Kılıçdaroğlu; "Esad'a kardeşim demedim"

Kılıçdaroğlu; "Esad'a kardeşim demedim"
27 Ağustos 2012 23:15

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk’te Hande Fırat’ın sorularını yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gaziantep’teki bombalı saldırı olayına ilişkin istihbarat zafiyeti olduğunu ifade ederek, Emniyet İstihbarat Şube Müdürü ile MİT Bölge Başkanının görevden alındığını belirtirken “Böyle kritik bir dönemde bu isimler neden görevden alındılar? Bunun araştırılması lazım” dedi.

 
Kılıçdaroğlu, CNN Türk Ankara Günlüğü programında Hande Fırat’ın sorularını yanıtladı.

 
Kılıçdaroğlu, CHP’li milletvekillerinin Suriyeli sığınmacıların kaldığı Hatay’ın Apaydın Köyü’ndeki çadır kampına alınmamasına ilişkin “O kamplara neden girilemiyor? Vatandaşın oyuyla seçilen vekiller o kamplara niçin giremiyor? Kimlik tespitiyse kimlik tespitini yapsınlar. Orası kurtarılmış bölge mi? Oralarda siz yasadışı işlem yapıyorsunuz, bunu kamuoyu bilsin istemiyorsunuz. Onun için milletvekillerini bırakmıyorsunuz” dedi. Kılıçdaroğlu, kamplarda askerlerin kaldığı ve kimliklerinin ortaya çıkmasının istenmediği şeklindeki değerlendirmeleri ise, “Milletvekilleri gidip kimlik tespiti mi yapacaklar? Hayır. Milletvekilleri o kampta ne var, insanlar nasıl yaşıyor bunu görmek istiyorlar” dedi.

 
Kılıçdaroğlu, neden o kampa gidildiği konusunda ise, “Milletvekili arkadaşlarımız Hatay’da esnafı gezdiler, sokaktaki vatandaşa sordular. Onlar ısrarla o kapma gidin dediler, bu kampta yaşayanlar bize huzursuzluk çıkarıyorlar, güvenliğimizi tehlikeye sokuyorlar, bu kampta ne var biz de merak ediyoruz, gidin bakın diyorlar” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, “Bana hangi gerekçe ile oraya milletvekillerinin alınmadığını açıklamak zorundandırlar. Orada generaller, albay varmış da, kimlikleri açığa çıksın istenmiyormuş. O kampa yabancılar, Amerikalılar giriyor, herkes giriyor, Amerikalı sanatçı giriyor ama Türkiye Cumhuriyetinin milletvekilleri giremiyor” diye konuştu.

 
Kılıçdaroğlu, “CHP sivillerin olduğu kampları değil de güvelik sorunu olan kampları tercih ediyor” şeklindeki yorumları da “Hangi kamp sivillerin, hangi kamp askerilerin olduğunu nerden bileceğiz? Halk istiyor, şurada sorun var diyor, oraya gidiyoruz. Siz oraya milletvekillerini sokmak istemiyorsunuz ve bunun için gerekçe yaratmak istiyorsunuz. Eğer siz o kamplarda silahlı adamlar yetiştiriyorsanız, El-kaide mensuplarını oraya alıp yetiştiriyorsanız, bunun hesabını bu iktidarın bu millete vermesi lazım. Suriye’de dökülen kanlardan bu iktidarın sorumluluğu var bunu tarih yazacaktır. Orada dökülen Müslüman kanından bu hükümet sorumludur, bundan kaçamaz bu hükümet” dedi.

Kampların insani nedenlerle açılırsa kimsenin buna itiraz etmeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, kamplarda uluslararası hukukun koşullarının geçerli olması gerektiğini kaydetti.

 
Kılıçdaroğlu, “Hatay’da, Gaziantep’te casuslar, ajanslar cirit atıyor. Güvenlik yok. Bu kamplarda siviller kalıyorsa, sivillerin elinde silah olmaz. Siz eline silah almış kişileri bir kampta tutuyorsanız, onlar sivillerin kaldığı kamplar değildir” dedi. Kılıçdaroğlu Sosyalist Enternasyonal’in Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Cape Town kentinde düzenlenecek 24. Olağan Kongresine katılmasının ardından, Hatay’a da, Kilis’e de, Gaziantep’e de gideceğini belirtti.

