Halkın Habercisine (HH) en içten başarılar, beklentim o ki, bağımsız ve bağlantısız medyada önemli bir boşluğu dolduracak Artık tüm toplumun gerçekleri daha bir yürekli ve olayları kaynağından doğrudan dile getirecek bir aracı var ..
Gelelim yazımıza;
Uzun bir süredir tüm katmanlarıyla çalkantılı ve krizde bir ülke haline geldik, tabi bu noktaya bir günde gelmedik. Normal olarak beklenir ki bizi böyle yapan sadece ekonomik koşullar olsun ; evet hem işsizlik hem adaletsiz gelir dağılımı, hem de gelecek kaygısı gibi, sayılamayak kadar çok etken var olmasına rağmen; bizi asıl hasta eden ve umutsuzluğa iten şeyin sadece daha iyi bir kazanç, dolar borsa vs. olmadığını da hepimiz biliyoruz artık…
Öncelikle kitle iletişim araçları ve sanal dünya sayesinde dünya küçüldü; iyi kötü küçük büyük her şeyi anında öğreniyoruz..
Ülkemiz, nereye gittiği belli olmayan bir süreç yaşıyor. İnsanlık tarihinin, diğer tüm başarı süreçlerinin de kaynağı olan ilk ve en temel yaşam talebi güvenli ve barış dolu bir toplum olma özelliğimizi yavaş yavaş kaybediyoruz .
Bazen düşünmeden edemiyorum insanlar niçin sakin kalamıyor? Yığınla sorunumuz olduğu halde niçin her yerde örtülü açık yararsız bir kavga var?
Dünya ekonomik kavrulmanın içinde; her komşu ülke ekonomik çalkantıların yanı sıra siyasal alanda yangın yerine dönmüş durumda ve biz de bu koşulların etkisi altındayız.
Türkiye 3,5 ay önce seçimden çıktı. Nasıl bir TBMM oluştuğuna bakmadan toplumsal beklenti siyasi arenada taşlar yerine oturması; ancak yığınla sorunla baş etmesini beklediğimiz meclis bırakın çalışmayı daha bugün açılıyor ……
Daha bir yıl önce “ 12 Eylül “referandumundan geçerek ulaştığımız evrensel hukuk alanımızda (!) davalar davalar ve infaza dönüşmüş tutukluluklar….
AKP hükümetinin en çok övündüğü sağlık sisteminin sonuçları ise dillere destan; maaşallah ülkemiz hastanelerinde ameliyatlar için hastaları yurt dışına gönderme aşamasındayız…..
Sporda, 3 aydır konuşuyoruz daha bir arpa boyu yol alınamadı, renkli camda atılan gollerin neye yaradığını bilmiyoruz….
Eğitimde gelinen noktada, MEB'i kapatalım da daha güzel ve sorunsuz yönetelim seviyesindeyiz.
Sorunlarımızı saymakla bitiremeyiz; sorunları ele alma ve çözme yöntemimizden ise hiç bahsetmeyelim..
Kim suçlu , sorumlu kim? Kusuru başkalarına atmanın yararı yok , ayrıca kaybedilen hiç bir değere de zamana da hiç bir olmamış gibi dönülemez., yani rahmetli Turan Güneş'in deyimiyle “araba devrildi” ve artık bu noktadayız.
Yarın yeni bir gün ve hemen tüm sorunlarımıza akılla ve yeni baştan eğilmeliyiz…Hem de unuturak, yok sayarak değil, artık tüm gerçeklerle yüzleşerek eğilmeliyiz..
Sorunlarımıza sırtımızı dönemeyiz.. Bize düşen görev en azından budur…