CHP’den Ombudsmanlık’a ‘Biz devletiz’ şikayeti!

CHP’den Ombudsmanlık’a ‘Biz devletiz’ şikayeti!
6 Ağustos 2020 11:52

CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez’in lokantada ailesiyle yemek yediği sırada kimlik kontrolü yapan polislere işlemin yasal dayanağını sorduğu için gözaltına alınmasını, Kamu Denetçiliği Kurumu’na (Ombudsmanlık) taşıdı.

 

 

 

İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Hatay İl Emniyet Müdürlüğü’nden şikayetçi olan Tanal, başvuru dilekçesinde, kendisine kimlik soran polislere yazılı emir olmadan kimliğini göstermeyeceğini söyleyen Hatay Barosu Başkanı Dönmez’in zorla mekandan çıkarılıp gözaltına alındığını aktardı.

Tanal dilekçesinde, tartışma esnasından polislerin “Biz devletiz” ifadesini kullandığını anımsattı.

Ombudsmanlık’a sunduğu şikayet dilekçesinde CHP’li Tanal, Dönmez’in polis ekip aracına götürülürken acı verecek derecede ellerinden ve kollarından tutulmak suretiyle şiddete uğradığını, sonrasında ise Dönmez’in aracın arka tarafına bindirilerek devlet hastanesine götürüldüğünü belirtti.

 

 

KİMLİĞİ BELİRSİZ DEĞİLDİ

 

 

Her ne kadar polis memurlarınca ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün basın açıklamasında 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 4/A maddesi ile Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinin 5. maddesi gereğince Ekrem Dönmez’in kimliğinin belirsiz olması sebebiyle gözaltına alındığı beyan edilmişse de hastane giriş kayıtlarında Dönmez’in T.C. kimlik numarasının sisteme kaydedildiğini anlatan Tanal, Dönmez’in hastaneye götürüldüğü andan itibaren kimliğinin belirsiz olduğu gerekçesiyle gözaltı halinin devamının hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini vurguladı.

Hastanede Baro Başkanı Ekrem Dönmez’in muayene olacağı esnada muayene odasına birden çok polis memuru girdiğini dile getiren Tanal, Dönmez’in uyarısıyla odada tek bir polis memurunun kaldığını hatırlatırken, Covid-19 salgınına rağmen polis memurlarınca kalabalık bir şekilde muayene odasına girilmesinin ayrıca hasta mahremiyetine ve tedbirlere aykırılık teşkil ettiğini kaydetti.

Tanal, kolluktaki ifadesinin ardından serbest bırakılan Dönmez’in, polisin hazırladığı tutanağı, bazı kısımları gerçeğe aykırı bulup, şerh düşerek imzaladığını anımsattı.

 

 

VATANDAŞIN ADALETE OLAN İNANCINI ZAYIFLATIR

 

 

Başvuru dilekçesinde Kamu Denetçiliği Kurumu’nun, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevli olduğunu hatırlatan Tanal, “Kolluk kuvvetlerinin görevi kamu güvenliğini ve huzurunu sağlamak olup hukuka ve hakkaniyete aykırı işlemler yapmaları söz konusu olmamalıdır. Aksi halde kolluk kuvvetlerinin keyfi uygulamalarda bulunmaları vatandaşlar arasında ayrışmalar, tarafgirlikler yaşanmasına sebebiyet verecektir. İş bu durum da kamu güvenliğine ve huzuruna aykırılık anlamına gelecektir. Kolluk kuvvetlerinin hukuka ve hakkaniyete aykırı işlemler tesis etmesi vatandaşların adalete olan inançlarını zayıflatacaktır” ifadelerini kullandı.

 

 

KİMLİK SORMA MAKUL BİR SEBEBE DAYANMALI

 

 

Dilekçesinde Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 4/A. maddesine yer veren Tanal, bu maddeye göre polisin durdurma ve kimlik sorma yetkisini kullanması için makul bir sebebin bulunması, uygulamanın gerekçesinin paylaşılması gerektiğini aktardı.

Tanal, söz konusu maddede, kimliği belirlenemeyen kişiyle ilgili cumhuriyet savcısının haberdar edilmesi, kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilmesi gerektiğinin vurgulandığını belirtti.

CHP’li vekil Mahmut Tanal, şöyle devam etti: “Belirtilen Kanun maddesi uyarınca kolluk kuvvetince yapılan kimlik sorma ve durdurma işlemlerinin makul bir sebebe dayanması ve süreklilik arz etmemesi gerekmektedir. Makul bir sebebe dayanma hususu ise iki temel kriter esas alınarak değerlendirilmelidir. İş bu kriterler ise olağandışı bir durum olması ve kolluk kuvvetinde somut bir bilgi bulunması halidir. Yukarıda detaylı bir şekilde anlatılan olayda ve ülkemizdeki birçok somut durumlarda Kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak kolluk kuvvetlerince idari işlemler tesis edilmektedir. Ekrem Dönmez’in durdurulması yahut kimlik sorulması işleminde Ekrem Dönmez’e ilişkin makul bir sebep bulunmadığından yapılan tüm işlemler hukuka aykırıdır.

Kanunda, polisin durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirmesi açıkça düzenlenmiş iken ekte sunmuş olduğumuz video kaydında da görüleceği üzere kolluğun ‘Biz devletiz’ açıklaması ile vatandaşın yetinmesi gerektiği inancı ve bu inanç ile vatandaşlara uygulanan idari işlemler Anayasa’ya, hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil etmektedir.

 

 

KEYFİ UYGULAMA

 

 

Ekrem Dönmez’in kimliğinin belirlenememesi gibi bir durum söz konusu değildir. Hukuka aykırı olarak kimlik soran polis memurlarının keyfi uygulamalarını ‘bir vatandaş’ olarak sorgulayan Ekrem Dönmez’in gözaltına alınması, vatandaşlara verilen bir gözdağı olmakla birlikte hukuk devleti ilkelerine ve hukuka bağlı olunmadığı eleştirilerini beraberinde getirmektedir.

Dönmez’e karşı yapılan işlemler sosyal bir hukuk devleti gereklerine aykırıdır ve Ekrem Dönmez’in Anayasa’da açıkça düzenlenen kişi hürriyetine ilişkin hükümlere aykırılık teşkil etmektedir. Bu durum modern anayasal düzende kabul edilemezdir. Kolluk kuvvetleri tarafından yapılan hukuka aykırı idari işlemler Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir hukuk devleti olmasından ziyade polis devleti olduğu izlenimini yaratmaktadır.

Dilekçemizde detayına yer verdiğimiz somut olay örnek olmak üzere ülkemiz genelinde kolluk kuvvetlerince rutin olarak Sulh Ceza Hakimliklerinden bir aylık gibi uzun süreli kararlar alınarak süreklilik arz edecek nitelikte arama, durdurma ve kimlik sorma işlemleri yapılmaktadır. Söz konusu işlemler yapılırken vatandaşlar bilgilendirilmemekte ve keyfi uygulamalar yaşatılmaktadır.”