 
CHP Lideri, sosyal medya aracılığı ile kendisine yöneltilen “CHP tampon bölgeye hangi koşullar oluşursa ‘evet’ der” sorusuna da, “BM’nin bu tablolar karşısında oluşturduğu bir hukuk var. Biz de uluslararası hukuk neyi öngörüyorsa aynı çerçevede, kucağımızı açacağız, insanları alacağız, onlara bakacağız, BM’yi devreye koyacağız. Onların bu harcamalara katkı vermesini isteyeceğiz. Arzumuz bu” dedi.

 
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad gitse dahi Suriye’deki karışıkların olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Esad’ın bu süreç sonucunda gideceğine inanmıyor musunuz?” şeklindeki soru üzerine, “Ben kahin değilim. Ben olaylara bakarım, aklımı kullanırım” dedi.

 
-“BANA BAAS’ÇI DİYENİN ALNINI KARIŞLARIM”

 
Kılıçdaroğlu, “Siz Baas yanlısı mısınız?” şeklindeki soru üzerine ise, “Ben hayatımda Esad’ın elini sıkmadım, hayatımda Esad’a ‘kardeşim demedim’, hayatımda eşimle beraber Esad ve eşiyle Bodrum’da tatile çıkmadım” dedi. Tüm bunları Başbakan’ın yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Ben hiçbir zaman Baas’çı olmadım. Bize Baas’çı diyecek adamın alnını karışlarım” dedi. Suriye’deki olaya inanç, mezhep bağlamında müdahale edildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Şu anda Suriye parçalanıyor. Suriye’yi iç savaş parçalıyor” diye konuştu.

 
-GAZİANTEP’TEKİ SALDIRI-

 
Kılıçdaroğlu Gaziantep’teki bombalı saldırıya ilişkin ise, olayla ilgili istihbarat zafiyetinin olduğunu belirtti. Gaziantep Emniyet İstihbarat Şube Müdürü ile MİT Bölge Başkanının görevden alındığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Böyle kritik bir dönemde bu isimler neden görevden alındılar?” diye sordu. Bu konunun AKP içindeki isimler tarafından da tartışıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu bu iki ismin neden görevden alındıkları konusunun gazeteciler tarafından araştırılması gerektiğini söyledi. 

ŞEMDİNLİ’DE ALAN HAKİMİYETİ DEĞİL BÖLGE HAKİMİYETİ VAR

 
Anlık olaylarla dış politika gerçekleşmez. Süreci tahilil edeceksiniz, planyacaksınız, yöneteceksiniz. Emperyalist devletler, “Gaziantep’te bomba patlarsa sonuç ne olur?” diye planlıyor. Düşündüklerini aşama aşama hayata geçiriyorlar. Antep saldırısının arkasında Amerika var demiyorum. Patlama bütün Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Şemdinli de 1 aydır yazıyorlar. Gazeteci arkadaşlarımız alan hareketi diyor kim diyor? Ne alanı bölge hakimiyeti var. 2002 de terör sıfırdı 2012 de ülke nasıl bu hale geldi? ‘ABD bize istibarat versin’ dediler. Başkasının kayığına bindiğiniz zaman o sizi istediği yere götürür eğer istihbarat zafiyet varsa bunlar olur. İki önemli kamu görevlisinin patlamadan önce tayinleri çıktı. Soruyorum MİT görevlisi neden tayin edildi? O kadar büyük zafiyetler var ki otomobil Sakarya da çalınıyor Antep’te patlıyor. Siz neredesiniz?

PKK ile BDP’liler devlet otoyolunda buluşuyor. Hükümet nerede? Suçlanan kim CHP. Aklın mantığın alacağı şey değil! Sen devletsin, hükümetsin neresin?

 
Hükümet kendi politikaları ile çok önemli kırılmalara neden olmuştur. O parlamento bugün olmazsa 1 Ekim’de açılacak. Bunun hesabını orada vereceksiniz.

 
ÇİÇEK’İN ‘ULUSAL MUTABAKAT ÇAĞRISI’

 
Terörü önlemek için toplumsal bir mutabakat sağlanmalıdır diyen ilk parti CHP’dir. Dört partinin bir araya gelip mecliste konuşması gerektiğini savunan CHP’dir. Oturup konuşalım diyen yine CHP’dir. Ben sayın Meclis Başkanı’na şunu sormak isterim: Sizin elinizde yetki var niye meclisi toplamıyorsunuz? Konuşacaksınız ama iş yapmayacaksınız kimse kusura kalmasın. Siyasete girerken doğruları söyleyeceğim demiştim. Kimse kusura bakmasın sayın Meclis Başkanı’nı samimi bulsaydım söylerdim. Biz meclisi çağırdık gelip oturumu yönetecekti. AKP’nin Grup Başkanvekili mecliste toplantı çağrısı yaptığımız gün kapı aralığından bakıyordu. Çoğunluğu sağlayacak mıyız sağlamayacak mıyız diye. Biz çağırdık. Fedakarlık da yapıyoruz. Elimizi taşın altına koyuyoruz. Vatandaşım bilsin; kim samimi kim değil. Kim terörü önleme konusunda samimi. Kim değil!

