Kılıçdaroğlu, dağdan gelip, CHP bağındakileri kovmayı kendine alışkanlık edindi! Üzülmeyin bu da geçer…

Kılıçdaroğlu, dağdan gelip, CHP bağındakileri kovmayı kendine alışkanlık edindi! Üzülmeyin bu da geçer…
7 Mayıs 2017 15:10

Kemal Bey, sözde Deniz Baykal sonrası, korku imparatorluğunu yıkacaktı, parti binasının etrafındaki duvarları bile kaldıracağı yönünde sözler vermişti…

 

 

Engin BALIM H&H YORUM

 

 

Geldiğimiz noktada bugün, Kılıçdaroğlu göreve geldikten 3 yıl kadar sonra, CHP Genel Merkezi’nin bahçe girişine de parti binasının içinde bulunmasına rağmen ekstra bir güvenlik bariyeri daha eklendi…

 

 

1

 

 

Maalesef göreve geldiği ilk saatlerden sonra, Kemal Bey anında yalpalamaya başladı… 2010’daki Kurultay’a heyecan ile yanımda çok sevdiğim arkadaşım, ablam Aylin Kotil ile birlikte gitmiştim. Salon tıklım tıklımdı, coşku büyüktü… Kemal Bey ve eşinin iki sıra önünde oturuyorduk. Kürsüye Kılıçdaroğlu çıktığında, heyecandan dizlerim titriyordu, hemen her cümlesinden sonra, kendimi tutamayarak ve ayağa fırlayarak, Kılıçdaroğlu’nu alkışlıyordum…

 

 

Ne diyordu Kemal Bey? Ben işçi Kemal’im, ben köylü Kemal’im, ben memur Kemal’im…

 

 

Ne oldu ise, Parti Meclisi açıklanınca oldu… İnsanlar adeta şoka uğramıştı… Listelerde Faik Tunay gibi sağcı (Sağın en tuhaf, kibirli) isimler yer alıyordu. CHP Gençlik Kolları’ndan yetiştiğini iddia eden isimler de, ya eski Bakan çocukları ya da eski belediye başkanı, yıpranmış, solun seçimler kaybetmesine neden olan kişilerin çocuklarıydı… Küçülen %1’lerin altındaki ANAP’ın, sözde MYK üyesi diye adını sanını daha önce duymadığımız isimler, PM’de, yıllarını CHP’ye veren 100 binlerin, sözde yöneticisi ve temsilcisi olmuşlardı…

 

 

O gün Kemal Bey’de ciddi anlamda geleceğimiz adına, sorunlar olduğunu gözlemlemiş ve kafamda kararımı vermiştim… Dönemin köşe yazarları sütunlarında; Melih Aşık, Yalçın Bayer, Işık Kansu, Burhan Ayeri vs. oldukça sert eleştiri yazılarıma yer vermişlerdi. Milletvekili iken sık sık ziyaret ettiğimiz Kemal Bey gitmiş, artık etrafı, kalın bir yağ tabakası tarafından kaplanmış, üstüne Etro marka gömlek giydirilip ambalajlanan, Genel Başkan (POLİTİKACI) Kılıçdaroğlu gelmişti!

 

 

 

Parti Genel Merkez’ini, Tuncelili olan Erdoğan Toprak ve Gürsel Erol ele geçirmişlerdi. Onlardan habersiz adeta kuş uçmuyordu… Şoförlerin, sekreterlerin, çaycıların işe alınması bile onlardan geçiyordu… Emrah Çınar adlı Gürsel Erol’un makam şoförünün oğlu da, o dönemde partinin, satın alma müdürü yapılmıştı. Müthiş bir hemşericilik ve kadroculuk girişimi yaşanıyordu. Aslında biz bunu Çankaya halkı olarak yakınen tanıyorduk. Yıllar önce Doğan Taşdelen döneminde, Çankaya Belediyesi’nde yaşananlar bu kez CHP’de yaşanıyordu. Evet evet, CHP yıllar öncesinin Çankaya Belediyesi gibi yönetilmeye başlamıştı…

 

 

2011 seçimlerinde bunun acısını yaşayanlar bilirler… Başkent Ankara’da bile; ilçelerde sokaklara asılacak kırlangıç parti bayrakları ortalarda yoktu! Güya Aile Sigortası reklamlarına ve bayrak ve broşürlere trilyonlar akıtılmıştı. Ama nedenini anlayamadığımız şekilde, o dönem birlikte sokak sokak, köy köy milletvekili adayı olarak çalıştığımız, İlyas Güven Eroğlu ile gittiğimiz hemen her yerde aynı şikayeti alıyorduk;

 

 

”Vekilim bayrak yok asacak, eziliyoruz, her yeri AKP’liler süsledi asacak bayrağımız bile yok!”

 

 

333

 

İşte o günlerde yeni yeni kaynaştığım ve maddi açıdan listelerdeki en güçlü isimlerden biri olan Eroğlu’nun şu sözlerini dün gibi hatırlıyorum; ”Tamam sorun etmeyin, ne kadar bayrak, ne kadar broşür istiyorsunuz? İki güne ben cebimden yaptırıp sizlere ulaştıracağım. Ama gelip 5 gün sonra da sokakları süslediniz mi diye de kontrol edeceğim…”

 

 

2

 

 

O dönemde Eroğlu’nun, sadece aklıma gelen yaptığı bazı çalışmalarını sıralamak istiyorum:

 

 

Bir adet kocaman seçim otobüsü ve 60 adet de minibüsü, minübüslerin etrafına kendi resmini koymadan, sadece Kemal Bey’in resimleri giydirilerek ve hoparlörle donatarak, kendisi 1. bölgede 8. sırada kritik yerde olmasına rağmen, minübüsleri 1. ve 2. bölgeler arasında eşit olarak paylaştırmıştı…

 

 

O dönem adaylardan Emre Doğan’ın 2 adet, Nazlıaka’nın 1 adet, Necati Yılmaz’ın 2 adet, Levent Gök’ün 1 adet, Sinan Aygün’ün çok eski, gitmekte zorlanan bir otobüsü, Alper Taşdelen’in 1 minibüsünü anımsıyorum… İşin ilginç yanı bu araçların sağ tarafında Kılıçdaroğlu, sol tarafında ise kocaman kendi resimleri vardı… Yani bir tek Güven Eroğlu, seçilme şansının çok düşük olacağını bildiği halde, bu inceliği gösteriyordu…

 

 

Diğer aday arkadaşları kesinlikle kendi resimlerini araçlarının üzerine koydular diye eleştirmiyorum; bilakis o dönem Eroğlu’nu ”Abi yanlış yapıyorsun, yarın bu emeklerin unutulur, üzerine yatar birileri’‘ diye uyarmıştım…

 

 

Neyse devam ediyorum; 3 adet kendi açtığı seçim ofisi ve destek verdiği, masraflarını karşıladığı 10’larca seçim ofisi…

 

 

Radyosundan yaptığı yayınlar… Sokaklara açtırdığı standlar… 200 bin üzeri yaptırdığı, CHP logolu kalem ve çakmaklar ve de dağıtımı… Her gün CHP gönüllülerinin çalışma alanlarına ulaşımlarının ve yemeklerinin sağlanması. Kapı kapı 7-24 yaptığı sokak gezmeleri…

 

 

Şereflikoçhisar’da Kılıçdaroğlu’nun geldiği mitingin tün organizasyonu ve bir gecede yapıldı! Hatta Kemal Bey’in geleceğini duyan 2. Bölge vekil adaylarının bir çoğu bile, normalde seçim bölgelerinde çalışmaları zorunluyken, bir bakmıştık ki, Eroğlu’nun ve 1. Bölge adaylarının orada da önüne geçerek, Kılıçdaroğlu ile görüntü verme yarışına girişmişlerdi…

 

252436_165326386865636_6852983_n-630x418

 

Herhalde, Eroğlu’nun bu emeklerini onu zerre kadar sevmeyenler bile reddedemezler!

 

 

Kılıçdaroğlu da seçim sonrası, Türkiye’de bir tek Eroğlu’nu işyerinde ziyaret etme nezaketi göstererek, bizzat kutlamıştı…

 

 

Tabi çok çalışmanın cezası da gecikmedi; Ziraat Bankası Genel Müdürü, bizzat Eroğlu’nu cezalandırdı… İşadamı olan Eroğlu’na hemen her yerden hükümet baskısı başladıysa da, direndi, yıkılmadı…

 

 

Ha bu esnada birilerinin kardeşleri, Gökçek ile Ankara girişlerine kapı yapmış yapmamış, o konulara girmeyeceğim…

 

 

Kısa bir özet geçtikten sonra, asıl konumuza yeniden dönmek istiyorum…

 

 

Seçim yenilgisi sonrası CHP’de kurultay toplandı ve Kılıçdaroğlu ilk kez ciddi bir muhalefet hareketi ve tepkiler ile karşılaştı…

 

aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa

 

Dönemin Mersin Milletvekili İsa Gök, hazirun cetveline itiraz dilekçesi verirken, bir grup Kılıçdaroğlu yanlısı tarafından tekme tokat tartaklandı! Anımasamak isteyenler aşağıdaki linke tıklayarak, hafızalarını tazeleyebilirler:

 

 

http://www.medyafaresi.com/haber/chpnin-kurultayinda-kavga-isa-gok-olay-cikardi/79096

 

 

Daha sonraki Ankara ve İstanbul’da gerçekleşen olaylı il seçimlerini, orada yapılan hukuksuzlukları hatırlatmama gerek var mı bilmiyorum?!

