Ankara nasıl kaybedildi? Gökçek nasıl kazandırıldı?!

Ankara nasıl kaybedildi? Gökçek nasıl kazandırıldı?!
23 Kasım 2015 20:14

İlk olarak 27 Mart 1994 seçimlerini ele alalım…

 

 

H&H ÖZEL HABER

 

Maalesef Melih Gökçek seçimleri sadece 6 bin 471 oy farkıyla almıştı. SHP adayı Korel Göymen bir de kazandığını sanıp basın karşısında pasta kesip poz vermişti. Oysaki o anda Gökçek, bi sandıklara bi seçim kuruluna giderek, sabaha kadar mekik dokumaktaydı… Sonuçta o pastayı kesen Göymen, yiyen ise Gökçek olmuştu.

 

AAAAA

 

Aradan yıllar geçecekti ama sol aynı rehaveti Mansur Yavaş ile de yaşayacaktı! Mağlubiyetlerden ders almayacaktı. Doğan Taşdelen’in yeğeni müteahhit Gürsel Erol da erkenden CHP’nin kazandığını açıklayarak, sandıkların ve oyların güvenliğini tv ekranlarından riske atacaktı… Yavaş da Bestekar Sokak’taki koordinasyon merkezinde kazandığını sanacaktı ama aslında oyuna koyulan senaryo aynıydı.

 

5

 

1999 seçimlerinde ise Gökçek sadece bir dönem kalır gider rehaveti içinde olan sol, yine iç kavgalara tutuşmuştu. O dönem Baykal’ın desteği ile Çankaya Belediye Başkanı olan Doğan Taşdelen, CHP adayı Karayalçın’ın karşısına, DSP’den aday çıkarak, partisi CHP’yi yüzüstü bırakmış, oyları bölmüş ve Gökçek’in yeniden seçilmesine destek vermişti!

 

 

Ne tesadüftür ki Gökçek 5 Ağustos 1998 tarihli Milliyet gazetesinde, dönemin muhabiri Zülfikar Doğan’a ‘beni en çok zorlayacak rakip Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen’dir’ diye aday olup, oyları bölmesi için Taşdelen’e gaz veriyordu. Çünkü CHP’yi çok iyi analiz eden Gökçek de, sokaktaki çocuk da, Baykal’ın Taşdelen’i aday yapmayacağını hatta Çankaya’ya bile aday göstermeyeceğini biliyordu… Baykal, Taşdelen’in elinden tutup onu Çankaya Belediye Başkanı yapmıştı ama Taşdelen o dönemde sürekli olarak İl Kongreleri’nde Baykal’ın yanında gözüküp aslında onun altını oyuyordu…

 

 

Yine 4 Nisan 1999 sayılı Milliyet gazetesinin haberinde ise, Karayalçın ısrarla geride olan çekilsin referandum yapalım diye diretirken, DSP’li Taşdelen, elinde bir kanıt olmadan CHP’nin 3 katıyız, Karayalçın çekilsin diye basın açıklamasında bulunmaktaydı! Taşdelen bununla da kalmamış, Karayalçın hakkında bir çok soruşturma açıldığını belirterek eski yol arkadaşına ‘önce aklan sonra Ankaralının karşısına çık’ diye Gökçek’in bile etmeyeceği kadar ağır yüklenmişti. Taşdelen daha dün ayrıldığı CHP adayını yolsuzluklarla itham altında bırakıyordu…

 

 

İşin komik yanı ise 1994’te, Murat Karayalçın SHP Genel Başkan Yardımcısı idi ve Taşdelen’i destekleyip onu SHP’den Çankaya belediye başkan adayı yapmıştı. Yani elinden tutanları yüzüstü bırakmak Taşdelen için bir alışkanlık haline gelmişti… Karayalçın istemese Taşdelen’in Çankaya’da şansı sıfırdı! Kısaca Taşdelen hem Baykal’ı hem de Karayalçın’ı büyük bir vefasızlıkla sırtından vuruyordu. CHP büyükşehiri 1.8lik farkla kaybedince, Doğan Taşdelen ortalıktan kaybolup evine kapanacaktı… Ne de olsa insanlar balık hafızalıydı. Yıllar geçecek ve Taşdelen’in CHP’ye yaptığı ihanetler görmezden gelinecekti.