 
O GÖRÜNTÜNÜN ARDINDA ANALARIN GÖZYAŞI VAR

 
Gaziantep’e gittik hepimiz oradaydık. Herkes ne güzel görüntü dedi. Değil. O görüntü güzel değil efendim kimse kusura bakmasın. O görüntünün ardında anaların gözyaşı var. Biz cami avlusunda ölenlerin arkasından bir araya geliyoruz da niye ölmeden gelemiyoruz.

 
Mecliste olağanüstü toplantı çağrısın zamanı yanlış değildi. Her zaman yineleriz. Bakın Cemil Çiçek bugün o çağrıyı doğru görüyor. Benim bir evim olsa o evde huzurun olması yetmiyor. Apartmandaki komşularımın da huzurlu olması lazım gerekiyor. Suriye, İran, Azerbaycan, Yunanistan… politikayı bunun üzerine inşa etmeliyiz. İran bana ne yaptı? Suriye bana ne yaptı? Esad bana ne yaptı? En son kavgayı Irka ile yaptık. Niye Irakla kavga yaptık? Kırmızı bültenle aranan adamı Türkiye’ye getiriyoruz uluslar arası hukukun reddettiği adamı Türkiye’ye getiriyoruz da ondan. Türkiye saygınlığı olan bir ülkedir tarih böyle yazar. Şimdi Ortadoğu’nun bataklığına saplanıyor. Apartman örneğini bunun için verdim.

 
ÖZGÜR SURİYE DENEN ÖRGÜTE SİLAH VERİYORUZ

 
Suriye’de biz, Özgür Suriye denen örgüte silah veriyoruz. Bu benim değil bütün dünyanın söylediği bir şey, Türkiye Suriye sınırı yol geçen hanına döndü. Kendi ülkesinde kendi karayollarında kimlik kontrollerini kim yapıyor? Sen kendi yollarında hakim değilsin. Önce kendi yollarında hakim ol. Bu ülkenin sorunlarını biz milli irade ile çözmeye hazırız.

 
BDP’SİZ MHP’SİZ BU SORUN ÇÖZÜLEMEZ

 
Ülke kan gölüne dönmüşken meclis tatilde olamaz. Ne tatili Allah aşkına, toplasınlar adam gibi konuşalım. Biz çözüm üretiyoruz onlar sorun… Bugün meclis başkanı bizim geldiğimiz noktaya geldi. Toplumsal mutabakat! Bugün yüzde bir vatandaşın oyu bile çok değerlidir. Bizim için toplumsal mutabakat bu anlama gelir. Milletvekili kaçırıldı ve tüm milletvekili ortak duruş sağladı. PKK vekili bırakmak zorunda kaldı. İşte toplumsal mutabakat budur. BDP’siz ve MHP’siz bu sorun çözülemez!

 
DOKUNULMAZLIK

 
Biz, milletvekili adayları CHP’ye başvururken milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması konusunda taahhütname alıyoruz. Kürsü dokunulmazlığı hariç milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmalı. Parlamento da hırsızların, ihaleye fesat karıştıranların, bölücülerin olmaması gerekiyor. Biz bunu 10 yıldır söylüyoruz. Hayali ihracatçılar vardı parlementoda, onlara dokunmadık!

 
HABURDA AKP ÇADIR MAHKEMESİ KURMUŞTU

 
PKK ile BDP buluşması…O görüntüler yeni değil. Habur’da da bu görüntüler vardı. Bir fark varmı? Orda ne vardı? AKP vardı. Çadır mahkemesi kurulmuştu oraya. Orda uzlaşma vardı. Bugün yok. Ben bu ülkede bir iktidar göremiyorum. ‘Bu bölgenin hakimi, egemeni benim’ o görüntü bunu anlatıyor. Bu görüntüyü içine sindiren kim. İktidar. O görüntünün ardından Başbakan “Bu ne muhabett?”dedi. Bir Başbakan bu ne muhabbet diyor. Düşünebiliyor musunuz yaşanan en tirajik olay, Başbakan’nın tek tepkisi var: Bu ne muhabbet! Sonrada CHP’yi suçluyor. Bu, Irak’ta askerlerin başına çuval geçirmesini hatırlatıyor. O dönem gazeteci arkadaşlar soruyor. Nota verecek misiniz? Başbakan cevap veriyor: Müzik notası mı?

