İşte HDP’nin koalisyon kararı

İşte HDP’nin koalisyon kararı
15 Temmuz 2015 16:00

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ziyaret sonrası HDP’nin İmralı heyetinde de yer alan İdris Baluken, Pervin Buldan ile birlikte Sırrı Süreyya Önder kameraların önüne geçip, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

 

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilen Başbakan Ahmet Davutoğlu, son olarak HDP Genel Merkezi’ne ziyarette bulundu. Ziyaret sonrası HDP’nin İmralı heyetinde de yer alan İdris Baluken, Pervin Buldan ile birlikte Sırrı Süreyya Önder kameraların önüne geçip, basın mensuplarına açıklamada bulundu.

 

Önder, yaptığı açıklamada, “Koalisyon meselesi ayrı başlık olarak ele alındı. Partimizin adalet, barış ve demokrasi başlığı altındaki üç temel ilkesel yaklaşımlarını aktarma imkanı bulduk. Bir AKP ve CHP koalisyonunun bu üç başlığı içererek, ilkesel bir yaklaşım konseptiyle ele alarak gerçekleşmesi doğrultusunda oluşacak bu formüle yapıcı bir muhalefetle katkı sunacak bir tutum alacağımız belirttik” ifadelerini kullandı. Yüksel, kurulacak olan değişik hükümet alternatiflerinin hepsinin temel meselesinin çözüm süreci olmak durumunda olduğunu söyledi. Yüksel, “Yani barış meselesi, demokratik çözüm meselesi, bu ülkenin bir alt başlığı değil, bütün meselesinin yaslandığı temel meseledir. Yürütülecek hiçbir hükümet görüşmesi çözüm sürecinden ayrı ele alınamaz” dedi.

 

“KOALİSYON MESELESİ BİR AYRI BAŞLIK OLARAK ELE ALINDI”

 

Önder, Öcalan’ın bu ülkedeki barış ve demokrasi anlayışının teminatı durumuna geldiğini de kaydederek “Sayın Başbakan ve çalışma arkadaşları genel merkezimizi ziyaret ettiler. Eş başkanlarımızın başkanlığında oluşturduğumuz heyetle gelinen son durumu değerlendirdik. Bizim açımızdan son derece açık, şeffaf ve faydalı bir görüşme olduğunu düşünüyorum. Bu itibarla sayın Başbakana ve çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyoruz. Genel olarak gerek bölgesel, gerek iç meselelerimizin ayrıntılı olarak bütün başlıkları ile karşılıklı tartışılma ve görüş alışverişinde bulunma imkanımız oldu. Bu konuda partimizin düşüncelerini, kaygılarını, yaklaşım ve önerilerini paylaştık gelen sayın heyetle . Sayın Başbakan da kendi düşüncelerini başta 7 Haziran seçim sonuçlarının değerlendirmesi olmak üzere, ondan sonra ilk çıkardıkları sonuçları, izlemeyi düşündükleri yol ve yöntemleri bizimle paylaştılar. Koalisyon meselesi bir ayrı başlık olarak ele alındı. Bununla partimizin adalet, barış ve demokrasi başlığı altındaki üç temel ilkesel yaklaşımımızı aktarma imkanı bulduk. Ve bu üç ilkesel başlığımızın alt başlıklarını neye tekabül ettiğini konuştuk. Bunlar ayrıntılı olarak bütün medyaya şu anda bu program gönderilmiş durumda. Bir AKP ve CHP koalisyonunun bu üç başlığı içererek, ilkesel bir yaklaşım konseptiyle ele alarak gerçekleşmesi doğrultusunda oluşacak bu formüle yapıcı bir muhalefetle katkı sunacak bir tutum alacağımız belirttik. Sayın Başbakan da gerek koalisyon, gerek andığımız bu diğer temel meseleler hakkındaki fikirlerimizi paylaştık. İlkesel olarak kesintiye uğramaması bir temel mutabakatla uğurladık” diye konuştu.

 

“TEMEL MESELE ÇÖZÜM SÜRECİ OLMAK DURUMUNDA”

 

Sırrı Süreyya Önder yaptığı açıklama sonrası basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Koalisyon görüşmesinden çok çözüm sürecine odaklanmanın bu görüşmenin çözüm süreci açısından bir fayda getirip getirmediğine yönelik sorusuna Önder, “Bu ülkedeki hükümetin, mevcut hükümetin tek başına yeniden iktidarı elde edememesi ve yeni kurulacak olan değişik hükümet alternatiflerinin hepsinin temel meselesi, çözüm süreci olmak durumunda. Ülkemizdeki istihdamdan tutun, çevre meselelerine, kadın başlığından tutun, gençliğin ekonomik bunalımından, yaşanan bölgesel sıkışmaya değin tümü barış süreci konusunda alacağımız tutumla birebir ilgilidir. Yani barış meselesi, demokratik çözüm meselesi, bu ülkenin bir alt başlığı değil, bütün meselesinin yaslandığı temel meseledir. Yürütülecek hiçbir hükümet görüşmesi çözüm sürecinden ayrı ele alınamaz. Çözüm süreci de hükümet meselesinden ayrı ele alınamaz. Bu anlamda birbirinden ayırmıyoruz. kategorik ayrışmayı doğru bulmuyoruz. gerçek değil. ikisini birlikte ele aldık” ifadelerini kullandı.

