Güneydoğu’da “Özerk Kürt Devleti” kuruluyor; Türk Ordusu nerede?

Güneydoğu’da “Özerk Kürt Devleti” kuruluyor; Türk Ordusu nerede?
10 Aralık 2013 12:20

AKP-PKK koalisyon hükümeti icraatı ile Recep Erdoğan-Abdullah Öcalan fiili Eşbaşbakanlığı önderliğinde artık, şimdilik olmak kaydı ile ”Özerk Kürdistan Cumhuriyeti”nin kurulmasına ne yazık ki, ramak kalmıştır; daha sonraki aşama, bir sabah kalktığımızda tam bağımsız ”Kürdistan Cumhuriyeti”nin ilan edilmesi ise bundan çok daha kolay olacaktır.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

2002’de AKP iktidar oluncaya kadar kanı ve genetiği bozuk teröristlerin oluşturduğu PKK, geçmiş hükümetler tarafından tamamen bitirilmiş, sadece işlevi olmayan bir siyasi büro haline gelmişti.

 

2005 senesinin Ağustos ayında dünya küresel güçlerinin yerli özel görevlisi AKP-PKK koalisyon hükümetinin Recep-Apo Eşbaşbakanlığındaki başbakanı Recep, Diyarbakır meydanında yaptığı konuşmada “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak Kürt sorunu gerçeğini kabul ediyorum’’ dedikten sonra terörün üzerine adeta on binlerce ton benzin dökercesine terör azmış ve yeniden PKK belasını Türk ulusunun başına musallat etmiştir.

 

Bugün Türkiye’de olan tüm terör hareketlerinin baş sorumlusu küresel çetenin sicilli sanığıdır ki, ilerde ve belki çok yakında bu cürümden dolayı en ağır şekilde yargılanacaktır.

 

Bu nedenle “Milli Hükümet’’ kurulduğunda ceza yasaları hak yerini bulsun diye mutlaka değiştirilecektir.

 

Bu arada küresel güçlerin istekleri doğrultusunda Türk Ordusu’nu belli bir plan çerçevesinde zamana yayarak iğdiş etmek için çalışmalarını bütün hızı ile sürdüren AKP-PKK koalisyon hükümeti ve eşbaşbakanlar Recep ile süper seri katil Apo şimdi de “Jandarma Genel Komutanlığı’’nı İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir genel müdürlük haline getirecekler.

 

Bunu, küresel gücün önemli işadamlarından Roccofeller’in ABD başkanlarına yazdığı mektuptaki “…İlk yapacağınız iş;bağımsızlığına düşkün ulusların ordularını ya ele geçirmek ya da yok etmek olmalıdır…Subayları elde edin ya da ideallerimizin gerçekleşmesini unutun’’ sözleri ile ilgili olarak taşeronu oldukları “Süper Güç’’ün istekleri doğrultusunda yapıyorlar.

 

İktidar olma ve bu iktidarını devam ettirme uğruna küresel güçlerin istekleri doğrultusunda terörü besleyici icraatlarda bulunan, bunları yapmadığı taktirde akıbetinin çok karanlık olacağını düşünen AKP-PKK koalisyon hükümetinin Eşbaşbakanı Recep Erdoğan, Türk ulusundan habersiz olarak çok erken dönemde seri süper katil Apo ile pazarlıklara başlamış,hep onun istekleri, direktifleri doğrultusunda hareket ederek,ülkemizi bugünkü bölünme noktasına getirerek, Güneydoğumuzda bir “Özerk Kürdistan Cumhuriyeti’’nin çok rahatça kurulması aşamasına getirmiştir milletçe bizi.

 

AKP-PKK koalisyonunun Eşbaşbakanı Recep’in en son olarak yine yakın bir zamanda Diyarbakır’da bölücü parçalıyıcı “Kürdistan’’ tanımlamasını yaptıktan sonra çakallar sürüsü diğer Eşbaşbakan APO’nun talimatı ile yeni bir eylem safhasına girmiştir.

 

Bugün geldiğimiz nokta itibari ile PKK’nın kanı ve genetiği bozuk çakalları artık tüm silahları ile birlikte şehirlere inmişler, arama tarama işlemleriyle birlikte güvenlik kuvvetlerimize hiç çekinmeden uzun namlulu silahlarla ateş etmeye başlamışlardır.

 

Ateş eden genetiği bozuk çakallardan ikisi çatışma sırasında öldüğünden dolayı bunu bahane eden şehir ve kır eşkıyası Güneydoğu’yu günlerdir “savaş alanı’’ yapmışlardır.

 

Buna rağmen “Türk Ordusu’’nun gıkı dahi çıkmıyor.