 
HÜKÜMETİN GÜCÜ BİTMİŞTİR

 
O görüntüleri biz mi yarattık? Biz mi iktidarız? Sanki CHP iktidar, kendisi muhalefette. Bütün vatandaşlarımın şapkasını önüne koyup düşünmesini istiyorum. Bu hükümetin gücü bitmiştir. 2012 nin geldiği Türkiye noktası burasıdır.

 
YENİ CHP- BAHÇELİ

 
Sayın Bahçeliye sadece bir eleştirim olmuştu. Biz muhalefete muhalefet etmeyi doğru buluyoruz. Bizi eleştirebilirler ben milletin vicdanına bırakıyorum. Biz neyiz kimiz. Onlar karar versin.

 
HARÇLARIN KALDIRILMASI

 
Harçların kaldırılması bizim projemizdi. AKP bizim projemizi hayata geçirdi. En doğruyu biz söyleriz demedik ama en iyi biz yönetiriz dedik. Çünkü tarihimizde var. Atatürk’ten alın, İnönü’den alın Ecevit’e gelin…. Biz birilerine el avuç açmayı, birilerinden telkin almayı bilmeyiz. CHP’ye kulak verin. Biz yeni CHP’yiz!

 
KÜRT SORUNU

 
Bu sorunun çözümüne yönelik ilk raporu hazırlayan CHP’dir. 1989 yılında hazırlanmıştı. Sayın Elekdağ ile oturduk konuştuk. O zaman milletvekiliydi sayın Elekdağ. Seçimler sonrası yürüttüğü çalışmaları raporlamasını istedik. Ama bu çalışma hassas bir konu. Hemen bitecek bir konu değil. Kürt sorunu Cumhuriyet ile yaşıt bir sorun bu sorundan kaçmayacağız korkmayacağız. Kimse birbirimizi boğazlayalım demiyor. Barış içinde yaşayalım diyor. Biz terör örgütünün kullandığı kavramları onun elinden almalıyız. Onu marjine etmeliyiz. Hükümetin görmek istemediği budur. ‘Akil adamları’ boşuna demedik. Akil adımlar uluslararası bir kavramdır. Öcalan demokrasi dediği zaman biz demokrasi kavramını kullanmayacak mıyız? Akil adamlar evrensel bir kavramdır. MHP desin ki biz akil adamlar kavramını istemiyoruz tamam desinler ki ‘beyaz saçlı adamlar’. Biz kavramlar ile tartışırsak yol alamayız. Siz toplumu ayrıştıran açıklamalardan kaçınmazsanız bu sorunu çözemeyiz.

 
PKK’nın en büyük isteği BDP nin parlamentoya girmemesidir. Çünkü daha geniş bir kitleyi yanına çekecektir.

 
ZENGİNİMİZ BEDEL ÖDER FAKİRİMİZ ASKERDENDİR O ŞEHİT OLUR

 
Türkiye’de önemli bir türkü vardır: Yemen türküsü. Zenginimiz bedel öder fakirimiz askerdendir. O şehit olur gelir… Şehit cenazesinde tabutun arkasında yürüyen insanları televizyonların göstermesini isterim. Hepsi yoksul insanlar. Yazık günahtır.

PKK’ya teslim olmak mı asla, onun ekmeğine yağ sürecek yaklaşımlardan kaçınmalıyız. Önemli olan onun elindeki insanları alıp bu tarafa geçirmektir. Gidelim Çanakkaleye Afyonlusu, İzmirlisi, Çorumlusu, Diyarbakırlısı hepsi bir arada yatıyor. Biz ne yapıyoruz soruyoruz senin etnik kimliğin ne? Kim getirdi bizi bu noktaya! Bu topraklarda Pirsultanlar, Mevlanalar, Hacıbektaşlar vardı. Hümanizma var, insan sevgisi var. Nasıl oluyor da bu ayrışma var. O tuzağa düşmemek lazım. O tuzağa bizi düşürüyorlar.

 
HÜSEYİN AYGÜN

 
Bir milletvekili PKK tarafından kaçırılıyor. Toplumun her kesimi ortak tepki verdi ve PKK bıraktı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez oluyor. Hüseyin Aygün ondan sonra geldi bir açıklama yaptı. Aygün ne söyledi? Kaçırıldığını söyledi. ‘CHP’den istifa et’ denildiğini söyledi mi söyledi. Baskıları söyledi. Aygün o coğrafyada PKK’ya karşı mücadele veren bir milletvekili. Hüseyin Aygün, ‘Dağdakiler benim canım ciğerim’ dedi mi? Bunu diyen kim AKP milletvekili. Peki, AKP Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Genel Başkan Yardımcısı, Sözcüsü; ‘3-5 Memet öldü diye meclis mi toplanacak’ dedi. Suçlanan kim Hüseyin Aygün. CHP.

