İşçi Partisi’nin “vatanı böldürtmeyeceğiz” eylemleri desteklenmelidir

İşçi Partisi’nin “vatanı böldürtmeyeceğiz” eylemleri desteklenmelidir
22 Kasım 2013 11:25

Bugüne kadar İP, TGB, ADD ve bir dizi sivil toplum örgütleri önderliğinde Türkiye’yi parçalama, Atatürk Cumhuriyeti’ni yıkıp yerine Haçlı Hıristiyan ABD tarafından kendilerine verilen talimat gereği BOP’un hedeflerine uygun olarak ülkenin dinsel irtica gereklerine göre yeniden kurulması için yapılan ”karşı devrim” icraatlarına karşı gerçekleştirilen ”meydan mitingleri” ile ”milli bayramlar”da ki devasa gösteriler hangi siyasal görüşte olursa olsun yurtseverleri, BOP’un Eşbaşkanı Recep Erdoğan ve güruhuna karşı çok bilinçli bir şekilde biraraya getirmiş,bundan sonra ”Türkiye Cumhuriyeti”ni eski aydınlık günlerine kavuşturmak için yapılacak yeni mitinglerde daha da disiplinli,daha hızlı toplanılmasını sağlayacaktır.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Tüm sosyal olayların ve ”aydınlık devrimler’‘in öncelikle bir hazırlık evresi vardır.

 

Bu evre son iki yıl içerisinde ”Haçlı Hıristiyan” işbirlikçisi Recep Erdoğan’a ve onun, emperyalistlerin emellerine hizmet eden yönetimine karşı yapılan ”meydan mitingleri” ile tamamlanmıştır.

 

Bu mitinglerde milyonlarca yurtsever şehir meydanlarında toplanmış, öyle ki, ABD’nin taşeronu, BOP’un uzatmalı çavuşu Recep ve güruhunun korkudan yüreklerini ağızlarına getirmiştir.

 

Bu devasa gösteriler o kadar ultra-süper başarılıydı ki,ta Silivri zindanlarının kapısına dayanılmış,ABD işbirlikçisi Recep’in elemanlarınca kurulan barikatlar tıpkı yurdumuzu işgal eden düşman askerlerinin yaptıkları siperler ve mevzilerin tahrip edilip yok edilmesi gibi demokratik hukuksal yöntemlerle paramparça edilmiş, her an ”aydınlık devrim”e ulaşılacağı “Türk Ulusu”na gösterilip ispat edilmiştir.

 

Şanlı “Gezi” ruhu direnişleri de bu demokratik “şehir meydanları” gösterilerinden sonra doğmuştur ki, artık bu süreçten sonra geriye dönüşü olmayan bir şekilde Türkiye’de her şey evrilmiştir.

 

İşte ABD işbirlikçisi Recep Erdoğan’ı son derece korkutanda bu demokratik evrimle olayıdır.

 

Çünkü bu evrilmenin sonucu “aydınlık devrimler”in başlangıcıdır.

 

Şimdi, Orhan Gökdemir’in “Din ve Devrim”adlı yapıtından “Devrimler hep kısa ve karşı devrimler hep uzundur. Çünkü korku zamanı uzatır”tespitini anımsatıp yazımıza devam edelim.

 

Büyük Atatürk “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ni bütün kurum,kurul ve kurallarıyla çok muhkem bir şekilde kurarak “Türk Ulusu”na emanet etmiştir.

 

Atatürk’ün, “altı ilke” üzerine oturttuğu “Aydınlık devrimler”i Orhan Gökdemir’in tespit ettiği gibi ABD işbirlikçisi Recep Erdoğan’ın öyle kolay kolay bir “karşı devrim”le yıkması olası değildir.

 

Bunun için mangal gibi bir yürek ister ve tıpanın atmaması gerekir.

 

Bakınız, ta Cumhuriyet’in 1923’de ilanından itibaren gerici güruh, Atatürk’ün “Aydınlık devrimleri”ni kökten kazımak için uğraşıyorlar ama bunu bir türlü yukarıda yazılan yasa gereği asla başaramamışlardır ve başaramayacaklardır.

 

Öyle ki, bu nedenlerle gerici güruh Atatürk’e suikast planları hazırladıkları ve çeşitli isyan hareketleri tertipledikleri halde bunu başaramamışlardır.

 

Kaldı ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk zamanında onun devrimlerinin bekçiliğini yapacak yeterli genç ve aydınlık beyinler yetişmediği halde bunu başaramadılar.

 

Bugün öyle mi?

 

Tabii ki,bizi endişeye sevk edecek böyle bir zayıflık kesinlikle yok, hatta “karşı devrimciler”i bir anda püskürtecek  “devrimci irfan ordumuz”un fazlalığı bile var.

 

Bu nedenle“karşı devrimci” gericiler buna göre ayaklarını denk almalıdırlar.

 

İşçi Partisi bu anlamda, Atatürk devrimlerinin bekçiliğini yapacak ve BOP Eşbaşkanı ile onun AKP güruhu tarafından tahrip edilen bir kısım devrimler çok kısa süre içerisinde yerine derhal oturtulacak,suçlulardan yargı önünde muhakkak hesap sorulacaktır.

