Nükleer ve termik santraller Mersin'de denizi yaşanmaz hale getirir

Nükleer ve termik santraller Mersin'de denizi yaşanmaz hale getirir
6 Temmuz 2013 09:20

Taşucu Eğitim ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı Başkanı Arslan Eyce, Mersin’in Gülnar İlçesi’ne bağlı Büyükeceli Beldesi’nde yapılacak olan Akkuyu Nükleer Santral ile bölgede kurulması planlanan 15 termik santral ve çimento fabrikasının, Akdeniz’i cehenneme çevireceğini öne sürdü.

Yıllardır çevre konusunda yaptığı çalışmalarla bilinen Arslan Eyce,
Akkuyu Nükleer Santral’in Akdeniz bölgesinin geleceğinin tehlikeye
attığını anlattı. Eyce, Akkuyu bölgesine yakın olan Yeşilovacık
Beldesi’nde nükleer santral inşaatında kullanılmak üzere malzeme
getirilmesi için liman yapıldığını, konu hakkında Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’na defalarca yazı yazılarak nükleer ve termik santral
yapılmasının, Akdeniz foklarının, caretta caretta kaplumbağalarının
yaşamlarını sona erdireceği gibi turizm ve tarım sektörünü de
bitireceğini ilettiklerini anlattı.


15 TERMİK SANTRAL KURULUYOR

Büyükeceli Beldesi’nde yapılacak olan Akkuyu Nükleer Santral ile Akdere
Beldesi Bağalanı mevkiinde yapılacak olan Çimento Fabrikası’nın yanında
Yeşilovacık’tan Anamur’a kadar yapılacak olan 15 termik santralin
Türkiye’nin tarihi, tarım ve turizm bölgesi olan Akdeniz bölgesini
cehenneme çevireceğini, denizdeki hareketlilik nedeniyle bölgede Akdeniz
fokları ve caretta caretta kaplumbağalarının şimdiden ölmeye
başladığını öne süren Arslan Eyce, “Valilik başta olmak üzere ilgili
kurumlara konu hakkında defalarca yazı yazdık. Ancak tam aksine ÇED
raporları mecburiyetinin kaldırılması için çalışmalar yapılıyor. Bu
sonuçla Akdeniz bölgesinde Yeşilovacık’tan Anamur’a kadar olan yaklaşık
150 kilometrelik bir bölge yeşil ve canlılar açısından yaşanmaz hale
gelecek”
dedi.


YUNANİSTAN TURİZİMDE AVRUPA’NIN BAŞ TACI OLUR

Akdeniz’e nükleer santral kurmakla turizm konusunda Yunanistan’a büyük bir fırsat yaratılmış olacağını kaydeden Eyce şöyle dedi:

“Akkuyu Akdeniz’de faaliyete geçince Yunanistan turizmde Avrupa’nın baş
tacı olacak. Biz potansiyeli kaybedeceğiz o kazanacak. Çünkü nükleer
santralin kurulması psikolojik olarak baskı unsuru olarak halkın
üzerinde olacak. Deniz yolu ile kaçacak olan radyasyon, hava
kirlilikleri halkı tedirgin ettiği gibi, turistin gelmesine de engel
olacaktır. Hiç olumsuzluk olmasa dahi turizm sezonunda ‘Denizde
radyasyon kaçağı var’ diye bir haber çıksa Avrupa basınında ya da görsel
basında Akdeniz turizminin canına okur. Duygusal bir çevreci değilim.
Ülkenin enerjiye de ihtiyacı var. Ama kaynakların kullanılmasından
yanayım. Ben her teknolojinin riskleri olduğu kadar faydası olduğuna da
inanırım. Nükleer teknolojiye tümüyle karşı değilim. Ama nükleer santral
Akdeniz’in orta yerine kurulmamalı. Bunu ciddi düşünmek gerek.
Türkiye’nin sanayiden sonra en çok gerek duyacağı döviz yaratacak
kaynaklarımız Akdeniz’deki kumumuz, tarihimiz, doğamız sahillerimiz. Biz
bu yatırımları daha geliştirmemiz gerek. Temeli atıldığında hiçbir
akıllı parasını bölgede turizme yatırmaz.”