Biz özgürlükleri savununa bir partiyiz. Sen sus, şunu şöyle söyle diyemeyiz. Biz özgürlükleri getiren bir partiyiz. Burada disiplini gerektiren bir durum yok. Hüseyin Aygün başından geçen durumları anlatıyor. Neymiş arkadaşlar bana iyi davranmış. Akp milletveliki dağdaki benim canım diyince kimsenin sesi çıkmıyor. Biz AKP medyasının kaşıdığını biliyoruz. Acaba buradan bir şey çıkar mı diye? Kimse merak etmesin hiçbir şey çıkmaz. Ortada ilişkiler gelirdi diye bir durum yok.

 
TEKÇİ ANLAYIŞ

 
Biz bir ulusuz. Ulusumuzun adı türk milleti. Tekçi anlayış benim düşündüğüm söylenecek. Benim konuştuğum konuşulacak demektir bu demokrasilerde olmaz. Biz tekçi anlayışa karşıyız.

 
CEMEVLERİ

 
İbadetin yapıldığı her yer ibadethanedir. Yargı karı ne olursa olunsun siz bir yere gidip Allah’a yakarıyorsanız kim size burası ibadethane değildir diyebilir.

 
DİN ADAMLARI İLE İFTAR

 
Türkiye de biz birbirimizi yeteri kadar tanımıyoruz, algılarla hareket ediyor, yola çıkıyoruz. Öğrenciliğimde faulü uzun olanları solcu, bıyıkları sarkık olanı da ülkücü diye yorumlardık. Bu ülkede insanlar birbirine baktığı zaman birbirini tanımıyor. Biz bir öneri getirelim diyoruz. Makul bir öneri. Ama AKP hayır diyor öneri sizden geldi. Ben yapacağım. Toplumun belli bir kesiminde CHP’ye ön yargı var. Ben bunu kırmak istiyorum. Eksiğimiz varsa söyleyin. Biz sizin düşündüğünüz gibi bir parti değiliz. İnançlara saygılıyız ama inançları da siyasete alet etmeye karşıyız. Din adamları iftarı ile özellikle bir araya geldik. O toplantı bizim açımızdan güzel bir toplantıydı. Oturacağız konuşacağız. Hepsi din eğitimi görmüş kişiler ama onların arasında da farklı derin ayrılıklar olduğunu gördük biz.

 
KPSS’DE SORULAR ÇALINDI KANAATİNDEYİM

 
ÖSYM de yapılan değişikliklerden sonra ciddi bir güven kaybına uğradı. Soruların çalındığı konusunda toplumda ortak bir kanaat var bu konuda bilgiler belgeler de var. Bir yetkilinin çıkıp cevap vermediğini görüyoruz. Demokrasilerde anında yanıt verilir. Eğer sorular yanıtlanmıyorsa orada suç vardır. Soruların çalındığı konusunda kanaat sahibiyim. Sorular bazı yerlerde maalesef satıldı. Bu konuda bir genel başkan yardımcımız ve gençlik başkanımız suç duyurusunda bulundu. Meclis açıldığında da bu konuyu sorgulamaya devam edeceğiz.

 
YEREL SEÇİMLER

 
5 yıl sonunda belediye başkanlarının yeniden seçime gitmesini savunuyoruz. Ama AKP ile MHP anlaşır erken seçim olur derse özel bir muhalefet oluşturmayız.

 
Yeni bir örgütlenme modelimiz var. Sandık bazında örgütleniyoruz. Sandık çerçevesinde sokak sokak örgütleneceğiz. Türkiye’yi 25 bölgeye ayırdık buraların sorumluları var. Bu sorumlular milletvekili ve parti meclis üyeleri

 
4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ

 
Eski sistemle devam edilmeli. Yeni sistem olgunlaştıktan sonra deneyelim. Panik içinde yapılmış hazırlıklar. Kararı geri alırlar. Bakın pedagoglar, eğitmenler yanlış diyor. Milli eğitimin stratejik planında yok. Bakanlar kanunun teklifi ile olmadı. 5 milletvekilinin önerisi ile oldu. Dünyada böyle bir garibet görülmedi. Bu çocuklara yazık. Bu çocuklar geleceğimiz. Onları kurtarmamız lazım.