Başbakan 'muhalefet'; Demirtaş, Başbakan için şu söylediklerinde haklı

Başbakan 'muhalefet'; Demirtaş, Başbakan için şu söylediklerinde haklı
26 Ekim 2012 10:57

Sözler ilginç ve çarpıcıydı. Ama… Bayram tadınızı kaçırmamak için ilk gün yazmadık; bugüne bıraktık.
 
Baki KARAKOL H&H YORUM

Bayram namazını İstanbul Ataşehir Mimar Sinan Camisi’nde kılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çıkışta, Kamutay (Meclis) Başkanı Cemil Çiçek’in, BDP’li vekillerle görüşmesini “Meclis’teki bir partiyi ‘yok’ farz ederek hareket edemem” biçiminde yorumladığını anımsatan gazetecinin “Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye sonrası üzerine “Meclis Başkanımızın açıklaması doğal bir açıklamadır. Bundan daha tabiisi olamaz. Meclis’in Başkanı’dır. Meclis Başkanı olarak olaya böyle bakması doğaldır. Siyasi partiler olarak bizim bakış açımız daha farklıdır. Birçok konularda, siyasi partilerin birbirleriyle anlaşamadığı yerler, anlaştığı yerler vardır. Yani illa her konuda anlaşmak gibi bir mecburiyet söz konusu değildir” yanıtını verdi.
 
Şaşırdık!.. Başbakan Erdoğan, “Meclis Başkanım” demiyordu, “Meclis Başkanımız” diyordu! “Meclisimin Başkanı’dır” demiyordu, “Meclis Başkanı’dır” diyordu!
 
Şaşkınlık içinde, bir de baktık ki… Başbakan Recep Tayyip Erdoğan evirdi çevirdi, sözü “gene” muhalefet partilerine getirdi.  
 
Muhalefet partileriyle ilgili bu defaki sözleri, bize, “Başbakan Erdoğan haklı” dedirtti!
 
Okuduğunuzda, siz de, bize hak vereceksiniz…
 
Başbakan Erdoğan, “Biz, ileri demokrasiyi güçlü kılacak güçlü muhalefet istiyoruz. Güçlü muhalefet olursa, o demokrasimizi daha güçlü hale getirir. Biz de ileri demokrasiyi çok daha farklı bir şekilde yakalarız. Şu anda Türkiye’de bizim sıkıntımız, güçlü demokrasinin, en önemli unsuru olan muhalefetin şu anda ortada olmayışıdır” diyordu.  
 
Haksız mı?!  
 
Hayır, haksız değil…  
 
Başbakan Erdoğan’ın, şu sözlerini de paylaştıktan sonra, alıntıladığımız sözlerinden dolayı “hak” verdiğimiz diğer “siyasi”ye geçelim:
 
“Muhalefet ‘beyaza siyah, siyaha beyaz’ demek değildir. Muhalefet, doğruyu gördüğü zaman, buna ‘doğru’ diyebilmelidir, o erdemi ortaya koyabilmelidir. O erdemi ortaya koyamıyorsa kazanamayacaktır, yine kaybeden olacaktır. Biz şimdi doğruları yeri geldiği zaman alkışlamasını biliyoruz, takdir etmesini biliyoruz. Aynı şeyi muhalefetten de bekliyoruz. Bunu da beklemek bizim en doğal, en tabii hakkımızdır. Bu ülkede 10 yıl içinde hiç yapılmış doğrular yok mu?..”
 
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dün, Mardin Midyat ilçesindeki M Tipi Cezaevi önünde bekleyen tutuklu yakınlarını ziyaret etti. Ziyaretinin bitiminde, orada basın açıklaması yaptı.
 
Açıklamasının, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili bölümünde, sözlerine “Başbakan, Kandil’le, İmralı’yla, kendisi görüşmeler yapmadı mı?” sorusuyla başladı. “Biz de bu görüşmeleri destekledik” dedi. “Biz, ‘Kandil ve İmralı’yla görüşme yapılsın’ dediğimizde niye kıyameti koparıyor o zaman? Bir hafta öyle konuşuyor, bir hafta böyle konuşuyor. Gerçekten bir tek Tayyip Erdoğan mı var Türkiye’de? Yoksa dublörü mü var? Bir hafta dublörü evde yatıyor, kendisi mi çıkıyor? Öbür hafta gerçeği mi çıkıyor? Kafası mı karışıyor, danışmalarının mı kafası karışık? Yani böyle bir Başbakan, bu kadar kritik süreçte, Ortadoğu’nun kaynadığı bir süreçte, Türkiye gibi büyük bir ülkeyi yönetiyorsa, doğrusu biz tedirginiz. Herkesin de tedirgin olması gerekiyor. Daha bir hafta önce, ‘Gerekirse müsteşarımı İmralı’ya gönderirim, görüşmeleri başlatırım’ diyor, bu hafta da, ‘BDP tabelasını indirsin, üstüne >Kandil’e, İmralı’ya gider< diye tabela assın’ deyip tam tersi beyanlarda, ifadelerde bulunuyor…” diye sürdürdü.
 
Demirtaş, Başbakan’a yönelik saptamalarında, yergilerinde haksız mı?!.  
 
Bu soruya da yanıtımız, “Hayır, haksız değil..” olacak.  
 
Yorum ise size bırakıyoruz…