AKP 28 Şubat'ın mağduru değil mağruru!

AKP 28 Şubat'ın mağduru değil mağruru!
8 Mart 2012 10:40

28 Şubat daha özgürlükçüydü

Altında dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın imzası bulunan 28 Şubat kararlarını bugün darbe gibi göstererek intikam çığlıkları atanlara bakınız.
Bunlar; listeler yayımlayarak gazetecilerin tutuklanmasını istiyorlar. Kendilerinden başkalarına hayat hakkı tanımayan… Ergenekon savcılarını hatta SS bölük komutanlarını taklit eden fanatik bir gazeteci taburu ile karşı karşıyayız.
Doğrudur: 1997’de bazı generaller, Refah Partisi’ne karşı baskıcı bir tavır içine girdiler. Bu süreçte medya patronları (Hürriyet ve Sabah grupları) ekonomik avantaj sağlamak için onlara destek verdiler. Bunun için de irtica tehdidinin arttığını gösteren yayınlar yaptılar.
İyi de bu kozu medyaya veren hem de bile bile veren Refah Partililer değil miydi? Rahmetli Erbakan diğer partiden olanları, ‘Onlar patates dininden!’ diye aşağılamamış mıydı? ‘Kanlı mı kansız mı olacak?’ diye niçin sormuştu? RP’liler kin ve intikam çağrıları yapmıyorlar mıydı? Avrupa Birliği ile ilişki kuran diğer partilere Haçlı ittifakı diye hakaret eden da RP’liler değil miydi?

ALKIŞLAYAN YOKTU
Burada yüzlercesini vereceğimiz o kötü örneklere daha fazla girmeyelim.
Ama şunu açıklıkla görebiliyoruz: 28 Şubat döneminde Tayyip Erdoğan’a verilen hapis cezası için kimse alkış tutmadı.
Kimse; Vakit’te, Zaman’da, Yeni Şafak’ta çalışan veya yazan gazeteciler için ‘Tutuklansın bunlar!’ diye köşesinde kampanya başlatmadı. 28 Şubat sürecinde ‘Linç edilecek gazeteciler’ listesi yayımlayıp savcıları tutuklayın diye kimse kışkırtmadı. Çevik Bir’in gadrine uğrayan birkaç isim ile bugün gadre uğrayan gazetecileri bir karşılaştırın da farkı görün.
Bugünün ayıbı; gazetecilerin tavrı açısından 28 Şubat’tan kat kat fazladır.
28 Şubat sürecinde Vakit gibi (Adını ikide bir değiştiriyor…) bir gazete bile yayımdaydı. Bunlar 28 Şubat sonrasında bile ‘Kuran öğrenilmesini yasakladılar!’ gibi yalan ve kışkırtıcı haberler yapabiliyordu.
28 Şubatçıların dokunmadığı Vakit Gazetesi’ne Almanya gibi demokratik bir ülke izin vermedi ve Almanya baskısını yasakladı. Sebebini de ‘Almanya’nın kamu düzenine zarar veriyor.’ biçiminde açıkladılar.
28 Şubat sürecinde biz yazılarımızla; İstanbul merkezli büyük sermayeyi bile eleştiriyor; Anadolu’da yeni oluşan Yimpaş gibi, Kombassan gibi İslamcı denilen girişimlere arka çıkabiliyorduk. Gerçi bunlar, kendilerine güvenenlerin paralarını iç ettiler ama…

BAYKAL TAVRI
28 Şubat sürecinde Refah Partisi’nin aşırılıklarını görmezden gelen günümüzün zalim ruhlu demokratları(!) o beğenmedikleri Deniz Baykal’ın tırnağı bile olamadılar. ‘Ergenekonun Avukatı’ diye karaladıkları Baykal; Tayyip Erdoğan’a sahip çıktı; anayasanın değiştirilmesini sağladı ve Sayın Erdoğan’a başbakanlık yolunu açtı.
Darbeci, Kemalist diye karaladıkları CHP bunu yapar iken ileri demokrat AKP rakip siyasiler için parmağını oynattı mı? 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde halkın iradesi ile seçilen vekiller hala hapiste tutulmuyor mu?
Buna karşın AKP’liler ve yandaşları televizyonlarda ağlaşıp mağduriyet edebiyatı yapıyorlar.
***
28 Şubat’ın özeti şudur: Bu dönemde Erbakan Hoca hırpalandı, itibarsızlaştırıldı; Sayın Erdoğan ise uyduruk bir davadan mahkum edilerek kahraman haline getirildi. Bir de üstüne 2001 krizi eklendi ve yolu iyice açıldı.
AKP’liler 28 Şubat’ın mağduru değil mağruru oldular.
Özel yetkili öğretilmiş gazeteciler şimdi bu gerçeği gizlemeye çalışıyorlar. Televizyonlar da korkularından bizim gibi gerçekleri gösterenleri konuşturmuyorlar…
Yaşasın sivil sıkıyönetim!…

Güneş Gazetesi yazarı Rıza Zelyut , bugün yazdığı yazıyla 28 Şubat gerçeklerini ve asıl ‘kazançlılarını’ yazdı. Zelyut “28 Şubat’ın özeti şudur: Bu dönemde Erbakan Hoca hırpalandı, itibarsızlaştırıldı; Sayın Erdoğan ise uyduruk bir davadan mahkum edilerek kahraman haline getirildi. Bir de üstüne 2001 krizi eklendi ve yolu iyice açıldı.” Dedi

 

28 Şubat daha özgürlükçüydü

 

Altında dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın imzası bulunan 28 Şubat kararlarını bugün darbe gibi göstererek  intikam çığlıkları atanlara bakınız.

