En tehlikeli “çete” devlet meşruiyeti ve gücü ile kurulandır

En tehlikeli “çete” devlet meşruiyeti ve gücü ile kurulandır
20 Aralık 2013 11:00

Teorik olarak devletler meşruiyet üzerine kurulmuştur ki, tanımlarsak ‘’Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğuna devlet denir’’ ifadesini esas alırız.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Devlet, olağanüstü gücünü meşruluk ilkesinden alır.

 

Meşruluk nedir?

 

Yasa ve kurallara göre işleme, geçerli olma durumu.

 

Peki ‘’çete’’ nedir?

 

İki tanımı vardır.

 

Biri,’’savaşlarda ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik’’.

 

Diğeri,’’yasa dışı işler yapmak için bir araya gelmiş topluluk’’.

 

Bugün yeryüzünde ‘’savaşan silahlı küçük birlikler dışında’’ genel olarak ne tür çeteler vardır?

 

Hepsi de ‘’kirli para’’ ve ‘’kirli servet’’ kazanmaya dayalı olmak üzere ‘’kirli işler’’ üzerine kurulu ‘’çeteler’’ vardır ki, daha çok ‘’Doğu ülkeleri’’nde olmak üzere sayısız derecededir.

 

Nedir bunlar?

 

Uyuşturucu çeteleri,beyaz kadın ticareti yapan çeteler, kaçakçılık çeteleri, rüşvet çeteleri, çek-senet tahsil çeteleri, kara para aklama, devlet üst kurumlarında iş bitirme çeteleri, intikam çeteleri, organ çeteleri, çocuk kaçırma çeteleri vs.

 

Yukarıda bir nebze saydığım çeteler yaptıkları tüm ‘’kirli işler’’i, yasalara rağmen yaparlar ki, riski çok fazladır; yakalandıklarında, mensupları uzun yıllar hapislerde yatarak bedelini çok ağır bir şekilde öderler.

 

Yani bu ‘’çeteler’’ devletin meşruiyet ve gücüne karşı koyarak çok zor ve korkulu bir vaziyette ‘’kirli işleri’’ni gerçekleştirirler.

 

Kategorik olarak bir ‘’çete’’ grubunu yukarı da açıkladık.

 

Peki, ikinci grup ve yazımın başlığını da içeren ‘’çete’’ hangisidir?

 

Bu ‘’çete’’ devlet meşruiyeti ve gücü ile kurulan ve en tehlikelisi olandır.

 

Çünkü çok sinsidir bu ‘’çete’’ grubu.

 

Neden çok sinsidir bu ‘’çete’’ grubu?

 

Çünkü,bu alçak ve şerefsiz ‘’çete’’ grubu yaptıkları tüm kirli işleri devletin meşruiyet ve gücüne dayandırarak yaparlar.

 

Kimdir böyle bir ‘’çete’’ grubu?

 

Sahte demokrasi kuralları ve seçimle, ülkeyi yönetmek üzere işbaşına gelen iktidar mensuplarının tümüdür.

 

Bu tür ‘’çete’’ grupları,yazımın başlangıcında da belirttiğim gibi daha çok ‘’Doğu ülkeleri’’nde dinsel değerleri kullanarak devlet mekanizmasının başına otururlar ve devasa boyutlarda ‘’kirli işler’’ yapmaya ilk günden itibaren başlarlar.

 

Bu şerefsiz ve alçak ‘’çete’’ grubunun iktidara gelmesini kolaylaştıran esas etken, o ülkenin insanlarının bilgi ve kültür seviyesinin çok düşük olmasına bağlı olarak ‘’dogmatizm’’ bataklığında yuvarlanmasıdır.

 

İşte bunu çok iyi bilen ‘’devlet çetesi’’ de diyebileceğimiz grup, yaptıkları ‘’kirli işler’’i insanlığa hiç de yararı olmayan ama onları beyinlerinden avlayan çok basit ‘’dinsel simgeleri’’ çok çirkin bir şekilde kullanarak yaparlar.

