecektir.

 

 

Ama yok anacım, değil. Bu kadarını araştırmadan yazmadım her’alde.

 

 

Bu marşı besteleyen Yunan Zahariadis Efendi 1903’de doğup, 1973’de vefat etmiş.

 

 

Bu marş Osmanlı’da besteleyen ise Besktekar Mehmet Ali Bey. 1840’da doğmuş, 1895’de vefat etmiş.

 

 

Osmanlı’nın yenilikçilerinden.

 

 

Bu melodinin kökü ama tam bilinmiyor.

 

 

Sırp’ların bir halk oyunu da var bu parça ile.

 

 

Ben kulağımla konsantre oldum.

 

 

Kıta Avrupası değil bu müzik.

 

 

Balkan olabilir.

 

 

Hülasası bu o yüzyılda yaygın bir parça imiş ama bunu Mehmet Ali Bey yeni bir yorumla düzenlemiş ve bu marş sonradan önce Eski İzmir Marşı sonra da Türk Ordusu Marşı ismini almış.

 

 

Bu marş benim için Türkiye Cumhuriyeti’nin gençlik ve delikanlılık yılları marşıdır.

 

 

Cumhuriyet Varlığımızın, Cumhuriyet mazimizin temelidir.

 

 

Ki, Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’daki yenilikçi hareketin de bir devamıdır aslında.

 

 

Gençlik ve delikanlılık dedim ama yorumdaki ağlamaya da dikkat edin. Yorumdaki mağrur gözyaşlarını da hissedin n’olur dinlerseniz.

 

 

Özellikle de 1. Dakikada başlayan bölümdeki klarnete.

 

 

Şimdi geliyorum asıl sözüme.

 

 

2023’de, Cumhuriyet’in 100 yılında genel seçimler var.

 

 

Bu seçimin sonucunu şu anda tam öngörmek mümkün değil.

 

 

Ama şuna kalıbımı basarım.

 

 

2002’den beri iktidarda olan bu hükümeti, onun ideolojisini, dünyaya bakışını, felsefi, düşünsel ve kültürel yapısını ezdi bu Cumhuriyet.

 

 

Ezdi.

 

 

20 senedir seçimleri kaybederek mi? Hayır.

 

 

Ruhu ile kültürü ile ezdi.

 

 

Ezim ezim ezdi.

 

 

Sineması ile dizileri ile, yaşam kültürü ile, zihniyeti ile, oluşturduğu rol modeller ile.

 

 

Öyle ki….

 

 

Bu hükümet senelerce dizi sektörü ile uğraştı ve onun yerine kendi dizlerini yerleştirmeye çalıştı.

 

 

Zerre başaramadı.

 

 

Sonra n’aptı?

 

 

Atatürkçü, sol kökenli dizicilere yaptırmaya başladı dizilerini.

 

 

Laik ve Atatürkçü olanları bakan yaptı.

 

 

Bugün kabinede seküler olmayan tek bir bakan gösterilemez.

 

 

Bakın bugün siyasi iktidar nasıl yönetebiliyor…

 

 

Sağ kolunda Hulusi Akar.

 

 

26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yardımcısı.

 

 

2011’den sonra, özellikle de 2014’den sonra baktı Ortadoğu’da Türk Ordusu olmadan barınmayacak.

 

 

Küt TSK’ya kaydı.

 

 

Ben bugünleri adım adım izledim.

 

 

Türk basınında hükümetin TSK’ya kaydığını da ilk ben yazdım.

 

 

Ama hadi bunları boşverin, Hulusi Akar’ı da boşverin.

 

 

Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin soft gücünün bu siyasi iktidarı nasıl ezim ezim ezdiğini görün.

 

 

Suyun çelikten daha güçlü olduğu bir soft güç bu.

 

 

İnanılmaz.

 

 

Bu soft gücün AKP’nin etkisi altındaki seçmeni de nasıl değiştirip, dönüştürdüğünü de görmeliyiz.

 

 

Bu da bizim Cumhuriyet tarihimizin muazzam bir başarısı.

 

 

Bence bu hususu öncelikle bir çok iyi anlamalıyız.

 

Safile USUL Twitter


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz