Son günlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gündemi belirleyen isim oldu, kısaca yürüyüş öyle ya da böyle şimdilik tutmuş görünüyor.

 

 

 

Engin BALIM H&H YORUM

 

 

Kemal Bey yürüdü diye AKP’liler onu yerden yere vurup FETÖcü, PKK sempatizanı vs ilan etmeye kadar işi abartırlarken, CHP’liler de onlardan geri kalmayarak; hüloğğğ sürü psikolojisi ile yürüyüşe katılmayan isimleri, neredeyse AKP yandAŞı olmakla itham edecek kadar, saldırgan bir üslupla AKP tabanını ile yarışır hale geldiler.

 

 

Doğu Perinçek’in, Kılıçdaroğlu’nun HDP’li vekillerle kol kola yürümesi sonrası, sert çıkışlarına karşı, CHP’li gençlerin yine aynı sertlikteki açıklamalarını, siyasi refleks olarak anlayabiliyorum. Ancak anlayamadığım; Meral Akşener, Metin Feyzioğlu, Ümit Kocasakal, Silivri’de suçsuz yere yatan Çetin Doğan, İlker Başbuğ, Engin Alan vs gibi AKP-FETÖ mağduru ve her daim faşizmin hedefi olan, cesaret sahibi isimlerin CHP’liler tarafından, yürüyüşe katılmadıkları için sürekli, hakaret ve tacize uğramalarıdır.

 

 

 

Her sabah yaptığı yürüyüşler ile tanınan eski CHP lideri sayın Deniz Baykal da mesela yürüyüşe katılmıyor. Sadece Kılıçdaroğlu’nu Maltepe’de karşılayacağını belirten Baykal, yukarda saydığım isimler gibi siyasi lince maruz kalmıyor ancak, CHP yürüyüşüne destek vermeyen ve Akşener hariç siyasetçi olmayan, ömürleri PKK, FETÖ ve hukuksuzluklarla mücadele ile geçen isimler, biraz da paralel trollerin sosyal medyadaki güçleri ile ciddi anlamda hırpalanmak isteniyorlar…

 

Oysaki; Kemal Bey ile yürürken poz veren Hasan Cemal, Kandil’de röportaj yaparken, Erdoğan Toprak, Abant toplantılarına giderken;

İlker Başbuğ, Engin Alan, Çetin Doğan gibi isimler cezaevindeydiler. Silivri’de onları ve bugün yürüyüşte olan Teğmen Çelebi gibi isimleri, gönüllü savunma cesaretini gösteren Feyzioğlu gibi kaç avukat, o dönemde hukuka sahip çıkabilmişti?

 

 

Peki, şimdi aklıselim CHP’lilere soruyorum; Kemal Bey ile bir kere yürürken poz verdi diye; Hasan Cemal mi sizin kahramanınız olacak?

 

 

Yukarıda gördüğünüz bu kare, binlerce şehidimizin anısı huzurunda, hafızalarınızdan, vicdanınızdan silinecek mi?! Unutacak mıyız, Ahmet Altanların, Nazlı Ilıcakların, Hasan Cemallerin yaptıklarını??? Elbette onlar için de adalet istemek en doğal hakkınız. Elbette herkes için ayrımsız adalet diye haykırmak, saygın bir davranış. Ama kolkola girmek başka bir iş, onlar için de adalet istemek ayrı bir iş…

 

 

Şimdi soruyorum sizlere; Ümit Kocasakal, kendi değerlerine uygun görmediği bu isimlerle, yan yana gelmek istemiyor diye onu linç etmeye devam mı edeceksiniz?

 

 

Ya da dün Hayır için didinen, sürekli RTE’nin ”Eyy BARO başkanı sen gününü göreceksin, Almanya’da teröristlerle geziyorsun” diye asılsız suçalamalarla tehdit ettiği ama korkmadan 8 ay boyunca Anadolu’yu karış karış gezen, halkına şapka ile bazen peynir ile Anayasa değişikliğini anlatan Feyzioğlu’nu bir çırpıda unutabilecek misiniz?

 

 

Meral Akşener, bugün kadın haliyle, yürümekten çok daha büyük işlere bulaştı. Yıllarını verdiği partisinden kovuldu. Bıyıklı adamlar tarafından ölümle tehdit edildi. Parti kurmak için kolları sıvadı. Bu kadın şimdi sırf siz istiyorsunuz diye, HDPlilerle vs nasıl aynı kareye girsin?

 

 

Kaldı ki bu isimlerin bir çoğu, yürüyüşün demokratik hak olduğunu ve desteklediklerini de açıkladılar, hem de defalarca…

 

 

Ancak yine bir çoğu, yol boyunca grup toplantısı yapan, Parti Meclisi’ni toplayan, MYK toplantıları gerçekleştiren, bir siyasi partinin eylemi haline gelen yürüyüşe katılamayacaklarını, gerekçeleriyle ortaya koydular.

 

 

Peki nedir bu mahalle baskısı?! Nedir bu pervasızlık?! Siz sosyal medyadan hakaret edeceksiniz diye bu kadar mücadele veren, emek sarfeden isimler, duruşlarını bir kenara bırakıp, inanç ve prensiplerinden taviz mi verecekler?

 

 

Kaldı ki %10 seçim barajı düşsün diye, taa İstanbul’dan Ankara’ya yürüyen Aylin Kotil’e bir gün olsun, tek bir CHP’li milletvekili arkadaşı destek verip, yanında poz vermemişti. Önemli olan herkes yürüdüğünde yürüyebilmek değil, kimse harekete geçmiyorken, ortaya eylem koyabilmektir.

 

 

69 yaşında yürüyen sayın Kılıçdaroğlu’nu geç de olsa, ortaya bir eylem koyabildiği için kutluyorum. Ama bir de uyarmak istiyorum;

 

 

Tam tamına 8 seçim kaybettiniz, 16 Nisan akşamı, sizden YSK önüne vatandaşlarla çıkartma yapmanızı beklerdik, maalesef yapmadınız, evinizde oturdunuz. Yürüdüğünüz için bugün size teşekkür ediyoruz, ancak hala; CHP’de (genç bir isimle) değişim ihtiyacı olduğu gerçeğini de bu yürüyüşle rafa kaldıracak da değiliz…

 

 

Yürüyüş ile siyasi ömrünüzü uzattınız, arkanızdaki halk desteğini arttırıp, tabanınızı konsolide ettiniz. Hükümeti ciddi anlamda rahatsız etmeyi de başardınız. Bunlar yürüyüşün artılarıdır.

 

 

Ancak Hasan Cemal, HDPliler, bazı tutuklu FETÖ yakınları ile ara ara yanyana gelmeleriniz ise bu büyük yürüyüşe gölge düşürdü. Gönül isterdi ki bunlar olmasın…

 

 

Yürüyüşün düşündürdükleri:

Mustafa Sarıgül bu sıcakta kazak ile nasıl yürüyor?!

 

 

Reizdans kraliçesi Gamze İlgezdi ve telefon faturası skandalının sahibi Elif Doğan Türkmen hanımefendiler, yürüyüşün anlam ve önemine nasıl bir katkı sunuyorlar?!

 

 

Altın kemeri, doping nedeniyle elinden alınan, Melih Gökçek’in eski güreşçisi, Savaş Yıldırım’ı, Kemal Bey’in yanına hangi akıllı getirdi?!

 

 

Bana kalırsa yürüyüşe en büyük ve anlamlı katkıyı, Kemal Bey’in oğlu Kerem Kılıçdaroğlu ve müstakbel gelini yaptılar. Türkiye’ye yürütmedik, sadece baba oğul beraber yürüdük gibi anlamlı bir mesaj verdiler. Kerem Bey’i de buradan kutluyorum.

 

 

Umarım bu vesile ile Kemal Bey de her sabah spor olarak da bu güzel yürüyüşleri sürdürür. Sağlıklı, barış dolu, huzur içinde güzel bir ömür sürer…

 

 

Engin BALIM Twitter