 

Bu durum gayrımilli bir skandaldır.

 

Tüm kalkınmış Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere dünyanın diğer ülkelerinin hepsinde böyle bir ordunun ne genelkurmay başkanı ne de ona talimat veren başbakan ve hükümeti kalır görevde.

 

Bir saat içinde hükümet de, genelkurmay başkanı da, kuvvet komutanları da derhal görevlerinden alınıp haklarında ceza davası açılır.

 

Bu durum tam bir rezalettir.

 

Benim ordum, bana ülkem bölündükten ve teröristler ülke yönetimine hakim olup kitleler halinde Türkleri katlettiği zaman mı lazım olacak.

 

Bakın, kravatlı teröristler, Kürt kökenli kardeşlerimizi, Kahraman Türk Ordusu’nun, hainleri ve düşmanları kahredici çelikten pençeli gücünü tanımıyor olacaklar ki,isyan ve direnişe davet ediyorlar.

 

Buradan Sayın Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e soruyorum; ülkemizin Recep Erdoğan sayesinde bölünme noktasına geldiği bu durumda planınız nedir, nasıl bir strateji izliyorsunuz?

 

Bunu bir türlü anlayamıyoruz, aydınlar olarak.

 

Korktuğunuz bir durum mu var, bir açığınız mı var?

 

Yoksa makam sevgisi her şeyin üstünde mi?

 

Eğer böyle bir durum varsa ki, sanmıyorum; bunlar küçük işlerdir, küçük adamlar bunlarla uğraşır.

 

Büyük adamları makamlar ilgilendirmez;onların uğruna savaştıkları yüksek amaçları vardır.

 

Örneğin, en büyük Türk olan, Gazi Mustafa Kemal’i, Atatürk yapan Büyük Türk ulusunun bağımsızlığını ve yüksek onurunu amaç edinmiş olmasıdır.

 

Eğer Atatürk makam isteseydi emperyalist ülkeler ve onun yerli uşağı Padişah Vahdettin tarafından tüm makamlar önüne serilecekti.

 

Ama, o yüce insan bunların tümünü elinin tersi ile geri itip Türk ulusunun sonsuza kadar varlığını gaye edinmiştir.

 

Sayın Necdet Özel; birkaç günlük makamını koruma gayesinde olanlar,o görevden düştükten sonra unutulup gideceklerdir.

 

Ama, Atatürk gibi yüksek amaç edinmiş olanlar kendi ulusunun gönlünde rahmetle yadedilerek sonsuza kadar yaşayacaklardır.

 

Sayın Necdet Özel; elinizde bana göre dünyanın en büyük gücü var.

 

O da, Kahraman Türk Ordusu’dur.

 

Bu kahraman ordunun gücü, Büyük Atatürk’ün tarifi ile her bir askerinin damarlarında dolaşan “asil kan’’dan gelmektedir.

 

Şuna inanın Sayın Genelkurmay Başkanı, bu her bir askerinin damarlarında dolaşan “asil kan’’lı ordu hiçbir zaman sizi yarı yolda bırakmayacaktır.

 

Şunu unutmayın Sayın Orgeneral, Türk ulusu, önderleri yiğit ve cesur oldukları zaman idealleri uğruna ölüme gitmekten asla vazgeçmezler.

 

İşte bu nedenle Mustafa Kemal Çanakkale’de kahraman Mehmetçiklere “Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum’’ demiş ve tek dişi kalmış canavarları geldikleri inlerine geri göndermiştir.

 

Sayın Orgeneral Necdet Özel; işte siz böyle bir orduya komuta ediyorsunuz.

 

Bundan daha büyük bir şeref olabilir mi?

 

Ama bunu sadece bir fors olarak kullanmayın.

 

Bu şerefin hakkını verin.

 

Bugün ülkemiz “İstiklal Harbi’’nden daha berbat ve vahim koşullar içindedir.

 

Sayın Orgeneral Necdet Özel, size çok önemli bir hususu daha belirtmek istiyorum ki, o da sakın makyavelist-oportünist-pragmatist Recep Erdoğan’ın, görüşmelerinizde size anlattıklarına, verdiği sözlere inanmayınız.

 

Çünkü, kendi paçasını kurtarmaya çalışan Recep Bey verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmeyeceğinden adım gibi eminim.

 

Açık söylemek gerekirse bugün ülkemiz, Büyük Atatürk’ün geleceği gören dehası ile “…Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler…’’ yolunda olanlar tarafından yönetilmediğini kim iddia edebilir veya reddedebilir?

