Duyarlı ve zeki bir insan intiharı

Duyarlı ve zeki bir insan intiharı
17 Aralık 2017 17:30

Mesut Yılmaz’ın oğlu Yavuz’un ölümü çok üzücü ve sarsıcı.

 

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 
Dün 11.30 sıralarında ölüm haberi basına ilk yansıdığında ben de herkes gibi neden intihar ettiğini düşündüm.
Kafamdan bir sürü şey geçti.
Ancak intihar sebebinin ne olduğu bugün kurucusu da olduğu Kent Üniversitesi’nden geldi.
İyi ki de geldi, böylece bu konuda spekülasyonlara gerek de kalmadı.
Toplumumuzda intihar eden bir aile yakını genellikle utanç meselesi gibi algılanıyor ve gizlenmeye çalışılıyor mümkün mertebe.
Oysa hepimiz insanız ve herkesin başına hayatta her an birşey gelebilir.
Bizler hepimiz aslında sadece zavallı insanlarız aynı zamanda ve bunun böyle olduğunu kabul etmemizde hiçbir mahsur yok, sadece faydası var bunun.
Şimdi…
Üniversiteden bugün gelen açıklamadan Yavuz Yılmaz’ın halk arasında sara olarak tabir edilen hastalığın oldukça nitelikli ve yoğun bir tipinden muzdarip olduğunu öğrendik.
Beyin hakkında henüz çok az şey biliyor tıp, ancak tarihsel vakalara da bakıldığında, gelmiş geçmiş en büyük poetlerden olan Allan Poe’nun da dahil olduğu ünlü birçok insanın da Yavuz Yılmaz’ın hastalığından muzdarip olduğu ve bu hastalığın tarihsel olarak dehaların ve çok duyarlı insanların hastalığı olduğu biliniyor.
Yavuz Yılmaz ani bir kararla ve kontrolsüzce mi bu eylemi yaptı, sanmıyorum, zira önceden yanında çalışan herkesi evden uzaklaştırmış, demek ki bu hastalık onu manen çok çökertmiş, aktivite kabiliyetini çok sınırlamış, ve umutsuzluğa kapılmış.
Ölümüne çok çok üzüldüm.
Annesi ve babasını tanırım ama çocukları hiç görmedim.
Annesi Berna Hanım ve Babası Mesut Bey’i ilk tanıdığımda dikkatimi çeken ilk şey onların arasında çok güzel bir karı-koca ilişkisi olduğu idi ve şaşırmıştım zira Mesut Bey uzaktan böyle olabilecek birine benzemiyordu. Bunu onlara söylemiştim de. Berna Hanım epey bir gülmüştü hatta.
Mesut Yılmaz ve Berna Yılmaz’ın evlat acısını yaşamasına, hüküm Allahın, diyerek teselli bulmaya çalışmaktan başka çare yok.
Allah dayanma gücü ve devam eden yaşam ışığı versin her ikisine de.
Mesut Yılmaz, ki, Türk toplumuna ve bu vatana yaptıklarının bizzat şahidiyim, bu evlat acısını Berna Hanım’la göğüsleyebilir inşallah, bunu diliyorum yürekten.
Mesut Yılmaz da tıpkı oğlu gibi çok zeki ve duyarlı bir insan ama uzaktan anlaşılan birisi değil.
2002 seçimlerini bu hükümete kaybettikten uzunca bir zaman sonra basına verdiği bir demeçte, “İçim Karacaahmet mezarlığı gibi” demişti.
Bunun sebebinin bir kısmı da eminim yaptıklarının anlaşılmamış olması idi.
Mesut Yılmaz 10 Aralık 1999 tarihinin mimarıdır.
Avrupa siyasi kültürünü en iyi bilen siyasetçi olarak dönemin AB yetkililerine Kıbrıs konusunda geri adım attırarak, 10 Aralık’da AB aday adaylığı statüsünü kazanmamızı sağlayan kişidir. (AB konusunu Türkiye’de en iyi anlayan ve bilen iki kişi bir Mesut Yılmaz, iki Metin Feyzioğludur, bugün işimize yaramıyor olabilir ama birgün yarar işimize)
16 Aralık 2004’de Brüksel’de resmen aday olduğumuz gün ama Mesut Yılmaz Varşova’da kendi başına sokaklarda yürüyordu.
Tayyip Erdoğan onu aramamıştı bile.
Sanıyordu ki, AB’yi kendi başına becerebilir.
Ben o günlerde Brüksel’de hükümet mensuplarına, “Siz bu siyasi kültüre yabancısınız, kendi başınıza bu işi beceremezsiniz, önceki devlet adamlarıyla mesela Mesut Yılmaz’la koordine olmalısınız” dediğimde pek bir şımarıklardı ama aynı gün Kıbrıs protokolü boyunlarına dolandı.
Zaten AB ile ilişkileri TSK’yı yıpratma temelli olarak gelişti ve sonunda laikliği baltama gündemi ile bizi AB’de topal ördek haline sokmaktan başka bir işe yaramadılar.
Onu diyordum…
Mesut Yılmaz aynı zamanda gerçek bir Türk milliyetçisidir, hakiki bir Türktür. Ne kadar büyük bir siyasi derinliği olduğunu da onu tanıdıkça görmüştüm zaten.
Ben onu uluslararası toplantılarda da izledim ve ne kadar hakiki bir Türk milliyetçisi olduğunu ve aynı zamanda zihinsel olarak AB ile nasıl iletişim kurabildiğini gördüm.
Ama şurası da açık ki, biz Türkler oğlunu yitirdiği şu günlerde Mesut Yılmaz’a bir hak tanırlık bahşetmek zorundayız aslında.
Bu hükümet de onun hakkını çok yedi.
Siyaseten başardıklarını da yıllarca miras olarak yedi.
AB adaylığının getirdiği ekonomik yükselmeyi tüm iktidarları boyunca tepe tepe kendileri için kullandılar.
Hülasası, ne diyelim.
Allah sabır versin Berna Hanım ve Mesut Bey’e.
Allah’ın rahmeti daimi olarak evlatlarının üzerinde olsun.
not: Türkiye’de büyük bir genç ölümü var, buna çok üzülüyorum, Yavuz Yılmaz da bir genç ölümü bence ve Yavuz Yılmaz’a hastalığı konusunda çok yeterli bir tıbbi destek sağlanamadığını da düşünüyorum, bence Yavuz Yılmaz’ın duygusal enerjisi psikoterapi ile şekillendirilebilir ve beyninde sara olarak semptomatize olan enerji yoğunluğu işlenerek yıkıcı olmaktan yapıcı olmaya evriltilebilirdi.

En azından denenebilirdi bu.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan