İstanbul'a cami az geldi

İstanbul'a cami az geldi
11 Mart 2013 09:23

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Türkiye’de 85 cami olduğunu, bunların 60 bininin nüfusun yüzde 25’inin yaşadığı köylerde, kalan 25 bininin ise nüfusun yüzde 75’inin yaşadığı şehirlerde bulunduğunu ifade etti.

 

 

 

Camilerin sayısıyla hastane ve okul sayılarının karşılaştırılmasını, “Bu ülkede herkes mümin ama herkes hasta değil, böyle yanlış bir mukayese olamaz” diye eleştiren Görmez, camilerin şehirlere göre dağılımıyla ilgili olarak da “Konya’da 3 bin cami var, Kastamonu’da da 3 bin cami var… İstanbul’da da 3 bin cami var. Nüfus oranları dikkate alındığında camisi en az olan ilimiz İstanbul’dur” diye konuştu.

 

 

Görmez, İstanbul Avrupa yakasındaki cami dernek başkanlarıyla Fırat Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen istişare toplantısında bir araya geldi. Burada konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Konya’da 3 bin cami var, Kastamonu’da da 3 bin cami var… İstanbul’da da 3 bin cami var. Nüfus oranları dikkate alındığında camisi en az olan ilimiz İstanbul’dur” dedi.

 


CAMİLER DENGESİZ DAĞILMIŞ

 

 

Türkiye’deki cami sayıları üzerinden spekülasyon yapmanın doğru olmadığını söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, nüfus oranları dikkate alındığında şehirlerdeki cami ihtiyacının önemli boyutlara ulaştığını kaydetti. Türkiye’de 15 ila 20 milyon kişinin Cuma namazını kıldığını, bu insanların üçte birinin Cuma namazını yer bulamadığı için sokakta kıldığını ifade eden Görmez, “85 bin cami var. Doğru, ama bunların 60 bine yakını köy camisi. Nüfusun yüzde 25’i köylerde yaşarken, camilerin ise yüzde 75 köylerde bulunuyor.

 

 

Nüfusun yüzde 75’i şehirlerde yaşarken, camilerin yüzde 25’i şehirlerde bulunuyor. Bunları göz önünde bulundurmak zorundayız. Bayram namazında ise durum daha da değişiyor, bayram namazı kılan vatandaşların yarısına yakını namazlarını sokakta kılıyor” dedi.

 

“HERKES MÜMİN AMA HERKES HASTA DEĞİL”

 

Yapılan mukayeselerle cami sayılarının eleştirilmesini önemli bir spekülasyon olarak değerlendiren Görmez, “Maalesef son zamanlarda hastane ve okul sayılarıyla cami sayısını mukayese etmek gibi bir yanlış yapılıyor. Bu ülkede herkes mümin ama herkes hasta değil, böyle yanlış bir mukayese olamaz. Biz camiyi ve mabedi istiklal marşına yerleştirmiş tek milletiz” diye konuştu.

 

 


CAMİ MODERN HAYATIN DIŞINA İTİLDİ

Görmez, konuşmasında camilerin modern zamanlarda hayatın önce kıyısına, sonra da dışına itildiğini, oysa İslam şehir medeniyetinde camilerin hayatın kalbi olduğunu, camilerin şehrin kıyısından, dışından tekrar hayatın merkezine taşınması için çabası içinde olunması gerektiğini bildirdi. İslam inancında yeryüzünün inanlar için mescit kılındığını, tapınak olmadığını, camilerin ise sadece ibadet için değil aynı zamanda kalpleri, ruhları birleştirmek için var olduğunu anlatan Görmez, özetle şunları kaydetti:

“İnanç mekânlarımızı birlik ve beraberlik mekânları olan mabetler haline getirmeliyiz. Camileri yalnız inşa etmemeli imar da etmeliyiz. İmar inşadan sonra başlar. Kadınlar, çocuklar, gençler gönül huzuru ile Rahman’ın önünde secde etmeye başlar… O zaman camileri imar etmiş oluruz. Türkiye’de 85 bin cami var. Bu camileri zannedildiği gibi devlet yapmadı. Bu camiler sizin gibi cefakâr, vefakâr büyüklerin omuzlarında yükselmiştir. Kolunun altında çantayla dükkan dükkan gezen hacı amcaların özverili çalışmalarıyla yapıldı. O nesle şükran borçluyuz. 60’lı yıllarda Avrupa’ya göç başladı.

 

 

 

Almanya’ya, Hollanda’ya, Belçika’ya trenler dolusu vatandaşımızı yolladık. Bunlar Cuma ve bayram namazlarını nerede kılacak, vefat etseler cenaze namazları nasıl kılınacak endişesi olmamış. Birinci hafta, ikinci haftadan sonra ‘Eyvah nerede Cuma kılacağız’ dediler. Çocukların rızkını temin etmek için gittikleri gurbette gelirlerinin yarısını verip sinema salonları, kilise salonları temin edip mescitler yaptılar. Birinci yılın sonunda çocuklarının rızkından keserek camiler yaptılar. Şu ana dek beş bin cami yaptılar. Sizin şahsınızda bu ülkenin mabetlerini ayakta tutan cami dernek başkanlarına 80 yıllık gecikmiş bir teşekkür borcumuz var.”