Rusya krizinde CHP’yi bekleyen zor dönem! CHP’de ciddi bir dış politika boşluğu var!

Rusya krizinde CHP’yi bekleyen zor dönem! CHP’de ciddi bir dış politika boşluğu var!
2 Aralık 2015 20:51

Odatv’den Muzaffer Ayhan Kara, CHP İstanbul milletvekili İlhan Kesici’nin TBMM Genel Kurulu’nda Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili yaptığı değerlendirmeden yola çıkarak CHP’de dış politika konusunda alanında uzman yöneticilerin olmadığını yazdı.

 

 

İşte Muzaffer Ayhan Kara’nın yazısının ilgili bölümü:

 

 

 

 

Rus uçağının düşürülmesinin hemen ardından yaptığım değerlendirme ayrıntılarına kadar maalesef hayat tarafından doğrulanıyor. AKP hükümetinin, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütün manevra yönelimleri de Rus yetkililerce yüz geri ediliyor. Kontrollü de olsa gerilim artarak sürüyor. Türkiye’nin ekonomik kayıp hanesindeki rakamlar gittikçe artıyor. Bir de buna eklenecek dolaylı ya da dolaysız diplomatik alandaki kayıplar ekleyin.

 

 

CHP’NİN ŞAŞIRTICI YAKLAŞIMI

 

 

Bu hamur daha çok su kaldırır. Ancak şu sırada ibretlik değerlendirmelerle karşılaşıyoruz. CHP adına TBMM Genel Kurulu’ndaki 64. hükümet programı üzerine söz alan İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, bakın konuyu nasıl değerlendirdi:

 

 

“Bütün bu uluslararası hukuk çerçevesinde angajman kuralları ilan edilmiş, bütün dünyaya duyurulmuş, bunun icaplarının yapılıyor olduğu belli olmuş, daha önce çeşitli münasebetlerle ikazlar da yapılmıştır. Bunun son noktalarından bir tanesi uçağın düşürülmesidir, bu doğrudur. CHP Grubu adına da bunu böyle ifade ediyorum. Hükümetimiz, bütün yetkililer, bu konuyla ilgili Batı basınındaki olumsuz havanın giderilmesi için normalden fazla çalışmalılar.”

 

 

Acaba bir yanlış anlama olabilir mi diye cümleyi birkaç kez okudum ve hayretler içinde kaldım. CHP’nin meseleye bakış açısı bu olabilir mi?

 

 

AKP KURUCUSU VE İLK DIŞİŞLERİ BAKANI BİLE DAHA DOĞRU BİR ZEMİNDE

 

 

AKP’nin ilk Dışişleri Bakanı E. Büyükelçi Yaşar Yakış bile CHP sözcüsüne göre doğru yerde duruyor. Zaman’da 27 Kasım 2015’te kaleme aldığı makalede Yakış, şöyle diyor:

 

“Kısaca, Türkiye kendi hava sahasını ihlal eden Rus uçağını düşürmekle hakkı olan bir şey yapmıştır. Ancak uluslararası ilişkilerde haklı olmak her zaman yetmiyor. O haklı adımı atmakla ne kazandık, karşılığında ne kaybettik ona da bakmak gerekir.”

 

 

HAKLI OLMAK BAŞKA, SİYASETEN DURUŞ SERGİLEMEK BAŞKA

 

 

Evet, Yakış’ın da işaret ettiği gibi haklı olmak her zaman yetmiyor, attığınız bir adımın getirisi ne olur, ne olmaz ona bakmak gerekir. Hem de kılı kırk yararak… NATO tarihinde soğuk savaş dönemi dahil ilk kez bir Rus savaş uçağı düşürülüyor ve üstelik bu uçak size dönük bir saldırı hazırlığında veya sırasında değil. Uçağın ait olduğu ülke ile iğne ile kuyu kazarcasına ilerlettiğiniz bir ekonomik ortaklık sürecine girmişsiniz. Bunun size dolaylı olarak da dönen başka olumlu yansımaları var. Tamam, Suriye’de taban tabana zıt bir politika içindesiniz Rusya ile ama bu üçüncü bir ülkeye ilişkin anlaşmazlık. Aranızda direkt bir gerilim arttıracak belirgin sıkıntı yok. Suriye’deki karşı karşıya gelme ise normal. Neden normal? Çünkü siz orada bir vekalet savaşı yürütüyorsunuz. Rusya da karşısında vekalet savaşı yürüttüğünüz rejimin resmi müttefiki. Nasıl siz NATO ile müttefikseniz, Suriye rejimi de Rusya ile müttefik. Bu tabloda çok dikkatli hareket etmeniz kaçınılmaz. Bilmek gerekir ki Suriye’de yürüttüğünüz vekalet savaşını devam ettirdiğiniz sürece Rusya ile de karşı karşıya geleceksiniz. İki kere iki dört… Düşünün; Allah muhafaza Rusya tarafından angajman kuralları bir kez daha ihlal edilse ne olacak? Ya bir kez daha uçak düşürüp aynı hatta duracaksınız ya da tükürdüğünüzü yalayacak, bu defa uçağı düşürmeyeceksiniz. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal vaziyeti… Bunları en başta hesap etmek gerekiyordu. Edildi de. Zamanın ana muhalefet sözcüleri AKP hükümetini yüksek sesle Meclis’te defalarca uyardı.

 

 

Yeniden CHP adına konuşan Kesici’nin değerlendirmesine dönelim. Rus uçağının düşürülmesi angajman kurallarının yerine getirilmesiyle açıklanabilir bir durum değildir. Rusya ile ilişkilerimiz, olası bir müdahalenin sonuçları; özetle siyasi hassasiyetler gözden geçirilerek angajman kurallarının gereği yerine getirilmeyebilir, hatta bu kuralların nerede, nasıl çiğnendiği uluslararası kamuoyuna -Rusya dahil- teşhir edilebilirdi. Yani, CHP sözcüsünün sadece haklı olmanın bir Rus uçağını küt diye düşürülmesine yetmeyeceğini bilmesi gerekirdi.

 

 

CHP’DE CİDDİ BİR DIŞ POLİTİKA BOŞLUĞU VAR

 

 

Ancak, tabii Kesici ne bir siyasi analist, ne stratejist ne de uluslararası ilişkiler uzmanı. Buradaki zaaf, CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun grupta bu gibi çetrefilli konularda görüş ileri sürecek sima bırakmamasından kaynaklanıyor. Gelişmelerin önüne arkasına bakabilecek, olup biten olaylarla siyasetin korelasyonunu kurabilecek; tarih, diplomasi ve siyaset bilincine sahip simaların olmadığı bir CHP Grubunu bu dönemde sıkıntılı bir süreç beklemektedir. (Bu arada,  CHP Sözcüsü Prof. Dr. Haluk Koç’un konuyla ilgili açıklamaları da Kesici’nin sözlerinin parti politikası olduğunu teyit ediyor. Ayrıca, bazı MYK üyelerinden edindiğim izlenim, CHP’nin ‘Rusya’dan yana gözükmeme’ kaygısıyla bu noktada durduğunu ortaya koyuyor. Bu daha vahim bir tabloyu işaret ediyor. Sanki AKP, dış politika konularında ana muhalefetle istişare ederek milli bir politika mı izliyor?)