 

Sayın Orgeneral, başta siz olmak üzere yurtsever tüm Türk ulusunun bireyleri, yukarıda bir tümcesini verdiğim “Atatürk’ün vasiyeti’’ doğrultusunda hareket etmek zorundayız.

 

Yarın çok geç olabilir.

 

Siz, işgal kuvvetlerinin başkomutanı değilsiniz, Sayın Genelkurmay Başkan’ım; neden çekiniyorsunuz?

 

Sayın Genelkurmay Başkan’ım, bu kanı ve genetiği bozuk PKK sürüsü son derece korkak çakallardır.

 

Onları bu duruma getiren Türkleri ve Türklüğü Anadolu’dan kovmakla görevlendirilmiş, bu yüce ulusun milliyetini ayakları altına alan Recep Erdoğan’dan başkası değil.

 

Bu saatten sonra, beş bin yıllık kahraman “Türk Ordusu’’nun her bir askerinin, Türk’ün özbeöz yurdu olan Güneydoğu’muzun her bir metrekaresinde olmalı, ateş edip olay çıkaranlara karşı özgürlükler ülkesi olan “Amerika Birleşik Devletleri’’ ne yapıyorsa, onu yapmalıdır.

 

Demokrasi demek, eli kolu bağlı olmak demek değildir.

 

Sayın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel; komutanızda dünyanın en güçlü ordusu ve yurtsever Türk ulusu arkanızdadır.

 

Ne çakallar sürüsü PKK’nın teröristlerinden ne de o çakalları şımartıp bu duruma getiren Türk düşmanlarından çekinmeyiniz, korkmayınız.

 

Korku,beyinin uydurduğu sanal bir olgudur,gerçek değildir.

 

Sayın Orgeneral, son bir söz söylemek istiyorum size.

 

Elinizde çok güçlü bir ordu olduğu halde vatanın işgal edildiği ve bölünme tehlikesi ile başbaşa kaldığı bu durumda tarihe ya hayırla yad edilen büyük kahraman olarak geçeceksiniz ya da nefretle anılacaksınız; yapacaklarınıza veya yapmayacaklarınıza göre.

 

Yerel seçimleri kazanma derdine düşen siyasi parti mensuplarının derin gafletinden yararlanarak ülkeyi bölüp parçalamanın tam verimli zamanını bulduklarını iyi bilen PKK’lı caniler ve onların karar ortağı Hükümet bu ayrıştırmanın tam bilincindedir.

 

Yani, diğer siyasi parti mensuplarına “kuşa bak kuşa” deyip onların kafalarını gökyüzüne çevirtip Türk milleti ile birlikte uyuturken kendileri “Özerk Kürdistan Devleti”ni kurmayı küresel numaralarla gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

 

TÜRKE VE TÜRKLÜĞE DÜŞMANLIK EDENLERE HAKARET EDİN, AŞAĞILAYIN ONLARI

 

Recep Erdoğan iktidar olduktan sonra Anadolu topraklarında yaşayan hainler kafalarını siperlerinden çıkarmış ve iyiliğini gördüğü, onun sayesinde zenginleştiği, makam mevki sahibi olduğu halde içindeki zehirli kusmuğu dışarı çıkararak alçaklığını deşifre etmiştir.

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra kurulan ve esası Türk ulusunun çoğunluğuna dayanan ulus devlette, küçücük bir azınlık dahi olsa çok doğal olarak çeşitli ırklara mensup insanlar vatandaşlık haklarına sahip olarak eşit şekilde yaşamaya başlamışlardır.

 

Bu unsurlardan bir kısmı tarihsel süreç nedeni ile iyiliğini gördüğü Türk ulusuna karşı aşağılık kompleksine kapılarak “Türk’’e ve “Türklük’’e karşı düşmanlık etmeye başlamıştır.

 

Bu bedbahtlara karşı bilimsel olarak yanıt vermekle beraber zaman zaman onları aşağılayıcı hakaretler etmek gerçekten derde şifa olabiliyor.

 

Bu tür alçakların çoğunun hakareti yedikten sonra küçük dillerini yuttuklarını ve çekindiklerini yakından biliyorum.

 

Herkese anladığı dille konuşmak gerekir.

 

Hainlere asla güzel sözlerle yaklaşamayız.

 

Neden?

 

Çünkü, onların mayası bunu kaldırıyor.

 

Sadece bir anımsatmada bulundum.

 

NOT: Bir suçsuz ve mazlum olarak yaklaşık 5 yıldır tutsakevinde tutulan Sayın Mustafa Balbay özgürlüğüne kavuştuğu için sevinçlerini paylaşırken kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, darısı diğer yüzlerce mazlumun başına olsun temennisinde bulunuyorum.

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!