Bunlar; listeler yayımlayarak gazetecilerin tutuklanmasını istiyorlar.  Kendilerinden başkalarına hayat hakkı tanımayan… Ergenekon savcılarını hatta SS bölük komutanlarını taklit eden fanatik bir gazeteci taburu ile karşı karşıyayız.

Doğrudur: 1997’de bazı generaller, Refah Partisi’ne karşı baskıcı bir tavır içine girdiler. Bu süreçte medya patronları (Hürriyet ve Sabah grupları) ekonomik avantaj sağlamak için onlara destek verdiler. Bunun için de irtica tehdidinin arttığını gösteren yayınlar yaptılar.
İyi de bu kozu medyaya veren hem de bile bile veren Refah Partililer değil miydi? Rahmetli Erbakan diğer partiden olanları, ‘Onlar patates dininden!’ diye aşağılamamış mıydı? ‘Kanlı mı kansız mı olacak?’ diye niçin sormuştu? RP’liler kin ve intikam çağrıları yapmıyorlar mıydı? Avrupa Birliği ile ilişki kuran diğer partilere Haçlı ittifakı diye hakaret eden da RP’liler değil miydi?

 

ALKIŞLAYAN YOKTU

Burada yüzlercesini vereceğimiz o kötü örneklere daha fazla girmeyelim.

Ama şunu açıklıkla görebiliyoruz: 28 Şubat döneminde  Tayyip Erdoğan’a verilen hapis cezası için kimse alkış tutmadı.

Kimse; Vakit’te, Zaman’da, Yeni Şafak’ta çalışan veya yazan gazeteciler için ‘Tutuklansın bunlar!’ diye köşesinde kampanya başlatmadı. 28 Şubat sürecinde ‘Linç edilecek gazeteciler’ listesi yayımlayıp savcıları tutuklayın diye kimse kışkırtmadı. Çevik Bir’in gadrine uğrayan birkaç isim ile bugün gadre uğrayan gazetecileri bir karşılaştırın da farkı görün.
Bugünün ayıbı; gazetecilerin tavrı açısından 28 Şubat’tan kat kat fazladır.
28 Şubat sürecinde Vakit gibi (Adını ikide bir değiştiriyor…) bir gazete bile yayımdaydı. Bunlar  28 Şubat sonrasında bile ‘Kuran öğrenilmesini yasakladılar!’ gibi yalan ve kışkırtıcı haberler  yapabiliyordu.

28 Şubatçıların dokunmadığı Vakit Gazetesi’ne Almanya gibi demokratik bir ülke izin vermedi ve Almanya baskısını yasakladı.  Sebebini de ‘Almanya’nın kamu düzenine zarar veriyor.’ biçiminde açıkladılar.

28 Şubat sürecinde biz yazılarımızla;  İstanbul merkezli büyük sermayeyi bile eleştiriyor; Anadolu’da yeni oluşan Yimpaş gibi, Kombassan gibi İslamcı denilen girişimlere arka çıkabiliyorduk. Gerçi bunlar, kendilerine güvenenlerin paralarını iç ettiler ama…

 

BAYKAL TAVRI

28 Şubat sürecinde Refah Partisi’nin aşırılıklarını görmezden gelen günümüzün zalim ruhlu demokratları(!) o beğenmedikleri Deniz Baykal’ın tırnağı bile olamadılar. ‘Ergenekonun Avukatı’ diye karaladıkları Baykal; Tayyip Erdoğan’a sahip çıktı; anayasanın değiştirilmesini sağladı ve Sayın Erdoğan’a başbakanlık yolunu açtı.

Darbeci, Kemalist diye karaladıkları CHP bunu yapar iken ileri demokrat AKP rakip siyasiler için parmağını oynattı mı? 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde halkın iradesi ile seçilen  vekiller hala hapiste tutulmuyor mu?

Buna karşın AKP’liler ve yandaşları televizyonlarda ağlaşıp mağduriyet edebiyatı yapıyorlar.

***

28 Şubat’ın özeti şudur: Bu dönemde Erbakan Hoca hırpalandı, itibarsızlaştırıldı; Sayın Erdoğan ise uyduruk bir davadan mahkum edilerek kahraman haline getirildi. Bir de üstüne 2001 krizi eklendi ve yolu iyice açıldı.

AKP’liler 28 Şubat’ın mağduru değil mağruru oldular.

Özel yetkili öğretilmiş gazeteciler şimdi bu gerçeği gizlemeye çalışıyorlar. Televizyonlar da korkularından bizim gibi gerçekleri gösterenleri konuşturmuyorlar…

Yaşasın sivil sıkıyönetim!…