Meral Akşener’den AKP’li Özlem Zengin’e destek!

Meral Akşener’den AKP’li Özlem Zengin’e destek!
22 Mart 2023 11:07

Eski futbolcu Hatayspor Antrenör Yardımcısı Gökhan Zan, İYİ Parti’den milletvekili aday adayı oldu. İYİ Parti lideri Meral Akşener partisinin grup toplantısında Zan’a rozetini taktı. AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e destek veren Akşener, “Ama razı olmayacağız! Susmayacağız! Pes etmeyeceğiz!” dedi.

 

 

Akşener’in grup toplantısında gündemi değerlendirdiği açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

 

 

“Ne yazık ki bugün aynı güneşin altında buluşmamızı, aynı ateşin etrafında toplanmamızı, aynı sofraya oturmamızı istemeyenler var… Güneşi gölgeleyenler, ateşi, yangına çevirenler, saygıyı, düşmanlıkla kirletenler var. Soframızdan ekmeğimizi, hanemizden bereketi, gönlümüzden, huzuru çalanlar var. Elbette görüyoruz… Yangın söndürmenin değil; yangını büyütüp, o nefret yangınından, beslenmenin peşinde olanları, elbette biliyoruz…Her fırsat bulduğumda söylüyorum. Bugün de, buradan tekrar edeceğim. İYİ Parti olarak, bizim, büyük bir hedefimiz var: Bu memleketin, her bir ferdini; bu memlekette, yaşama iradesini ve arzusunu gösteren, her bir vatandaşımızı; bir büyük, memleket sofrasına, oturtma hedefimiz var.

İmreneceğimiz değil, paylaşarak doyacağımız, bir sofraya oturmanın; Kimsenin, gölgede kalmayacağı, bir güneşin altında buluşmanın; Sırt sırta vereceğimiz, bir ocağın başında, neşeyle toplanmanın; hayalini kuruyoruz. O sofranın da, o hayalin de, o hedefin de adı; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Çünkü o Cumhuriyet; Öz çocuklarına, şefkatle davranan, Her renkten çiçeğine, gözü gibi bakan, Ocağındaki ateşin, bereketi hiç sönmeyen, ana kucağıdır. Çünkü o devlet; Bahçesine, ayrık otlarını sokmayan, Nifak saçanlara, dünyayı dar eden, O ateşi, yangına çevirmeye kalkanlara, aman vermeyen, baba ocağıdır. Bu hayalimizden vazgeçmedik, asla da vazgeçmeyeceğiz.Baharı kışa çevirmek isteyenler olacak. Vazgeçmeyeceğiz. Nevruzlarda, yeniden doğuşu değil; meydanlarda, ölümü kutsayanlar olacak. Vazgeçmeyeceğiz. Öz kardeşlerimizden can yoldaşlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. İcazetini nereden aldıkları belli olmayanların karşısında, Çanakkale’de kanlarımız üzerine ettiğimiz, o kardeşlik yeminini bozan biz olmayacağız. Varsın tipinin, boranın, yıkımın peşinde koşanlar, bildikleri yolda gitmeye devam etsinler… Kimse merak etmesin. Biz o kara kalplere, o kirli emellere, o kötü niyetlere geçit vermeyeceğiz. Çünkü biz; O birlik için kendini feda etmesini bilenleriz. Biz ateşten gömlek giyip ateşte yürüyenleriz.

 

 

Bizim için Nevruz, sevginin günüdür, katile özgürlük dilenme günü değildir. Bizim için Nevruz, kardeşliğin günüdür, düşmanlığın günü değildir. Bizim için Nevruz, birliğin günüdür; terörün, günü değildir. Bizim için Nevruz, bastığı toprağı, cennet vatan bilenlerin günüdür; vatanın her değerine, düşman olanların günü değildir. Ama kimsenin şüphesi olmasın. Bugünleri, hep birlikte atlatacağız. Tarihimizden ilham aldığımız, büyük kararlılıkla, güneşli baharlara, hep birlikte ulaşacağız. İYİ Parti iktidarında bahar bayramımız Nevruz’umuzu resmî tatil olarak hep birlikte kutlayacağız. O ateşin üstünden, bir büyük medeniyet olarak, hep beraber atlayacağız. Emin olun, çok az kaldı.

İktidarın bizi alıştırmak istediği konulardan biri de; rafa kaldırdıkları, İstanbul Sözleşmesi…

Hatırlayın: Kirli bir zihniyetin, dolduruşuna gelip, bir gece aniden, İstanbul Sözleşmesi’ni yırtıp attılar. Kendi imzaladıkları sözleşmeyi, kendileri reddettiler. Üstelik, uluslararası bir sözleşmeden, meclis kararı olmadan, hukuksuzca çıkmak istediler.

Bugün geldiğimiz noktada, görüyoruz ki; iktidarın, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak açtığı yolun sonu, artık, kadınların hayatını etkileyecek, yeni tartışmalara çıkıyor. 6284 sayılı, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, bugün, “birileri” tarafından, tartışmaya açılıyor. Ancak, artık bu durumdan rahatsız olan sadece biz değiliz. Bizzat AK Parti’de siyaset yapan kadınlar da rahatsız… AK Parti’nin Aile Bakanı bile, o koltukta otururken, böylesine ucube bir tartışmayı, millete açıklayamayacaklarını biliyor.

