Önümüzdeki dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bölme noktasına getiren BOP Eşbaşkanı Recep Erdoğan ve güruhu ile ona karşı mücadele eden yiğit vatansever milliciler arasında çok büyük demokratik mücadelelerin olacağı hem kesin hem de çok yakındır.

 

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Bu keskin mücadele sonucunda Recep Erdoğan’ın kendini ‘’Yüce Divan’’ yargısının önünde bulacağı da kesindir ama ben bu yazımla hem vatansever millicilere hem de Devlet’in tüm birimlerinin üst bürokrasisinde bulunan bürokratlara yaşamsal önemde bir şeyi anımsatmayı kendime bir borç biliyorum.

 

 

O da Recep Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile ilgili yapacağı işlerde beyninin sınırları içinde ‘’engel’’ kavramının olmaması uyarısıdır.

 

 

Bunun çeşitli toplumsal politik nedenleri olmakla birlikte ruhsal açıdan değerlendirmeyi ancak psikiyatri veya psikoloji alanındaki biliminsanları yapar.

 

 

Ama toplumsal politik nedenlerinden ikisini yazmadan geçemeyeceğim.

 

 

Bunlardan biri Türk milletinin tarihinden gelen genetik özelliklerine dayalı olarak yasalara hiç itiraz etmemesi ve yöneticilerine olan derin bağlılıkları ile birlikte onlara karşı zulüm edip yasadışı davransalar bile isyan duygusu ile tavır almaması.

 

 

Diğeri de Türk milletinin hırsızda olsa, namussuzda olsa, katilde olsa dindar bildiği insanlara ortada açık deliller olsa bile bunları yakıştırıp haksızlığa isyan bayrağı açmama karakteridir ki bu da tarihten gelen ortak bir genetik mirastır.

 

 

Recep Erdoğan’ı piyon olarak kullanan güçler bu bilgileri önüne koymuşlardır.

 

 

İşte birçok ve bu toplumsal politik nedenlerle devleti yönetirken beyninin içinde asla bir ‘’engel’’ kavramı taşımamaktadır.

 

 

Ve bu ‘’engel’’ kavramının olmayışı çok geniş bir çerçeveyi kapsamaktadır.

 

 

Nedir bunlar?

 

 

Devleti yönetirken yasalara uygun olup olmadığı Recep Erdoğan’ı hiç ilgilendirmez.

 

 

Yakın bir zamana kadar başbakan ve şimdi de cumhurbaşkanı olarak ülke sathında gördüğü her şey onundur, insanlar onun için yurttaş değil onun emrindeki kullardır.

 

 

Bu nedenle yurttaşların iğneden ipliğe her şeyine karışır.

 

 

Kaç çocuk yapacağından, ne yiyip içeceğine ve nasıl giyineceğine kadar karışır.

 

 

Devleti yöneten tüm bakanlar, bürokratlar, askerler, memurlar vs. onun malı gibidir.

 

 

Bu nedenle benim bakanım, benim valim, benim genelkurmay başkanım vs. diye hitap eder.

 

 

Yasadışı işleri yaparken ve herkesi kendi kulları olarak görürken beynindeki ‘’engel’’ kavramının olmayışı onu bu tarzda hareket ettiriyor.

 

 

Sakın Recep Erdoğan’ın beyninde ‘’engel’’ kavramının olmayışını olumlu olarak algılamayınız.

 

 

Bilakis kişilik gelişimini tamamlamış her insanda bu kavram vardır.

 

 

İşte Recep Erdoğan’ın beyninde ‘’engel’’ kavramının olmayışı nedeniyle hangi cürümleri işlemedi ki?

 

 

Milli bayramlarımızı bu nedenle yasak etmeye kalktı.

 

 

Devlet kurumlarının tabelalarındaki TC ibarelerini bu nedenle kaldırmaya kalktı.

 

 

İsviçre bankalarında sekiz ayrı hesapta bir milyar dolar civarında olduğu iddia olunan hesap eğer doğruysa bu nedenle oldu.

 

 

Gezi olaylarında demokratik gösteri haklarını kullanan yurtsever yurttaşları polise bu nedenle öldürttü veya yaralattı.

 

 

Suriye’nin içişlerine karışma cüretinde bulunarak radikal dinci teröristlere silah, mühimmat, eğitim, sağlık ve her türlü yardım yapılarak orada iki yüz bin insanın ölmesine neyin sebep olunduğunu sanıyorsunuz?

 

 

17-25 Aralık rezaletlerinin oluşması ile ortalığa deşilen pisliklerin nedeni de aynıdır.

 

 

Recep Erdoğan’ın kendisini ve aile bireylerini suçlayan savcı ve yargıçlar ile soruşturmada görevli polislerin oradan oraya sürülmesi veya tutuklanmasının nedeni de yine beyninin sınırları içinde ‘’engel’’ kavramını taşımamasıdır.

 

 

Kendi kirli işlerini gören bürokratlarını ve aile bireylerini yasaların uygulamasından korumak için kişiye özel hemen yeni yasalar çıkarttırması da yine beyin sınırları içinde ‘’engel’’ kavramını taşımamasından meydana gelmektedir.

 

 

Meclis’e getirdikleri yeni Güvenlik paketi yasa tasarısı ile krallık rejimlerinde bile olmayan yetkilere kavuşarak tiranlığını tehlikeye sokabilecek yurtsever millici vatan evlatlarını kodese tıktırmaya hazırlanmasının tek nedeni de beyninin sınırları içinde ‘’engel’’ kavramını taşımamasıdır.

 

 

Villalar.

 

 

Gemicikler.

 

 

Para sıfırlamalar.

 

 

Hepsi engele takılmayan işler.

 

 

Cumhurbaşkanı seçildikten sonra hiçbir yasayı, anayasa maddesini takmayarak başbakanlık ve AKP genel başkanlığını devam ettirmesi onun ‘’engel’’ tanımayan beyin yapısından ileri gelmektedir.

 

 

Daha yüzlerce işler ama son birini daha anımsatayım.

 

 

İçine girip oturmaya hazırlandığı ve ‘’engel’’siz düşünce sistemiyle devleti yöneteceği yasalara aykırı olarak yapılmış kaçak binası.

 

 

Tüm diktatörlerin beyninde ‘’engel’’ kavramı yoktu ama akıbetleri çok ıstırap verici oluyor.

 

 

Hitler’i, Musolini’yi, Stalin’i insanlık ancak lanet duyguları ile hatırlar.

 

 

Yazımın sonunda şunu çok açık olarak belirteyim ki Recep Erdoğan bundan sonra daha da yüksek bir performans ile beyninde hiçbir ‘’engel’’ kavramı taşımadan, yasaları takmadan icraatlarına devam edecektir.

 

 

Bu yazıda esas vermek istediğim mesaja geliyorum.

 

 

Peki, Recep Erdoğan’ın ‘’engel’’ kavramından yoksun yasalara aykırı icraatlarını ne önler ve nasıl dize getirilerek ‘’Yüce Divan’’ın önüne konulur?

 

 

Onunla yasalara uygun ama pervasızca, hiçbir engel tanımadan mücadele ederek bu yapılabilir.

 

 

Alttan alarak ve korkarak Recep Erdoğan ile mücadele edilmez.

 

 

Recep Erdoğan ile vatanseverlerin mücadele enstrümanları ve yöntemleri eşit olursa onu yargının huzuruna kısa zamanda çıkarmak çok kolay olacaktır.

 

 

[email protected]

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 

 

 

---

Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!