 

Bu alçak ve şerefsiz ‘’devlet çetesi’’ grubun her bir mensubu rüşvetten, devlet-millet malını talan etmeye kadar her türlü iğrenç ‘’kirli işler’’i seri bir şekilde yaparlar ama ‘’dogmatizm’’ bataklığındaki halkı kandırmak için cami-din-iman-oruç-zekat-Allah-Peygamber-kitlelere ayet ve hadis söyleme-din okullarının sayısını artırma-tüm okullara Kur’an, hadis, Arapça, İslam tarihi-vs dersleri koyarak cahil millete ‘’kuşa bak kuşa’’ deyip el altından malı götürürler.

 

Yani, millete ‘’din-iman sizin, han-hamam bizim olsun’’ şerefsizlik kuralını uygulayarak deveyi hamutu ile yutarlar.

 

Bunların tümünü devlet meşruiyeti ve gücüne dayalı olarak kurdukları ‘’devlet çetesi’’ yöntemi ile yaparlar ki, riski çok azdır.

 

Neden ‘’Devlet çetesi’’nin riski çok azdır?

 

Çünkü, devletin tüm makro ve mikro birimleri ellerindedir.

 

Emniyet,adalet,mülkiye emirlerine amadedir.

 

Kendilerini deşifre edenleri,karşı çıkanları çeşitli suçlar isnat ederek, işinden etmekten kodese tıkamaya kadar her türlü kötülüğü, ‘’çete ruhları’’na dayanarak alçakça ve şerefsizce yaparlar.

 

Çünkü, demokrasi ve seçim oyunlarını kullanarak iktidara gelen bu ‘’çete’’ grubu, en tehlikeli,en alçak ve en şerefsiz ‘’çete’’dir.

 

‘’Devlet çetesi’’nin üyeleri tüm yaptıkları ‘’kirli işler’’ cesaretini o ülkenin başbakanından alırlar.

 

Yani ‘’çete’’ mensubu bakanlar,’’çete reisi’’ dediğimiz başbakandan alırlar bu cesareti ve yasal çerçeveye dayandırarak alçak ve şerefsiz ‘’kirli işler’’ini gerçekleştirirler.

 

Çünkü, böyle bir ülke de çete reisi olan başbakan yanında asla dürüst insan barındırmaz; kendi ‘’kirli işleri’’ni rahatça yapabilmesi için muhakkak hırsız ve talancı necaset yüklü insanları milletvekili, bakan yaparak devasa soygunlarını vicdansızca, alçakça, şerefsizce gerçekleştirirler.

 

Bu ‘’devlet çetesi’’ reisi ve grubunun elemanları sahte din-iman kandırmacası ile uzun yıllar kaldıkları ülke yönetiminde öyle devasa boyutlarda millet malını talan ederler ki, yabancı ülke bankalarındaki ‘’sır hesapları’’nda milyarlarca doları olur.

 

Bu ‘’devlet çetesi’’ mensubu elemanların çocukları ve karıları başta olmak üzere, ülkedeki hırsız ve rüşvetçi işadamlarının ticari faaliyetlerine ortak olarak altın ticaretinden tutun, hastane işletmeciliğine kadar aklınıza gelebilecek her türlü işe haksız olarak girip milletin malını hem kendileri zıkkımlanır hem de ahlaksız işadamlarına zıkkımlandırırlar.

 

Bu şerefsizlerin çocukları ahlaksız işadamlarından milyonlarca dolar rüşvet olarak ‘’Devlet çetesi’’ elamanı bakan babalarına her türlü gayrimeşru,yasa dışı işleri yaptırırlar.

 

Bu ‘’devlet çetesi’’ mensubu alçak bakanlar,çocuklarından telefonla kendilerine verilmesi gereken rüşveti tam olarak alıp almadığını sorarken,bu konuda dikkatli olması için de tembihatta bulunurlar.

 

Bu ‘’devlet çetesi’’ elemanlarının çocukları çok kısa sürede Karun kadar zengin olurlar.

 

Öyle ki, düzinelerce yüksek tonajlı ‘’kuru yük gemisi’’ edinirler; haram yoldan, alçakça ve şerefsizce.

 

Kabarık banka hesapları olur bu şerefsizlerin ve şerefsiz yakınlarının.

 

Belki bir düzine, her biri birkaç trilyon değerinde villaları olur bu alçakların.

 

Bu tür ‘’devlet çetesi’’ mensupları rüşvet ve talan yolu ile o kadar çok para sahibi olurlar ki, rüşveti aldıkları mekanlarda yakalanma korkusu ile parayı sayamadıkları için evlerinde bulundurdukları ‘’para sayma makinesi’’ ile iğrenç paralarını sayarlar ve bunları herhangi bir tehlikeye karşı kamuflaj aracı olarak ayakkabı kutusundan tutun da, çikolata kutusuna kadar her türlü kutu içerisinde vicdanları sızlamadan,en büyük değer olan şereflerini kaybettiklerinden dolayı üzülmeden saklarlar.

 

Hatta bu ‘’devlet çetesi’’nin, devletin meşruiyeti ve gücünü kullanarak elde ettikleri ‘’kirli para’’ onların ruh ve karakterlerini öyle bozmuştur ki, evlerine gittiklerinde bu yığınlar halindeki paralara bakarak masturbasyon bile yapabilirler.

 

Çünkü bu kirli yaratıklar insanlığın bütün doğal hallerinden sıyrılmışlardır; geriye dönüşü olmayan ruhsal hastalığa garkolmuşlardır.

 

Böyle bir ‘’devlet çetesi’’ sadece ulusal sınırlarla da yetinmez; ’’küresel çeteler’’le de işbirliği yaparak, iktidarlarının devamına yardım çıkarı karşılığında bölücü terör örgütleri ile işbirliği yaparak ordusunun üst rütbeli subaylarını, aydınlarını, kendilerine karşı çıkan yurtsever siyasetçi, aydın, gazeteci, yazar ve çizerlerinin çoğunu uyduruk suçlarla kodese tıktırıp ülkeyi böldürmek için aşırı çaba sarf ederler.

 

Böyle alçak ‘’devlet çetesi’’ mensupları ile keskin mücadele etmek hem Tanrı’nın hem de insanlık aleminin hoşnut olacağı bir durumdur.

 

Devlet meşruiyeti ve gücüne dayalı devleti yöneten ‘’çete’’ grubu,tarihsel geçmişi olan ve kitaplık çapta incelenmesi gereken bir arızadır ve daha çok ‘’Doğu’’ ülkelerinde, bilhassa Müslüman ülkelerin başının belasıdır.

 

Bu durum ‘’siyaset sosyolojisi’’nin konusudur.

 

Ancak bir durumu açıklamadan geçemeyeceğim.

 

O da, böyle bir ülkeyi yöneten ‘’çete’’ grubu ve bilhassa ‘’çete reisi’’ olan başbakan kendilerini kamufle etmek için, onlarla mücadele eden grubu ‘’devlete çöreklenmiş çeteler’’ diye lanse edip hedef saptırmaya çalışırlar.

 

Bütün ‘’kirli işler’’ine rağmen,bunu söylerken hiç mi hiç yüzleri kızarmaz.

 

Çünkü, onlar çete usulü yönettikleri devletin meşruiyet ve gücünü birer ‘’devlet çetesi’’ olarak ‘’kirli işler’’inde kullanan en tehlikeli ve zalim ‘’çete’’ grubudur.

 

KILIÇLAR ÇEKİLİNCE SONUÇ ALINMAMIŞ KININA SOKULMAZ

 

Çünkü, korkak davranılıp geri adım atıldığı taktirde, yenen taraf onun hayatiyetine veya siyasal yaşamına son vermemiş rahat etmez.

 

Bu psikoloji insanın en temel duygu ve davranışlarından biridir.

 

Bunu en katı şekilde uygulayacak kişi,hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, demokratik siyasal tarihimizin en temel arızası olan Recep Erdoğan’dan başkası değildir.

 

Hayatımda tanıdığım en makyavelist,en oportünist,en pragmatik kişi Recep Erdoğan’dan başkası değildir.

 

Bu nedenle onunla mücadelede kendisinin çok iyi kullandığı silah olan makyavelizmi kimsenin göz ardı etmemesi gerekir.

 

Aksi halde yenilmek mukadder olacaktır.

 

Bu mücadelede en temel ilke olarak Makyavel’in ‘’İnsanlar kendilerine ağır zarar verenlerden değil,hafif zarar verenlerden intikam alırlar; bu yüzden kişiye verilen bir zarar,intikama yol açmayacak şekilde olmalıdır; dolayısıyla bu bağlamda şunu görmekteyiz ki,insanlara karşı ya cömertçe davranmalı ya da onları yok etmeli’’ tespit ve tavsiyelerini hiç unutmamak gerekir.

 

Yani,bu ünlü İtalyan siyasal bilimcisi,’’düşmanını yaralı bir şekilde bırakırsan durumunu düzeltir düzeltmez senden muhakkak intikam alacaktır;eğer böyle yapmayacaksan işin başında kavga etmeyeceksin,bilakis ona iyi davranacaksın’’ diyor.

 

Hükümet ve ‘’Hizmet’’ grubu kavgasında kılıçlar kınından en sert şekilde çıktığı için bu dövüşten rücu eden, siyasal, sosyal ve kültürel yaşamdan kendisini yok olmuş bilsin.

 

Diğer bir neden yine Makyavel’in ‘’zarar vermiş olduğunuz insanlara güvenmeyin’’ tespiti oldukça önemlidir ki,’’Hizmet’’ grubu yenildiği taktirde Recep gibi bir kin ve intikam abidesi, onların sosyal, siyasal ve kültürel varlığının tek bir kül tanesini bile yeryüzünde bırakmayacaktır.

 

Yine, Makyavel’in ‘’yüksek mertebeden insanlara sağlanan yeni faydaların,eski yaraları sarıp unutturduğuna inanmak, kendi kendini aldatmak olur’’ tavsiyesi göz ardı edilecek bir durum değildir.

 

Çünkü, Makyavel bu durumu ‘’insanlar ya nefret ya da korku yüzünden zarar verirler’’ tespitine dayandırmaktadır.

 

Dolayısı ile her iki taraf da birbirlerinden sadece nefret etmiyorlar, aynı zamanda korkuyorlar.

 

Böyle bir durumda Recep’in intikam alma duygusu ölçülemeyecek şekilde çok ağır olacaktır.

 

Şimdi bu mücadeleyi bir savaş durumuna örnekleyecek olursak, Recep, yolsuzluklarının kamuoyuna sunuşu ile birlikte bakanları ve diğer hempası adeta hava bombardımanı ile askeri deyime göre yumuşatılmıştır.

 

Bu durumda Recep derhal polis şefleri tayinleri, yeni savcı atamaları yolu ile toparlanmaya çalışmaktadır; tıpkı gerçek savaşta olduğu gibi.

 

Buna karşı yapılması gereken iş, Recep’in, demokratik-siyasal hava bombardımanın etkisinden kurtulmadan derhal yine demokratik siyasal obüs topları atışına başlayarak Türkiye’yi bölünme noktasına getiren Recep’in toparlanmasına asla imkan vermemektir.

 

Bu ne demek?

 

Her gün kendilerine ait yeni yolsuzluk dosyaları ile ahlakı ilgilendiren kasetleri yayınlamak olmalıdır.

 

Burada önemli olan nokta, bu malzemelerin hepsini birden değil, her gün kamuoyunda bomba etkisi yapacak şekilde peyderpey yayınlamaktır.

 

Aynı zaman parçası içerisinde insanlara sunulan bir kusur ile bin kusur arasında etki farkı yoktur; bu nedenle olayı çok sıcak tutmak ve hortumcuları yıpratmak için her gün için ayrı bir belgeyi yayınlayarak onları bir daha siyaseten kıpırdamayacak şekilde demokratik felce uğratmak gerekiyor.

 

En son aşama yine askeri deyimle örneklersek demokratik hukuksal piyade hareketi ile her taraftan bunları silmek için yerel hortumcuları ile ahlaksızlarını da deşifre ederek nihai sonuca ulaşmak gerekiyor.

 

Bu birkaç gün içerisinde Recep Erdoğan ve ekibinden kendilerine oy veren cahil halk arasında nefretin başladığına çok yakından tanık olmaktayım.

 

Ey Türk ve Türkiye dostları; durmak yok, yola devam.

 

Onları siyaseten bitirinceye kadar.

 

Aksi halde onlar kendileri ile siyasi dövüş yapanları bitirecekler.

 

Bu konuda iyi bir ivme yakalandığı muhakkaktır.

 

Acıyan acınacak hale gelir.

 

Vicdan titreşimleri mazlumlar içindir sadece.

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!