 

 

1995’te komik bir şekilde Ankara ve İstanbul’u Erbakan’ın Refah’ına peşkeş çeken CHP ve SHP, geç de olsa birleşmişti. Baykal ise Taşdelen’in kendisine yaptıklarını unutmamıştı, bu nedenle Taşdelen’i bir kez daha Çankaya’dan göstermeyeceğini artık herkes tahmin ediyordu. İşte bu yüzden Doğan Taşdelen, DSP lideri Ecevit’e giderek Ankara’dan aday olacağını kamuoyuna duyurdu… CHP’liler şaşkındılar…Herkes şoktaydı, anketlerde Karayalçın fark atmışken, Doğan Taşdelen 1994’ten ders almamışcasına DSP’den aday olup oyları bölüyordu… Melih Gökçek ise bıyık altından gülerek, kurtarıcısı Taşdelen’in aday olmasıyla rahat nefes alıyordu…

 

 

Anımsayanlar iyi bilir Karayalçın, Taşdelen’e ‘gel Ankara’nın her hangi bir metropolünde referandum yapalım kim öndeyse o aday olsun’ diye defalarca dediyse de, Taşdelen ben öndeyim diyerek ve hiçbir kanıt ortaya koymadan çağrıları duymazlıktan geliyordu… Tabi o dönem Gökçek ve Taşdelen arasında gizli görüşmeler ve başka iddialar olduysa da biz bunlara girmeyeceğiz…

 

 

Sonuç, Refah kapatıldığı için kurulan Fazilet Partisi %33.79 Melih Gökçek 541.515 oy, CHP 31.95 Murat Karayalçın 512.083 oy alırken DSP 10.58 Taşdelen ise sadece 169.490 oy alabilmişti!

 

 

1999 yılında yerel ve genel seçimler birlikte yapılmıştı. CHP 8.41 ile baraj altında kalmıştı. DSP Türkiye genelinde il genel meclisi ve genel seçimlerde 1. parti olurken birinci çıkmayı bekleyen Taşdelen partisinin çok altında kalmıştı. Yani kamuoyunda beklenen olmuş Taşdelen sonu belli bir macera ile Gökçek’e Ankara’yı teslim etmişti…

 

34

 

Kısaca Ankara halkının Ecevit ve DSP ile bir problemi yoktu ama Doğan Taşdelen’e güvenip de ciddi bir oy vermemişti…

 

 

Evet değerli okurlar, Doğan beyin oğlu Alper Taşdelen’in aday çıkması için en çok Melih Gökçek’in iki yakın dostu olan eski ATO başkanı Sinan Aygün ve TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu kulis faaliyetinde bulundular. Çünkü Alper Taşdelen’in Çankaya adayı olması aslında en çok Gökçek’in işine gelmekteydi… Çayyolu’nu seçimden çok önce Yenimahalle’den Çankaya’ya bağlayanların projesinin son halkası da oğul Taşdelen’in göreve getirilmesiydi…

 

 

Mansur Yavaş Anayasa Mahkemesi’ne başvururken yanında yer almayan kişi olan Çankaya’nın çiçeği burnunda başkanı Alper Taşdelen, Seçimlerden henüz ÜÇ gün geçmişken, oyların çalınma ihtimali nedeniyle halk YSK binasını kuşatmışken, Hürriyet Ankara’dan Deniz Gürel’e BAŞKAN Gökçek ile kavga etmeden Çankayalılara hizmet için çalışacağım diye açıklamada bulunmuştu. Bu hareket Yavaş’ı ofsayta düşürmüş, kendi dava arkadaşı bile Gökçek’in zaferini kabullendiğini kamuoyuna duyuruyordu…

 

4

 

Geldiğimiz noktada her şey ortada, Melih Gökçek ile Alper Taşdelen bir kez bile birbirleriyle atışmadılar. Gökçek çok katlı otoparkı Taşdelen’in elinden kaptı, Taşdelen sus pus…

 

1

Ahlatlıbel’i Gökçek, Taşdelen’in elinden aldı, Alper Taşdelen basit bir iki demeç dışında mücadele edip ortaya net bir eylem koyamadı.

 

 

Değerli CHPliler biz gerçekleri yazmaya devam edelim de isteyen masalllara inanmaya devam etsin…

 

2

3

 

7