 

 

ÖZLEM ZENGİN’E DESTEK

 
AK Parti’nin grup başkanvekili bile, bu tartışmadan duyduğu rahatsızlığı, dile getiriyor.

Sayın Özlem Zengin de, yaşadığı çirkinlikleri, kadın olduğu için yaşıyor.

Sadece kadın olduğumuz için; tepkilerimizin, sindiremediklerinin farkındayız. Sadece kadın olduğumuz için; dayatmalara, razı gelmemiz gerektiğini düşünenler olduğunun da, elbette farkındayız. Ama razı olmayacağız! Susmayacağız! Pes etmeyeceğiz!

Görüşlerimiz, düşüncelerimiz, ne kadar farklı olursa olsun, mesele kadınların davası olduğunda, Özlem Hanım’la da, elbette, amasız, fakatsız, omuz omuza duracağız.

14 Mayıs’tan sonra da; İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayacak ve uygulatacağız!

 

 

ERDOĞAN’A SERT SÖZLER

 
Aziz milletim; Sayın Erdoğan’ı kılavuz bilenlerin, bu çamurda debelenmelerine, elbette şaşırmıyoruz. Biliyorsunuz kendisi de, Her sıkıştığında, “kader” diyerek, “şükür” diyerek, kendi beceriksizliğini, örtmeye çalışıyor. Afet ve felaketlerde, makamının gereğini yapıp, sorumluluk almak yerine; sürekli olarak, saçma sapan açıklamalara sığınıyor. Nitekim, bu hafta da yine, bunun bir örneğini yaşadık. Hiç utanmadan, zerre sıkılmadan, dedi ki; “Geçmişten bugüne, bu işi masaya yatırdığımızda, çadırda bile kalite neydi? Bugün çadırda geldiğimiz kalite ne? Bunu bile yeterli görmüyoruz. İnşallah çadırlarda, bundan sonra, çok daha farklı adımlar atacağız.

Üstelik bunu; Depremin, 7’nci gününde bile, hâlâ çadır bekleyen aileler varken dedi. Üstelik bunu; Bugün bile çadır isteyen insanlarımız varken dedi. Üstelik bunu; kendi dükkanlarına çevirdikleri Kızılay’ın, çadır stoklayıp, tüccarlığa soyunduğu rezaleti, gün gibi ortadayken söyledi. Yaa görüyor musunuz? Depremin ilk günlerinde, böbürlenerek duyurdukları, battaniyede yaptıkları büyük atılımın sonrasında; Bu defa da, bu arkadaşlarımız, Çadır teknolojilerinde imza attıkları, önemli hamle sayesinde, çadırda kaliteyi arttırmışlar… Ancak maalesef, belli ki kalite o kadar artmış ki; Vatandaş çadır bulamıyor. Kalite o kadar artmış ki; Millet inim inim inlerken, kendileri Kızılay üzerinden çadır satıyor. Ama buna da şükür. Çünkü artık iyice, kurgusal bir karakter halini alan Bay Kriz, Elbette çıkıp, “Çadırı biz bulduk. Bizden önce çadır mı vardı?” da diyebilirdi… Ne diyelim? Allah akıl, fikir, izan versin.

Bak Sayın Erdoğan; Artık yeter! Daha önce söyledim, bir kez daha söylüyorum. Sirk yönetmiyorsunuz, devlet yönetiyorsunuz, devlet! Bu millet artık bıktı, usandı! Zaten şunun şurasında da, sadece 53 gününüz kaldı. 21 yıl boyunca; İnsanlarımızı zaten, yeterince yaraladınız. Beceriksizliğinizle, bu millete zaten, çok şey kaybettirdiniz. Şuursuzluğunuzla zaten, sabrımızı taşırdınız. Ve şükürler olsun ki, nihayet, 21 yıllık zulümden kurtuluşa, sadece 53 gün kaldı.

Bari şu son günlerinizde; Milletimizin acısına, biraz saygınız olsun. Yaralarımızı kapatamıyorsanız; bari deşmemek için, biraz gayretiniz olsun. Çok da ümitli değilim ama, bari giderayak, hoş bir sedanız kalsın. Bu kadar kendinizi zorlamayın. Zorladıkça batırıyorsunuz. Şunun şurasında, 53 gününüz var. Sakin olun.

Zaten, 54’üncü gün gelince, yani 15 Mayıs sabahında, sizin bıraktığınız bu enkazı, biz toparlayacağız. Endişelenmeyin. Sizin açtığınız yaraları, biz saracağız. Sizin kırdığınız kalpleri, biz onaracağız. Sizin ayırdığınız insanları, biz birleştireceğiz. Üstelik bunu, milletimizle birlikte yapacağız! Hiç merak etmeyin; 54’üncü günün şafağını; Milletimizle birlikte selamlayacağız! Milletimizle birlikte kazanacağız! Milletimizle birlikte, tarih yazacağız!

İşte bu yüzden; Bugün de, buradan, hep birlikte, milletimizin sesine kulak vereceğiz. Milletin Kürsüsü’nde, depremzede bir vatandaşımızı dinleyeceğiz. Asrın afetini, asrın felaketine dönüştüren bu iktidarın, hayatlarında açtığı yarayı ve sonuçlarını kendilerinden duyacağız.”