Başbakan Erdoğan'ın koruması Çatlı'nın adamı çıktı

Başbakan Erdoğan'ın koruması Çatlı'nın adamı çıktı
17 Temmuz 2012 09:15

Gazeteci-Yazar Necdet Pekmezci, Kripto yayınlarından çıkan son kitabı “Derin Abiler-Derin Sırlar” kitabında Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatl ile ilgili bugüne kadar gizli kalan sırları yazdı. O sırlardan birisi de Başbakan Erdoğan’ın Pınarhisar Ceaevi’nde korumalığını yapan işadamı Hasan Yeşildağ ile ilgiliydi.

Kitapta Yeşildağ’ın da Avrupa’da yaşadığı yıllarda Abdullah Çatlı ile birlikte ASALA’ya karşı düzenlenen eylemlere katıldığı ve hatta Ermeni anıtına Molotof kokteyli attığı iddiasına yer verildi.

İşte Yeşildağ’ın Ermeni anıtına molotof kokteyli atmasının öyküsü:


Beceriksiz Molotofçu

Hasan Yeşildağ da Abdullah Çatlı’nın Ermeni terör örgütü ASALA’ya karşı kullandığı isimler arasındaydı.Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür bir yazısında Hasan Yeşildağ’ın Kartal Cezaevinde Mehmet Ali Ağca ile birlikte kaldığını yazıyordu.
Çatlı ve arkadaşlarının en  ses getiren eylemlerinden birisi de Marsilya’daki Ermeni Anıtı’na Molotof kokteyli atılmasıydı. Eylemde Çatlı ve Oral Çelik’in adı çıksa da molotofu atan kişi Hasan Yeşildağ’dı. Gerçi eylem  ses getirmiş ama başarısız olmuştu. Çünkü Hasan Yeşildağ Molotof kokteylini atmayı beceremiyor ve ellerini yakıyordu.  İddialara göre zaten MİT de eylemin başarısız olduğunu görüyor ve vaat edilen paralı vermiyordu.

Kitapta ayrıca Çatlı ve  arkadaşlarının Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaptıkları bir soygun ve sonrasında yaşananlar da şöyle anlatıldı:

Abdullah Çatlı, yurt dışına çıktıktan sonra diğer kaçaklarla buluşuyordu. İsviçre’nin Zürih şehrindeki bir otelde Oral Çelik, Mehmet Şener ve  Mehmet Ali Ağca ile buluşuyorlardı.

Ardından Çatlı, Şener, Çelik ve Mehmet Ali Ağca Avusturya’nın başkenti Viyana’ya geçiyorlardı.

13 Mayıs 1981’deki Papa suikastına kadar  üçlü burada kalıyordu.
Viyana’da yaşamak zordu, kaçak ve işsizdiler, paraya ihtiyaç duyuyorlardı. Elde etmenin en kısa yolu da soygun yapmaktı. Gözüne kestirdikleri, banka PTT binalarına silahlı soygun düzenliyorlar, ancak Viyana’yı iyi tanımadıkları ve dil bilmedikleri için de zor durumda kalıyorlardı.

Onlardan birini yıllar sonra Abdullah Çatlı arkadaşlarına şöyle anlatıyordu:
“Bir bankaya soygun için girdik. Parayı aldık, çıkıyoruz. Bankanın önünde duran ve içinde biri olan arabanın şoförüne tabancayı doğrultum. Almanca ellerini kaldır dedim. Ama adam yüzüme bakıyordu. Ben sinirlendim, sertçe yine ellerini kaldır dedim. Ama yine kaldırmadı. Neden sonra adamın şaşkınlığını anladım Çünkü ben Almanca ellerini kaldır yani ‘Halt’ derken Türkçe ‘lan ‘ da diyormuşum. Haliyle adam bunu anlamıyormuş. ‘Lan’ yüzünden az daha yakalanacaktık.”

Tabii zor günlerde yaşananlar sonraları anı oluyor, dost sohbetlerinde bazen abartılarak bazen de süsleyerek anlatıyordu. Yine Çatlı bir banka soygunu hikayesini de şöyle anlatıyordu:

“Bir bankaya girdik, silahları çektik. Paraları hiç direnmeden verdiler. Çok kolay bir soygun olmuştu. Paraları aldık çıktık, bankadan birkaç yüz metre ayrılmıştık ki olan oldu. Paraları koyduğumuz poşette bir patlama oldu. Meğer uyanık veznedar bize bankadan belli uzaklaştıktan sonra patlayan paraları vermiş. “
Her zaman bu kadar şansız olmuyorlardı… Onlardan birinde  250 bin şiling kaldırıyorlardı. Bu parayla da 4 adet Browning marka silah satın alıyorlardı.
Otto Tintner’den alınan 4 tabancadan üçü Çatlı da kalıyor, diğerini ise Mehmet Ali Ağca alıyordu.

Ağca bu tabanca ile ünlü Papa suikastını gerçekleştiriyordu….