 

“ÖCALAN BU ÜLKEDEKİ BARIŞ VE DEMOKRASİ ANLAYIŞININ TEMİNATI DURUMUNDA”

 

Önder, bir gazetecinin sorusu üzerine İmralı taleplerinin sürekli masada duran bir talepleri olduğunu belirtirken, ne pahasına olursa olsun İmralı’ya gitmek gibi bir çerçeveyle bu talebi yapmadıklarını söyledi. İmralı’daki tecritin kabul edilemez olduğunu belirten Önder, “Bu tecritin sürdürülmesi, sizin demokrasiye dönük yürütülecek her anlamdaki tecritin hukuksuz olduğu gerçeği ortada durmaktadır. Sayın Öcalan bu ülkede barış ve demokrasi anlayışının teminatı durumuna gelmiştir. Bizim ona sıradan bir ziyaret yapma talebimiz yoktur. Devlette devamlılık esastır. Biz devletle son bıraktığımız nokta, bir izleme heyetinin adaya gitmesi, Meclis’te komisyonlar oluşturması, başta Adalet ve Hakikat komisyonu olmak üzere. Bu izleme komisyonunun bundan sonraki süreci kayda geçirmesi ülke ve dünya ile paylaşması. Barış süreci bıraktığımız yerden devam etmemeli. Barış süreci, o kırılmasına sebep olan, itibarsızlaştırılan, yok sayılan, doğru bulunmayan o Dolmabahçe Deklarasyonu şartlarına geri dönülerek daha ileri bir noktadan ele alınmak zorunda. Ülkemizi ilgilendiren bur durumdan çıkmış artık. Hem kendi ülkemizin, komşularımız ve insanlığın geleceğini ilgilendirecek bir mahiyet kazandırmıştır” şeklinde konuştu.

 

“DEMOKRASİ İLE SİLAH BİR ARADA OLAMAZ”

 

Sırrı Süreyya Önder, HDP’nin kendi pratiği ve bir araya geliş felsefesinin, seçilerde aldığı sonuçların başlı başına tüm bu soruların cevabı niteliğinde olduğunu da kaydetti. Önder, “Sayın Başbakan da söyledi, biz de söyledik. Selahattin Demirtaş’ın dile getirdiği şekilde söyleyeyim. Demokrasi ve silah bir arada olamaz. Bu bizim kabul etmediğimiz bir şey. HDP’nin kabul etmediği bir şey. İkisinin bir arada olamama gerçeğidir. Bu ülkede demokrasi ne kadar yükselirse, silah o kadar milimize olur ve giderek yok olur. Meseleyi silah boyutuna indirgeyerek demokrasi boyutundan ayrı bir şekilde ele almak, bu meselenin taşıdığı ağırlık ve ciddiyeti yeterince kavramamak ve göz ardı etmektir. Bu konuda çok netiz. Es genel başkanlarımız, bütün organlarımız bu meseleye öyle bakıyorlar” dedi. Önder, HDP’nin bir ay içinde Öcalan ile görüşme talebine yönelik hükümetten somut olarak kendilerine iletilen bir şey olmadığını da kaydetti. Yüksel, “Bu ülkede en çok oy alan iki siyasal partinin sadece günlük pratik meselelere değil, yapısal meselesine, anayasal çoğunluk zemininde bir koalisyon seçeneği olarak yetkili kurullarımız, bütün kurumlarımızla paylaşır, yeni bir değerlendirme yaparız. Bütün ülkenin hayrı için mutabakat zemininin elzem olduğunu düşünüyorum. Devlet heyetinin görüştüğünü biliyoruz” açıklamasında bulundu.

 

“ANLAŞAMADIĞINIZ İNSANLARLA MÜZAKERE EDERSİNİZ”

 

Sırrı Süreyya Önder, insanların anlaşamadıkları insanlar için müzakere ettiğini belirtirken, anlaştıkları ile sohbet edeceğini ve dünyanın her yerinde de bunun böyle olduğunu söyledi. Önder, “Bizim heyet üyelerinin tutumuna dair belirlediğimiz görüşler ileri sürdüğümüz değerlendirmeler bir keyfiliği ifade etmiyor. ilkesel, barışı temel alan yaklaşımların uzağına da düşen değerlendirmelerimiz oldu. Herkesin kavraması gereken gerçek şu; anlaşamadığınız insanlarla müzakere edersiniz” dedi.

