Gümrük vergisinin sıfırlanması gıda enflasyonunu düşürebilecek mi?

Gümrük vergisinin sıfırlanması gıda enflasyonunu düşürebilecek mi?
13 Eylül 2021 10:35

Türkiye bazı hububat ve bakliyat ürünlerinin ithalatında gümrük vergisini sıfırladı. Uzmanlar, ithalatın gıda enflasyonunu etkilemeyeceği, muhalefet ise gıda güvenliği ve egemenliğinin tehlikeye atıldığı görüşünde.

 

 

 

Felat Bozarslan / Deutsche Welle Türkçe

 

 

Türkiye, küresel iklim krizinin yarattığı kuraklık ve pandemi nedeniyle artan gıda talebini karşılamak için çözüm yolları arıyor. Gıda enflasyonunun yüzde 30’lara dayandığı ülkede hükümet aşırı pahalılıkla mücadele için yeniden ithalat kozunu kullandı. Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanı kararına göre, 8 hububat ve bakliyat ürününde gümrük vergisi yılbaşına kadar yüzde sıfır olarak uygulanacak. Karar, pandemi nedeniyle hububat ve bakliyat fiyatlarında yaşanan artışın engellenmesi ve iç piyasa fiyatlarının makul seviyede tutulabilmesi için alındı. Gümrük vergisi sıfırlanan ürünler arasında arpa, buğday, mısır, çavdar, yulaf, kırmızı mercimek, yeşil mercimek ve nohut var.

 

Gıdada dışa bağımlılık endişesi

 

 

Türkiye, son 5 yılda 32 milyon 67 bin ton buğday ithal etti. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 2002’de 150 milyon dolarlık buğday ithal eden Türkiye, 2019 yılında 2,3 milyar dolar ödedi. İthalatta verginin sıfırlanması kararı, bu rakamların daha da artacağı ve tarım ülkesi olarak bilinen Türkiye’nin gıdada da dışa bağımlı bir hale geleceği endişelerine neden oluyor. Bu yıl yaşanan kuraklık nedeniyle ciddi kayıplar yaşayan çiftçiler ise tarım politikalarından şikâyetçi. Girdi maliyetlerinin sürekli arttığını ve kuraklıktan zarar gören üreticinin yeterince desteklenmediğini söyleyen çiftçiler, hükümetin ekim alanlarındaki azalmayı ithalatla gidermeye çalıştığını belirtiyor.

 

“Çiftçi üretimden vazgeçebilir”

 

 

Hükümet, ithalatın çiftçiyi olumsuz etkilemeyeceği ve gıdada fiyat artışlarını durduracağı tezini öne sürüyor. Uzmanlar ise neredeyse her yıl alınan bu kararların ters etki yaratabileceği görüşünde. Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) uzun zamandır zaten sıfır gümrük vergili ithalat yaptığını, alınan yeni kararla özel sektörün de hububat ve bakliyat ithalatı yapabileceğini ifade ediyor. TMO’nun Haziran ayından bu yana 4 tane buğday ve 5 tane arpa ithalat ihalesi yaptığına dikkat çeken Yıldırım, bu sürede toplam 2 milyon ton civarında ithalat yapaldığını belirtiyor. Elindeki ürünü büyük oranda satan çiftiçinin şu an çok fazla etkilenmeyeceğini belirten Yıldırım, önümüzdeki yılın ekimi için hazırlık yapan üreticinin durumuna dikkat çekiyor.

“Şimdi üreticinin kafası karıştı. Fiyatlar bu sene iyiydi, fena değildi. TMO’nun açıkladığı fiyatların çok üstünde piyasada fiyat oluştu. Fakat bu gümrük vergisinin düşürülmesi ‘acaba’ diye düşündürtmeye başladı. Çiftçi bir yandan gübreye nasıl para yetiştireceğini düşünürken, ithalat devam ederse ürünü de değerinde satılamayacak. Dolayısıyla üretimden vazgeçebilir. Bence en ciddi tehlike bu.”

 

 


Vergi sıfırlaması gıda enflasyonunu durdurur mu?

 

 

 
Türkiye’de hububat üretiminin yarısından fazlasını üstlenen Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, bu yıl şiddetli bir kuraklık yaşadı. Susuz tarım yapılan alanlar büyük oranda ürün vermeden kurudu, rekolte yüzde 50 oranında düştü. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre, Ağustos ayında fiyatı en çok artan 20 üründen 15’i gıda ve tarım ürünü. Son bir yılda ekmek fiyatlarındaki artış yüzde 26, makarnada ise yüzde 21 olarak gerçekleşti. Hükümetin ithalatta vergi sıfırlaması kararı da temel gıda fiyatlarındaki bu artışın durdurulması için yapıldı. Peki, bu karar gerçekten de artan gıda fiyatlarını frenleyebilir mi?

Ali Ekber Yıldırım, alınan kararın gıda enflasyonunu düşürmeye yönelik etkisi olamayacağı görüşünde İthalatın üretimi olumsuz etkileyeceği ve tüketiciye çok fazla yansıması olmayacağını belirten Yıldırım üretime dikkat çekiyor.

