'İstediği yetki padişahta yok'

'İstediği yetki padişahta yok'
18 Aralık 2012 16:37

CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın sanki Türkiye’de uygulanıyormuş gibi, kuvvetler ayrılığı ilkesini ciddi ciddi eleştirdiğini ifade ederek, “Ben aslında Başbakan’ın ne dediğini gayet iyi biliyorum; ‘Benim ağzımdan çıkan her sözcük parlamentoda yasa haline gelsin, yargı asla itiraz etmesin ve biz bu olayı bitirmiş olalım’ diyor. Padişahta olmayan yetkiyi istiyor aslında” dedi.

 

 

CHP Basın Birimi’nden yapılan açıklamaya göre, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Nazmi Bilgin ve yönetim kurulu üyeleri ile CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nu genel merkezdeki makamında ziyaret etti.

Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, görüşmede yeni anayasa çalışmalarına dikkat
çekerek, en büyük dileklerinin düşünce ve fikir özgürlüğünün önünde ne kadar
engel varsa onun kaldırıldığı bir anayasa görmek olduğunu ifade etti. “Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde Türk basını bu kadar yanlı bir hale maalesef
getirilmemiştir. Özellikle bu erkin siyasi erk tarafından böylesine yandaş
noktasına gelen yansız, tarafsız vatandaşın doğru bilgi edinmesini engelleyen
bir medyayı benimsemiyoruz”
diyen Bilgin, 2008 yılında kaldırılan gazetecilerin
yıpranma hakkını da gündeme getirdi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu ise,
gazetecilerin yıpranma hakkının geri verilmesi gerektiğini belirterek, “Bu
konuda CHP olarak elimizden geleni yapacak, hakkın verilmesi için bütün gücümüzü
göstereceğiz. Yani bize ne tür bir görev düşüyorsa onu parlamentoda yerine
getireceğiz”
dedi.

 

 

 

BAŞBAKAN’IN KUVVETLER AYRILIĞI ÇIKIŞINA YANIT

Medya konusunda ana muhalefet partisi genel başkanı olarak şikayetini
defalarca dile getirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Gazetelere baskı yapılması,
bazı yazarların işine son verilmesi, bazı yazarların kendilerine otosansür
uygulamaları… Sayın Başbakan’ın hoşuna gitmeyen haberlerin gazetelerin birinci
sayfalarından özenle çekilip içerde küçük haber olarak bir yerlere
sıkıştırılması, bunlar bizim gözümüzden kaçmıyor. Ama maalesef geldiğimiz nokta
demokrasi açısından iyi sınav verdiğimiz bir nokta değil”
dedi.

Bu durumun
artık sadece kendileri tarafından değil, bütün dünya tarafından dile getirilmeye
başlandığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“İlk Brüksel’e
gittiğimde hapisteki gazeteci sayısı 35 idi. Sonra yüze kadar çıktı, şimdi 76
civarında gazeteci arkadaşımız hapiste. 700’e yakın üniversite öğrencisi
hapiste. Bunu anlamak mümkün değil. Çin’i ve İran’ı geçtik. Üstelik 1950’lerden
bu yana gelen çok partili, parlamenter demokrasi mücadelesinin de yok sayılıyor.
Ciddi ciddi kuvvetler ayrımını eleştiriyor Başbakan. Sanki bu ülkede kuvvetler
ayrılığı ilkesi varmış gibi eleştiriyor. Bütün yetkiler sizde zaten. Sayın
Başbakan’ın çıkıp neyi istediğini çok net bir şekilde halka söylemesi lazım;
‘ben şunu istiyorum’ demesi lazım. Ben aslında Başbakan’ın ne dediğini gayet iyi
biliyorum; ‘Benim ağzımdan çıkan her sözcük Parlamento’da yasa haline gelsin,
yargı asla itiraz etmesin ve biz bu olayı bitirmiş olalım’ diyor. Padişahta
olmayan yetkiyi istiyor aslında.”

 

 

“KARŞIMIZDA TEK PARTİ DEVLETİ VAR”

Kılıçdaroğlu, karşılarında şu an “tek parti devleti” olduğunu ifade
ederek, “Valisiyle, kaymakamıyla, güvenlik görevlileriyle, her şeyle. Biz böyle
bir yapıya karşı mücadele ediyoruz. Yoksa karşımızda bir AKP’li siyasal partiyle
mücadele etmiyoruz biz. Bu artık ağır ağır toplum tarafından da görülmeye
başlandı. Geldiğimiz nokta bu”
dedi.
Kılıçdaroğlu medyanın da ciddi bir
sivil toplum örgütü olarak ortaya çıkıp, bu sorunları hem ülkede hem de dünyada
kamuoyunun önüne koyması gerektiğini belirtti.
CHP Genel Başkan Yardımcıları
Gürsel Tekin ve Nihat Matkap’ın da katıldığı görüşmede, Gazeteciler Cemiyeti’nin
medyanın durumu ve sorunlarına ilişkin Kılıçdaroğlu’na bir rapor sunduğu
belirtildi.