 

İşte bu nedenlerle ihanetle tahrip edilen Atatürk devrimlerini tekrar yerine oturtmak ve bunları yapan suçlulardan hesap sormak üzere,son iki sene içerisinde gerçekleştirilen “meydan mitingleri” deneyimleri esas alınarak yurdumuzun her tarafında, muhtelif tarihlerde “Vatanı böldürtmeyeceğiz” eylemleri düzenlenmiştir ki, bu çok önemli bir olaydır.

 

Hangi partiden veya siyasal görüşten olursa olsun her yurtsever bu mitinglere destek vermelidir.

 

Geldiğimiz nokta itibari ile bu demokratik hukuksal eylemler bizi Atatürk’ün hedef gösterdiği “Aydınlık devrimler”e götürecek en kısa yol ve “Haçlı Hıristiyan” işbirlikçisi Recep Erdoğan’dan kurtulmanın en emin etkinliğidir.

 

Aksi taktirde Recep yine din numaralarını,dogmatizm çukurunda olup kedisine destek veren koyun sürüsü eşdeğerindeki halka yedirerek Türkiye ve Türk ulusunu bölüp parçalama işlemine son hızla devam edecektir.

 

Bu “Haçlı Hıristiyan”işbirlikçisi Recep Erdoğan’ın son günlerdeki çok radikal dinsel söylemlerinin nedeni “dogmatizm sürüsü”nün beynini uyuşturarak, Güneydoğu’muz için “Kürdistan” tabirini ortaya atarak “sanal reklam” ve “beyin yıkama” yöntemi ile bunu halka yedirmekten başka bir şey değildir.

 

1990’da ki,“Soğuk savaş’”döneminin bitişinden sonra, eski senelerin koşullarına uygun olarak birbirlerini çok ağır bir şekilde suçlayan ideolojik ve siyasal gruplar artık birbirlerini çok daha iyi anlamaya başlamış,kimseye öyle bol keseden vatan haini,komünist,faşist,mürteci suçlamaları yapılmamıştır.

 

Örneğin,sosyalist gençlikten Deniz Gezmiş ile ülkücü gençlikten Dursun Önkuzu’nun ne kadar da birbirlerine çok benzer şekilde milliyetçi-ulusalcı-yurtsever-eşitlikçi-paylaşımcı oldukları bugün itibari ile çok net olarak anlaşılmıştır.

 

Bunun böyle olduğundan ben zerre kadar kuşku duymadığım gibi her yurtseverinde böyle algıladığı su götürmez bir gerçektir.

 

Bu nedenlerle hiçbir siyasal ve ideolojik grubun “İşçi Partisi”ni şu veya bu nedenlerle suçlayarak onların düzenledikleri “Vatanı böldürtmeyeceğiz” eylemlerine destek vermekten kaçınmamaları gerekir ve bu bir vatan borcudur.

 

Tabii ki, İşçi Partisi mensupları da, belki ileride diğer siyasal ve ideolojik grupların tertipleyecekleri “vatanı koruma” eylemlerine destek vereceklerinden nokta kadar kuşkum yok.

 

Bunun böyle olması vatanımız için en yaşamsal çözüm yollarından biridir.

 

Örneğin, hiçbir ülkücü desteğini “Vatanı böldürtmeyeceğiz” eylemlerinden esirgememelidirler.

 

Kimse “küresel güçler”in özel görevlisi Devlet Bahçeli’ye itibar edip onun, ülkücü gençliği “vatan savunması” engellemelerine sakın kanmasın.

 

Aksi halde olan Türk milletine olur.

 

Çünkü,Hıristiyan Haçlı işbirlikçisi, ABD taşeronu Recep Erdoğan Diyarbakır’da “Kürdistan” tabirini sesli olarak kitlelere dillendirdikten sonra artık fiziksel olarak bölünme işleminin sonuna yaklaşılmıştır.

 

Çünkü küresel güçlerin desteği ile başbakan ve iktidar olan BOP’un uzatmalı çavuşu kendisi için yaşamsal bir konu olduğu için bunu yapmaya zorunludur.

 

Aksi taktirde ,deliğe süpürüleceğini kendisi çok iyi biliyor.

 

Dünya tarihinde, bugüne kadar kendini kurtarmak için ülkesini bölüp parçalayarak düşmana peşkeş çeken bir ihanet görülmemiştir daha.

 

Hepimiz aynı gemideyiz, birleşerek “iri olcağız, diri olacağız”gerçeğini yaşayarak, bizi kimse yenemeyecek.

 

Aksine biz vatan hainlerinin ve Türk düşmanlarının beyinlerini hamam böceği gibi ayaklarımızın atında ezerek yok edeceğiz.

 

Tek kurtuluş yolumuz, Atatürk’ün bize hedef olarak gösterdiği “Aydınlık devrimler”dir.

 

Hele ülkenin Başbakanı,Atatürk’ün kurduğu “üniter devlet” yapısının bir kısmını “Kürdistan”olarak tanımladıktan sonra.

 

Tüm bu ihanetlere son vermenin çaresi demokratik hukuksal eylemlerdir.

 

Bir düşünürün dillendirdiği “Bir gram eylem, bir tonluk söze bedeldir” gerçeğini hiç unutmadan,yurt savunmasında gönülden ve yiğitçe çalışan İşçi Partisi mensuplarının demokratik eylemlerine destek verelim.

 

Bu hususta, 21.yüzyılın bilişim aracı “sosyal medya”yı kullanmaktan asla geri durmayalım.

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!