İlker Başbuğ’un kitabından

İlker Başbuğ’un kitabından
7 Mart 2014 17:30

Şu anda tahliyeleri bekliyoruz, Ergenekon’dan tahliye olması beklenenlerin bugün kendilerinden zalimce alınan özgürlüklerine ve evlerine kavuşmaları umuduyla vakit geçiriyoruz.

 

Safile USUL H&H YORUM

 

Size şimdi İlker Başbuğ’un, yakınlarda yayınlanmış olan, “Suçlamalara Karşı Gerçekler” kitabından bir bölüm aktarmak istiyorum.

 

Tutuklanacağı haberleri zaten İlker Başbuğ’un kulağına gelmektedir.

 

Nitekim 2011 Aralık sonunda savcıdan sorgu daveti gelir.

 

İlker Başbuğ bu olayı anlatırken şöyle diyor…(mealen ve özetle)

 

“Kanunlara göre Genelkurmaybaşkanlarını yargılama yetkisi Yüce Divan’daydı ancak sorgulama safhasının nasıl olacağı yasalarda net değildi. Cumhuriyet savcıları da sorgu yapabilir sonucu çıkıyordu. Bu nedenle yapılacak tek şey savcının talebine uygun olarak 5 Ocak 2012 tarihinde ifade vermeye gitmekti.”

 

Şimdi bakın…

 

Genelkurmaybaşkanı, aslında üst bir mahkemede yargılanması gerekli olduğu halde, bunu mazaret olarak öne sürmedi bile, yasa muallak bile olsa savcının çağrısına uydu.

 

Erdoğan olsaydı, hele de elinde 800.000’lik silahlı güç olsaydı değil savcıya gitmek, savcıyı aynı gün hapse tıktırırdı.

 

Bundan emin olun.

 

Genelkurmaybaşkanı Başbuğ ise, sorumluluğunu taşıdığı devletin kurallarına riayet etme ve kaos çıkarmama saikiyle gitti, üst bir makam olmayan bir savcıya ifade verdi ve tutuklandı.

 

Çünkü adam kendisini sorumlu hissediyor devletine ve toplumuna ve ülkesine tam bağlı.

 

Ki, önümüzdeki tarih kimin bu vatana bağlı ve ona sahip çıkan, kimin onu kişisel güç aracı ve meta olarak gördüğünü tüm dünyaya gösterecek.

 

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI HÜKÜMETLE ALAKALI DEĞİL

 

Anayasa Mahkemesi’nin şu anda beklediğimiz tahliyeleri sağlayacak kararı (aman şeytan kulağına kurşun, bir aksilik çıkmasın) Hükümetin arzusu ile meydana gelmedi.

 

Bekir Bozdağ bugün tahliyeler olacak diyerek, sanki kendileri bunu sağlamış havası yaratamaya çalıştı ama gerçek şu…

 

1-Anayasa Mahkemesi bu kararı daha ziyade Hükümet’e karşı bir tutum olarak aldı

 

2-İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer müvekkkili için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduktan sonra, Anayasa Mahkemesi Adalet Bakanlığı’na (pardon Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın Adalet Bakanlığı’na) yazı yazarak, onlardan İlker Başbuğ’un durumu hakkında görüş istedi. Bekir Bozdağ’ın bakanı olduğu Adalet Bakanlığı görüş olarak şunları yazdı Anayasa Mahkemesi’ne… (Hürriyet haberinden çok özet olarak aktarıyorum)

 

-Karmaşık davalarda 5 yılı aşan tutukluluklar bile makul sayılabilir

 

-Kişinin serbest bırakılması ancak hakkındaki makul şüphe ortadan kalkarsa olabilir

 

-AYM şu ana kadar, tutukluluk süresinin makul süreyi aştığı iddiasını içeren başvurularda, tutukluluk süresinin makul olup olmadığının genel bir ilke çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, her davanın kendi içinde değerlendirilmesinin gerekli olduğunu belirtmiştir.

 

-Dosya temyizde ama takdir sizin. (yani, Adalet Bakanlığı AYM’ye diyor ki, “İlker Başbuğ’un dosyası temyizde, o aşama bitmeden karar vermeyin)

 

Bugün ortalarda dolaşıp, İlker Başbuğ ve diğer tutukluları kendileri çıkarmış havası yapanlara inanmak mümkün değil yani.

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar