Kılıçdaroğlu: Buradakiler CHP milletvekili mi?

Kılıçdaroğlu: Buradakiler CHP milletvekili mi?
8 Kasım 2016 14:31

TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Dolmabahçe Görüşmeleri’nin fotoğrafındaki dönemin bakanlarını göstererek, “buradakiler CHP milletvekili mi, kim bunları oraya gönderdi” dedi. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

 

 

 

 

Ne olacak diye vatandaş kaygı duyuyor. Ben de şunu net söylüyorum; asla umutsuz olma kardeşim, asla umutsuz olma. Ne olursa olsun, vatanın birliğini savunun CHP var. Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür diyorlar. Söyledim, cevap veremiyorlar. Bu lafı edenler Başbakanlık koltuğunda oturamaz. Bunu söyleyenler bölücülük taşeronluğu yapmaktadır.

 

 

 

Koltuğuna sahip çıkacaksın, yetkine sahip çıkacaksın. Son söz bana ait diyeceksin. Kapı çaldığı zaman herkes kaygıyla kapıyı açıyor, benim kapım niye çalıyor diyorlar. Bu ülkede can güvenliği yoktur arkadaşlar. Bu ülkede mal güvenliği yoktur, basın özgürlüğü yoktur, kişi dokunulmazlığı yoktur.

 

 

 

Otobüste bile tekme atabilirsin. Bir kesimi alkışlıyor, bir kesimi susuyor. Toplantı ve gösteri hakkı? O da yoktur. Devleti devlet yapan adalet yoktur. O nedenle işimiz zor. Bizim kaygılarımızı bütün dünya da taşıyor. Ne olacak bu Türkiye’nin hali, nereye gidecek. Ve Türkiye dünyadan izole oluyor. Peki biz Cumhuriyeti niye kurduk?

 

 

 

Demokrasiyi niye geliştiriyoruz. Kadın – erkek eşitliğine neden önem veriyoruz? Uygar dünyanın bir parçasıdır ama bugün Türkiye bu dünyanın dışında. Kuzey Kore’ye benziyor, orada da bir diktatör var, kendi dünyalarını yaşıyorlar. Diyorlar ki; efendim herkes bize düşman.

 

 

 
‘BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DE Mİ BİZE DÜŞMAN’

 

 

 

Almanya, Fransa, ABD, AB, Rusya, Japonya düşman. Ben merak ediyorum? Birleşmiş Milletler de mi bize düşman? Bizim de temsil ettiğimiz, dünyanın tüm devletlerinin olduğu BM. “Türkiye’de hükümetin bir yandan OHAL ilan edip insan hakları sözleşmesinin bazı maddelerinin askıya alınmasından endişe duyuyoruz” diyorlar. Endişe duyuyoruz diyorlar arkadaşlar.

 

 

 

Gazetelerde yazmıyor bunlar, sansür uygulanıyor. Biz de olmasak bunları Türkiye’ye anlatacak kimse yok. BM bu kaygıyı niye dile getiriyorlar? Kendilerini ihbar ettiler. Kim ihbar etti. Türkiye Cumhuriyeti devleti. Bizde darbe girişimi oldu, 13 maddeyi askıya aldık diyorlar. Adil yargılama yapmayacağız diyorlar.

 

 

İki, tutulanlara insani davranmayacağız diyorlar. Bunlara işkence yapacağız diyorlar. Ajanslar da işkence yapılan görüntüleri dünyaya servis ediyorlar. Türkiye’nin saygınlığına gölge düşürüyorsunuz, bunları aşabilirsek asıl o zaman görevimizi, Türkiye’yi büyütme azmimizi ortaya koymuş oluruz. Ama buralarda takılıp kaldık.

 

 
‘HAPİSHANELERDE TUTUKLU SAYISI 4 KAT ARTTI’

 

 

 

Hapishaneler, 2002 rakamını veriyorum 59 bin küsurdu. Yuvarlak 60 bin kişi hükümlüydü. Şimdi, tam dört kat artmış 17 Ağustos itibariyle 214 bine ulaşmış. 214 bin kişi. 10 kişilik koğuşta 30 kişi kalıyor.

 

 
HAPİSTEKİ GAZETECİLER

 

 

 

Öğrencisi hapiste, öğrenciler hapiste arkadaşlar. Binlerce suçsuz insan var hapiste sorgusuz sualsiz yatıyor. Üniversite hocaları, gazeteciler hapiste. 241’e çıktı biliyor musunuz gazeteci sayısı. Dünyada en çok gazetecileri hapse tıkan ülke Türkiye. Bir de nerede birinciydik? İş kazalarında. Ve dönüp millete diyeceksiniz ki “Demokrasi var” Kimse inanmıyor. Er, erbaşlar, astsubaylar hapiste. Bunların ne günahı var, öğrencilerin ne günahı var?

 

 

Peki Türkiye’yi bu hale kim getirdi? Onlara kalsa diyecekler ki “Türkiye’yi bu hale CHP getirdi”, mizah gibi geliyor değil mi? Ama öyle. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar aksaklık olunca “CHP niye itiraz ediyor” Niye itiraz etmeyeyim? Zalimin yanında mı olacağım zulmün karşısında mı olacağım? Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır. Türkiye’yi bu hale iktidardakiler getirdi.

 

 
“SEÇİMLE GELEN DARBEYLE GİDER’ Mİ DEMELİYDİK?”

 

 

 

Üç terör örgütüne destek vererek, yardım ve yataklık yaparak getirdiler. Tek tek sayacağım, bunları lütfen her yerde, fabrikada, tarlada, gezilerde anlatın. Eğer zulümden yana değilseniz, mazlumlardan yanaysanız. Dürüst insanlardan yanaysanız, özgürlüklerden yanaysanız bunları anlatmak hepimizin ortak görevidir arkadaşlar. Ben “Seçimle gelen seçimle gider” dedim, bu havuz medyası ve onların ekibi blok halinde “Vay sen bunu nasıl söylersin” şunu mu söylemeliydim? “Seçimle gelen darbeyle gider” mi demeliydik? Saraya bağımlı beyinleri, oradan aldıkları talimat üzerine gereğini yapıyorlar.

 

 
“SEÇİMLE GELEN ‘BEN SAVCIYA GİTMEM, BEN İFADE VERMEM’ DİYEMEZ”

 

 

 

Seçimle gelen seçimle gider, yine söylüyorum. Ben hukukun üstündeyim, her istediğimi yaparım diyemez. Ben savcıya gitmem, ifade vermem diyemez. Gidecektin ifadeni verecektin, savunmanı yapacaktın. Hiç kimsenin böyle bir ayrıcalığı yoktur. Ben şahsen pek çok davada yargılanıyorum, gidiyorum hakkımı savunuyorum. Yargıdan kaçmak değil, eğer taraflı davranırsa otururuz eleştiririz. Bakın, yolsuzluk yapanlar yargılansın diyoruz. Neden yargılansın? Biz onların da dokunulmazlıklarının kaldırılmasını istedik.

Bazı çevreler suçluyor bizi. “Efendim niye dokunulmazlıkları kaldırdınız” diye. Bizim parti programımızda “Kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıkların kaldırılması” yine söylüyorum. Kandil uzantısı diyorlar tutuklu vekiller için. Allah aşkına bunları Kandil’e gönderen kim? Açıp tutanakları baksınlar. İmralı’ya kim gitti, kim izin verdi? Hükümetin gözetimi ve koruması altında gitmediler mi, başkanlık sistemini konuşmadılar mı?

Bu kadar yüzsüzlüğü hayatımda ilk defa görüyorum. Biz şunu savunuyoruz; kim olursa olsun hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Hüküm kesinleşmeden bir milletvekilinin tutuklanmasını doğru bilmiyoruz. Hem hukuku savunmayacağım “Saygı duymuyorum, uymuyorum” da demiyoruz birilerinin dediği gibi.

 

 
“HDP’LİLERİ İMRALI’YA SİZ GÖNDERDİNİZ”

 

 

 

Devleti yöneten insanların duygularına hakim olması lazım. Devlet öç alma duygusuyla, kinle yönetilmez. Birikimle, adaletle yönetilir. Az önce söyledim. İmralı’ya siz gönderdiniz. 2010’da “Biz PKK ile görüşmedik, görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir” diyor, 2012’de dönemin Başbakanı “PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim, sıkıntısı olan bana söylesin” diyor. Kazara bir CHP’li söyleseydi ne olurdu? Oslo’da masayı biz mi kurduk arkadaşlar, bu PKK’ya yardım ve yataklık yapanlar bunlar değil mi? Bizi suçluyorlar. İki kanattan saldırı alıyoruz. Bir PKK, iki AKP. Çünkü ikisi de iş birliği yapıyor.

 

 
“DOLMABAHÇE’NİN HESABINI VERECEKSİNİZ”

 

 

 

Dolmabahçe mutabakatı, üç kişi serbest, kalanları tutuklu. Kim bunlar, CHP milletvekilleri mi? Kim bunları Dolmabahçe’ye gönderdi. Önce bunun hesabını vereceksiniz. Bunun hesabını vermezseniz namertsiniz, vereceksiniz. Şehirler Diyarbakır, Şırnak, Sur bombalarla döşendi. Nusaybin’de kamyonun üzerinden kalaşnikoflar dağıtıldı, PKK vergi topladı.

 
“PKK’YA MEŞRUİYET KAZANDIRDILAR”

 

 

 

Mahkemeler kurdu, adalet dağıtıyorum dedi. Kim vardı iktidarda CHP mi vardı? Bizi suçluyorlar şimdi, PKK’ya destek veriyorsunuz diye. Benim söylediklerim yanlışsa destek veriyorum evet, ama doğruysa bunun hesabını siz vereceksiniz, vermezseniz namertsiniz. Habur’da bu ülkenin hakim ve savcılarını terör örgütünün ayağına kim gönderdi, çadır mahkemelerini kim kurdu? Bakın, meşruiyet kazandırdılar. PKK’ya meşruiyet kazandılarlar. Meşru bir organı muhatap ederseniz meşruiyet kazandırırsınız. Yanlış yapıyorsunuz diyen kimdi, bizdik. Allah akıl fikir versin vallahi bunların yatacak yeri yok. PKK saldırdı, Şavşat’ta. 1 er hayatını kaybetti. PKK sizi kucaklıyor, bize saldırı düzenliyor nasıl oluyor bu düzen? İçtiğiniz su ayrı gitmiyor. Doğruları söylemeye devam edeceğiz.

 

 
BELÇİKA’YA TEPKİ

 

 

 

Belçika’da bir mahkeme karar verdi. “PKK terör örgütü değildir, silahlı bir örgüttür” diyor. Buradan Belçika hükümetine seslenmek istiyorum “30 bin kişinin hayatına mal oldu bu terör, küçük çocuklar, siviller, 30 bin kişi hayatını kaybetti. Belçika’da bırakın 30 bin kişiyi, 10 kişi ölse ne karar verdiniz? Siz nasıl bunu dersiniz? AB’ye aykırı, birlik PKK’yı terör örgütü olarak görüyor” Ses çıkaramıyorlar, kim ses çıkarıyor? Yine CHP. 2002’de terörsüz bir Türkiye devraldılar bugün her gün şehitlerimiz geliyor.