“Üretim yapmıyorsanız ve yeterli üretiminiz yoksa her zaman ithalata mahkûmsunuz. İthalat özellikle pandemiyle birlikte daha pahalı hale geldi. Türkiye gibi bir tarım ülkesi, bu kadar arazisi olan, bu kadar iklimi uygun, bu kadar çiftçisi uygun ülkenin her fırsatta ithalata başvurması kabul edilebilir bir durum değil. Türkiye gibi bir ülkede gıda enflasyonunun olması da kabul edilebilir bir durum değil. Dolayısıyla Türkiye hem vergi kaybına neden oluyor, hem üreticiyi üretimden soğutan bir uygulama. Bu nedenle gümrük vergilerini düşürerek, ithalatla bu işi çözemiyorsunuz. Yıllardır bu yapılıyor ve her geçen yıl ithalatın faturası daha çok büyüyor. Orta ve uzun vadede tarıma destek, daha fazla üretimi artıracak çalışmaların yapılması gerekiyor. Ama ne yazık ki bu hükümet tarıma destek yerine, çiftçiyi tarımdan soğutacak uzaklaştıracak kararlar alıyor.”

 

 

 

“Gıda güvenliğimiz yabancı şirketlere emanet”

 

 
Gıda fiyatlarındaki artış konusunda en çok eleştirilen konulardan biri hükümetin tarım politikaları. Uzmanlar tarımda ithalat politikasından vazgeçilmediği müddetçe gıda enflasyonunun artacağını belirtiyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tarım Politikaları Başdanışmanı ve CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, iktidarın üretmeyi değil ithalatı tercih etmesinin tehlikelerine dikkat çekiyor. Gümrüğü sıfır haline getirilen sekiz üründe bu iktidar döneminde 109 milyon ton ithalat yapıldığını belirten Sarıbal, bunun karşılığında 30 milyar dolarlık bir ödeme yapıldığını ifade ediyor. Sarıbal’a göre, bu paranın bir kısmı çiftçiye ödenmiş olsaydı bugün bu sıkıntılar yaşanmazdı.

“Bu, toplumun gıda ve tarım üretimi açısından yabancı şirketlere teslimiyetidir. Gıda egemenliğimiz ve güvenliğimiz artık ithalatçılığa ve yabancı şirketlere emanettir. Bu sistem üretmeyi değil ithalatı, çiftçimizi desteklemeyi değil yabancı şirketleri desteklemeyi, tarım politikalarının çöktüğünü ve ülke tarımının ciddi anlamda kan kaybettiğini ortaya koyan ve üreticimizi zarara, tüketikcimizi de daha fazla sürekli pahalı yemeye zorlayan bir sistemdir.”

 

 

 

“Tarım sektörü daha da zorlanacak”

 

 
Sarıbal, bu yöntemin üretimi değil tüketimi, çiftçiyi değil yabancı şirketleri kalkındırmayı öncelediği görüşünde. Bu sistemden üreticinin de vatandaşın da zararlı çıktığını ifade eden Sarıbal, 2002 yılında 66 milyon olan nüfusun bugün 90 milyona dayandığını, ancak buna karşılık üretimin ya aynı kaldığını ya da düştüğünü belirtiyor. Nüfus ile gıda ve tarım ürünü ihtiyacı artarken, iktidarın çok uzun bir süre bu ihtiyaçları ithalatla çözmeye çalıştığına dikkat çeken Sarıbal şunları söylüyor:

“Dünyada hammadde fiyatları artıp, ülke parası döviz karşısında değer kaybettiği için artık bu ülkede üretmenin mümkün olmadığı ama ithalatla da sorunun çözülemeyeceği görüldü. Son çareydi bu. Son çare ithalat vergileri düştü. Bunu düşürerek, sıfırlayarak yine ithalatla tüketicinin gıdaya ulaşmasını sağlamaya çalışıyorlar. Ama bu yanlış bir yoldu. Bundan sonraki süreçte tarım sektörü daha çok zorlanacaktır. Girdiler çok pahalı ve tüketici yine daha pahalı yiyecektir. Bu model yanlış bir modeldir. Bu ithalatla üreticiyi terbiye etme, ithalatla tüketicinin daha pahalı gıda yemesinden başka bir yol değildir. Bu ithalatla bu ülkenin tarımının çökertilmesi yöntemidir.”

Fiyat artışlarının önlenmesi için atılan vergisiz ithalat adımına uzmanlar ve muhalefet itiraz ediyor. Muhalefet ayrıca toplumun gıda güvenliğinin ve egemenliğinin tehlikeye atıldığını savunuyor. Ancak, çiftçilerin girdi maliyetlerinin artması ve küresel iklim krizinin doğurduğu sonuçlar nedeniyle üretimden uzaklaşmaya başlaması, ithalatın önümüzdeki süreçte de artacağına işaret.