 

“HAK ETTİĞİMİZ HAZİNE YARDIMLARI FAŞİZAN TUTUMLA BLOKE EDİLDİ”

 

Önder, İmralı’daki masanın, konuşma yaptıkları bu büyüklükte masa olduğunu da belirtirken, “Ama biz bunu böyle bir ima amacı ile kesinlikle düşünmedik. Sadece bugüne kadar hak ettiğimiz hazine yardımları faşizan tutumla bloke edildi. Büyük imkansızlıkla şu gördüğünüz salonda bir siyaset yürütmeye çalışıyoruz, sayın misafirlerimizin ağırlayacağımız tek mekanımız da orası” ifadelerini kullandı. Önder, sürecin mutlaka devam etmesi gerektiğini de belirtirken, “Daha ileri bir adımla ve daha büyük bir ciddiyetle daha geniş bir toplumsal tabanla Meclis’i de dahil ederek ele alınmalıdır” diye konuştu.

 

HDP’NİN İLKESEL YAKLAŞIMLARI

 

HDP Genel Merkezi’nde gerçekleşen AK Parti- HDP koalisyon görüşmelerinde HDP tarafının sunduğu ‘Türkiye toplumunun 25. dönem parlamentosundan temel beklentileri ve HDP’nin ilkesel yaklaşımları’nın içeriği belli oldu. HDP heyetinin ‘demokrasi’, ‘adalet’ ve ‘barış’ başlıkları altındaki ilkesel yaklaşımlarının maddeleri şöyle:

 

1- DEMOKRASİ

 

Sivil, kadın özgürlükçü, demokratik, cinsiyet eşitlikçi, ekolojik ve sosyal çerçeveyi esas alan yeni bir anayasanın yapılması, Cumhurbaşkanlığı’nın yetkilerinin kısıtlanması.

 

İç Güvenlik Yasası’nın ve Terörle Mücadele Yasası’nın yürürlükten kaldırılması.

 

Siyasi Partiler Kanunu’nun demokratikleştirilmesi ve seçim barajının kaldırılması.

 

Yargı reformunun, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını gözetecek şekilde yapılması.

 

Gösteri hakkı, ifade özgürlüğü, sendikal özgürlükler ve basın özgürlüğünün teminat altına alınması.

 

Taşeron sistemine son verilmesi, asgari ücret ve emeklilik maaşlarının arttırılarak emeklilik yaşının düşürülmesi, iş güvenliği ve iş güvencesinin sağlanması, ataması yapılmayan öğretmenlerin bir an önce atanması.

 

Nükleer santral projeleri ile doğa katliamlarına yol açan HES ve termik santral projelerinin askıya alınması.

 

2- ADALET

 

Yolsuzluk ve rüşvet iddialarının ciddiyetle soruşturulması.

 

Suriye’ye yasadışı silah sevkiyatının araştırılması ve soruşturulması.

 

Roboski katliamının sorumluların tespiti ve cezalandırılması için soruşturmanın tekrar açılması.

 

Gezi ve Kobanê direnişi sırasında katledilen yurttaşlarımızın gerçek faillerinin tespiti ve cezalandırılmalarının sağlanması.

 

Kadına yönelik her türlü şiddetin ve kadın katliamlarının önüne geçilmesi için acil ve gerçekçi tedbirler geliştirilmesi, nefret söyleminin ağır ceza kapsamına alınması, Kadın Bakanlığı’nın kurulması.

 

Soma ve Ermenek işçi katliamlarının her düzeyde soruşturulması ve sorumluluğu olan herkesin cezalandırılması.

 

3- BARIŞ

 

Kürt sorununun çözümünde açık, şeffaf, Parlamento’nun denetiminde, gözlemci heyetlerin dâhliyle müzakere sürecinin işletilmesi.

 

Müzakere sürecinde muhatapların özgür koşullarda ve eşit imkânlarla görüşmeyi sürdürebilmesinin teminat altına alınması.

 

Tahkim edilmiş çift taraflı ateşkesin hayata geçirilmesi, hasta tutsakların serbest kalacakları koşulların sağlanması.

 

Hakikat ve Geçmişle Yüzleşme Komisyonu’nun Parlamento bünyesinde kurulması.

 

Suriye ve Irak başta olmak üzere IŞİD vb. grupların Türkiye üzerinden elde ettiği her türlü desteğin kesilmesi, bu gruplara karşı etkili önlemlerin geliştirilmesi.

 

Suriye’de bütün halklar ve inanç grupları ile eşit temelde ilişki kurulması, Suriye’nin iç barışına ve demokratikleşme sürecine aktif destek sunulması.”

 

 

Kaynak: DHA