 

 

Bugün AKP ve YSK’nın anti-demokratik tavırlarına halk olarak kızıyoruz ama inanın bana, benzerleri, CHP’de parti içinde aynen yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor! Bu nedenle, daha kendi partisine demokrasi getiremeyen bir CHP’nin ülkeye demokrasi getirebilmesini beklemeyi hayal olarak görüyorum…

 

 

İHRAÇLAR ARTARAK DEVAM ETTİ

 

 

AKP’ye geçen CHP eski Genel Sekreteri Ertuğrul Günay’a bile, saygıda kusur etmeyen sayın Kılıçdaroğlu, kendisine muahelefet ettiği gerekçesi ile eski Genel Seketer Anayasa Profesörü Süheyl Batum’u partiden ihraç etti!

 

 

Neyseki mahkeme kararı ile Batum partisine dönebildi…

 

 

Antalya Milletvekil’i Yıldıray Sapan da attığı bir iki tweet nedeniyle ihraç edilenler arasında aklıma ilk gelenlerden…

 

 

Baykal döneminde, CHP’den ihraç edilen Mustafa Sarıgül’ü, PM kararı ile Kılıçdaroğlu adeta kırmızı halılar eşliğinde, CHP’ye geri alarak, İstanbul adayı yaptı! Yetmedi Beşiktaş Belediyesi’ni Sarıgül’ün avukatı olan Murat Hazinedar’a altın tepside hediye etti…

 

 

Rezidansları ile ünlü Ataşehir’e de, buz gibi bir ismi yeniden atadı, üstelik daha sonra, o başkanın eşinin ön seçimden 1. çıkması için de çabaladı!

 

 

Ankara’da, kendi hisselerinin de bulunduğu Akçalı Yapı Kooperatifi ve bir başka kooperatif olan Su Kent’in emsallerini yıllardır arttıramayan Gökçek’in elini, dürüstlüğü ile bilinen Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’ın kellesini alarak kolaylaştırdı…

 

 

Yetmedi, sırf sahibi olduğu haber sitesinde, Tekin Bingöl ile ilgili, belgeleriyle bazı haberler yayınlandı diye, Eroğlu’nu, dedesinin kurucu mensubu, babasının Ecevit’in iktidar olduğu dönemde milletvekili ve PM üyesi olduğu partisinden ihraç ettirdi…

 

 

Bugün Kılıçdaroğlu da çok iyi biliyor ki, yakın bir zamanda bu partiden kendisi gitmek zorunda kalacak…

 

 

Yine çok iyi biliyor ki; CHP Genel Merkezi’nde internet erişimini yasaklattırdığı Halkın Habercisi’ni, farklı IP’ler ve VPN yoluyla parti çalışanları, hatta bütün genel başkan yardımcıları tıklıyorlar!

 

 

Kemal Bey’in kendisiyle de iddiaya girerim ki; her hangi bir milletvekilini durdurup, elinden aniden telefonunu alsın ve en son girdiği haber sitelerini kontrol etsin. Eğer girdiği son üç siteden birisi, H&H değilse yazı yazmayı bırakırım!

 

 

Son olarak, siyasi duruşuna uzak olduğum, PM Üyesi sayın Fikri Sağlar’ı da Kemal Bey, kendisine Tek Adam dediği gerekçesi ile disipline sevketti. Oysaki sayın Sağlar, bir çok defa Kılıçdaroğlu’nun atadığı delegelerden, Kemal Bey’in listesinde olmamasına rağmen en yüksek oyları alarak PM’ye girmeyi başaran bir siyasetçidir…

 

 

Daha fazla örneklerle uzatırım ama sizleri sıkmak istemiyorum. Son olarak sayın Kılıçdaroğlu’na seslenmek istiyorum;

 

 

Kemal Bey, omuzlarınızda, tecrübenizin ve maaalesef kapasitenizin çok üzerinde bir yükü taşımaya çalışıyorsunuz. Delegelerinize, tek tek atadığınız belediye başkanlarınıza vs boşuna güvenmeyin! Üzerinize doğru bir tsunami geliyor ve buna dayanmanız artık mümkün değil!

 

 

Her tsunami ve fırtınanın biliyorsunuz, bir adı vardır… İşte bu tsunaminin adı da HALKtır…

 

 

111111

225531_163115627086712_3722256_n aaaa

 

Engin BALIM Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları: