CHP Ankara İl Başkanı Alçın: CHP’nin sağdan adayına sağ seçmen oy vermez

CHP Ankara İl Başkanı Alçın: CHP’nin sağdan adayına sağ seçmen oy vermez
9 Aralık 2013 09:27

Ankara İl Başkanı Zeki Alçın, İl Eğitim Sekreterliğinin düzenlediği ‘Temel Siyasi Eğitim Programı’ sertifika dağıtım töreninde dikkat çeken ve önemli mesajlar içeren bir konuşma yaptı.

 

Başkan Alçın, Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde katılan konuklar ve üyelere yaptığı konuşmada, Genel Merkezin örgütle işbirliği yapması gerektiğine vurgu yaparak şunları söyledi:

 

“30 Mart sürecine nasıl bir ortamda hazırlanıyoruz. 2000’lerin başından bu yana bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olan AKP iktidarının bana göre yaklaşan son günlerine hazırlanırken nasıl bir ortamdan geçiyoruz çok kısa olarak düşüncelerimi özetlemek istiyorum. AKP ilk yıllarında dünya ekonomisindeki olumlu gelişmelerin rüzgarıyla bu ülkede belki de hak etmediği çok önemli oy oranlarını yakalamıştır.

 

Halkın sorunlarını nasıl çözeceğimizi ve Ankara özelinde, biz Başkent Ankara’yı yeniden nasıl kurtaracağımızı anlatmak zorundayız. Biz toplumun önüne böylesi büyük bir hedef koymalıyız. İnanç, iddia ve program koymalıyız. Bu programın sahibi ve güvencesi CHP’dir. Halka güvence verecek olan partinin kendisidir. Kişiler güvence olamaz. Güvence her zaman partinin kendisi olmak zorundadır. Şimdi yerel yönetim sürecindeyiz. Adayların önemi yok mudur? Elbette vardır ve çok vardır. Nasıl aday olmalı? CHP Ankara İl Örgütünün bu konudaki ortak düşüncelerini birkaç cümle ile söylemek istiyorum.

 

ADAY BELİRLEME

 

Biz diyoruz ki, iyi aday, güçlü aday, partisini yani CHP’nin programını, inancı, partinin iddiasını en iyi temsil edecek, bilinen, tanınan, halkla ilişkiyi, halkla teması en iyi kurabilecek, bilgi birikimi, söylem ve anlatım kabiliyeti olan kişisel egoları yerine örgütsel birikimi öne çıkartacak nitelikte olmalıdır.

 

Biz zamana zaman yetkili kurullarımızda ve özellikle ilçe başkanlarımızla yaptığımız toplantılarda ortaya koyduğumuz düşünceleri basınla kamuoyu ile paylaşırken bizim dilimiz mi yetmiyor bilmiyorum? Basında çok farklı değerlendirmelerin yapıldığını görüyoruz. Bu nedene bir kaç cümle ile yeniden vurgulamak istiyorum. Zaman zaman medyada tartışılan ve partimizle de ilişkilendirilen bir konu hakkında örgütümün düşüncesini bir kere daha dile getirmek istiyorum.

 

Sağ görüşlü biri, sağda politika yapan biri CHP’nin adayı olabilir mi? Ben tersinden başlıyorum olabilir. İnsanlar düşüncelerini geliştirebilir. Yeni sentezler yaparak düşüncelerini dönüştürebilir. Merkez sağda siyaset yaptığı bilinen bir kişi CHP’nin temel ilkelerini ve programını benimserse, CHP’nin adayı olabilir. Bunda hiçbir sakınca yoktur.

 

CHP’NİN SAĞDAN ADAYINA SAĞ SEÇMEN OY VERMEZ

 

Ancak, bilinen sağ politikalarını CHP’de uygulayacak ise CHP’den uygulayacağını düşünüyorsa bu kesinlikle doğru değildir. Seçmen, Türk Halkı yeterince sağ parti varken, sağ görüşten biri CHP’den aday oldu diye, CHP’ye oy vereceğini sanıyor olmak bize göre büyük bir yanılgıdır. Kaldı ki, bunun örneklerini bu tür deneyleri bu parti geçmişte bolca yaşadı ve hiç de olumlu sonuçlar alamadı. Bu vesileyle konu dışı ama bu geçişlerle ilgili bir şeyi anlatmak istiyorum. Türk siyasetinde zaman zaman sağdan sola, soldan sağa geçişler hep ola gelmiştir. Bunun örneklerini çok yaşadık. Burada bir olguyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Yeni bir şey söylemiyorum, bunu herkes biliyor. Dünyada öncelikle siyasi tarihe baktığımız zaman sağ politikalar hep iktidar olmuştur, istisnalar hariç. Sol, sağın toplumu iyi yönetmemesinden ve onun sonucu olan toplumsal sorunların çözümü noktasında yeni bir değerlendirme sonucu ortaya çıkan yeni politikalardır. Bu nedenle sol, daha ileri daha çağdaş bir politikadır. Bu anlamda sağdan yeni bir sentezle, yeni bir değerlendirme ile insanların bu yeni çağdaş düşünceyi benimsemelerinde bir anormallik yoktur, hiçbir sakınca yoktur.

 

RANT VE MENFAAT MÜCADELESİ

 

Ancak, soldan sağa geçiş bir geri dönüştür. Bunun bilimsel izahı yoktur. Bunun bir tek izahı vardır ya kariyer mücadelesidir. Ya rant mücadelesidir. Menfaat mücadelesidir. Bir süreci hep birlikte yaşıyoruz 30 Mart’ta yerel seçimler var. Hepimizin görevi bu süreçte partimizi en iyi şekilde hazırlamaktır. Parti olarak çok önceden toplumu erken aday açıklayacağız diye hazırladık. Bizi kimse zorlamıyordu. Kendi değerlendirmelerimiz ışığında bir muhalefet partisi olarak, adaylarımızı erken açıklayarak, bu kampanyayı en iyi şekilde örgütlemeyi düşündük. Bu çok doğru bir karardı. Ancak geldiğimiz noktada aksıyoruz. Biz çok önceden adaylarımızı açıklayacağımızı bu topluma anlatırken toplumda öyle bir bilinç oluşturduk. Şu anda biz belki de eksi duruma düştük. Bunu bir öz eleştiri olarak söylüyorum. Amacım da bir yerlere mesaj vermek değildir. Bir an önce bu eksiğimizi tamamlamaya yöneliktir.

 

PARTİLİLER YETERİNCE ÖNE ÇIKARTILMALI

 

Bizim Ankara İl Örgütü olarak, örgütümüzle birlikte geliştirdiğimiz düşüncemiz adayın belirlenmesi noktasında örgütün partilileri yeterince öne çıkartılması noktasındadır. Bu düşünce ön seçimi çağrıştırmaktadır. İl örgütü olarak genel merkezimiz bize hep sorduğunda ön seçimi önermiş olan il örgütüz. Ancak siyasetin gerçeklerini çok iyi biliyoruz. Bu örgüt elbette ki bir çok yerde merkez yoklaması yapacaktır. Bunun taktir bizim hiyerarşide tümü ile genel merkezin, parti meclisinin taktirindedir.

 

Tek tavrımız merkez yoklaması da yapılacaksa da yine bu tartışmaların, bu düşüncelerin bu kararların örgütle paylaşılmasıdır. Yerel sorunları, yerel politikaları, yerel kararları her zaman en iyi bilecek olan örgütün ta kendisidir. Hiyerarşinin bunu mutlaka dikkate alması gerekir diyoruz. Bugün önemli şeyler söylemeye çalışıyorum. Bundan yine herkes bir şey çıkartacak, Zeki Alçın şuraya mesaj gönderdi, şuraya bunu yaptı.

 

İTAATSIZLIK DEĞİLDİR

 

Tekrar ediyorum, tümüyle il örgütümüzün ortaklaşa geliştirdiği düşünceleri dile getirmeye çalışıyorum. Ne kimseye mesaj göndermek, ne bir yere itaatsizlik etmek gibi düşüncem kesinlikle olamaz. Bu partinin hiyerarşi içinde alacağı her karara öncelikle biz uyacağız. Ama benim siyasi inancım, benim çalışma ilkem odur ki, biz bu kararların alınmasında gerçek ve doğru bildiğimiz her şeyi yüksek sesle söyleriz. Bu demokrat bir partinin bu sol bir partinin örgütünün yapması gereken bir tavırdır. Ancak böyle çalışır isek sorunlarımızı demokratça iyi niyetle tartışabilirsek daha doğru kararları alabiliriz. Bunun neticesinde daha başarılı oluruz.

 

Hepimiz 30 Mart seçimlerine gidilen bu süreçte bütün kişisel beklentilerimizden, kişisel hesaplarımızdan arınarak, bu partiyi başarıya ulaştırmak için olanca gücümüzle çalışmak mecburiyetindeyiz. Ben bütün CHP’lilerin bu bilinçle harekete edeceği konusunda olan inancımı yineleyerek haykırarak hepinize saygılar sunuyorum. Biz ele ele verdiğimizde biz yüreğimizi bütünleştirdiğimizde aşamayacağımız hiçbir sorun yoktur. Ama hiç kimse sanmasın ki önümüzde kolay günler var.

 

AKP iktidarı ve onun başı olan Tayyip Erdoğan sorunlar arttıkça pervasızlaşıyor. Sorunlar arttıkça diktatörleşiyor. Sorunları çözemediği yerde devlet gücüyle üzerimize gelmeye çalışacaktır. O nedenle önümüzde elbette zorlu günler var . Bu zorlu günleri ancak inançlarımızla ve büyük bir dayanışma ile aşabiliriz. O nedenle önümüzdeki günlerde sorunlarımızı 30 Mart sonrasına atarak, büyük bir birlikteki, kardeşliği yaratmak zorundayız.