Allah korkusu ve sorumluluk

Allah korkusu ve sorumluluk
22 Ağustos 2014 08:52

Değerli okuyucularımız, sohbetimizin konusu Allah korkusu ve vicdan muhasebesi hakkında olacaktır. Sohbetimize, Cümle Yüce Türk İslam alemine hayırlı Cumalar dileyerek başlayalım.

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

 

Ey Yüce Türk İslam alemi!

 
Dünya ve ahirette huzurlu, refahlı ve başı dik yaşamak, Allah’a İmanın kuvvetli olmasına ve vicdan muhasebesi sahibi olduğuna bağlıdır. Nerede olursa olsun kendisini görüp gözeten, gönlünden geçenleri bilen, her an kendisine şah damarından daha yakın olan Allah’a inanan kimse O’nun kudret ve azametini daima hafızasında muhafaza eder. Böyle olan bir insanın kalbinde Allah korkusu, Vatan sevgisi ve vicdan yerleşmiş olur.

 

 

Cenab-ı Allah’ın kudret ve azametine, her yerde ve her zaman hazır ve nazır olduğuna Allah’tan korkan bir mü’min, kimsenin bulunmadığı bir yerde, İslamın haram kıldığı ve TC.’nin yasakladıkları şöyle dursun, haram olan hiç bir faaliyette bulunmaz. Eğer ki, bir kişi namusunu, şerefini ve Vatanını düşünüyorsa, haram yiyen ve haram yiyenlerden hesap sormuyor ise o kişinin namusu ve şerefi olduğundan bahsedebilir misiniz?

 

 

Bir insanki, kalbinde Allah sevgisi yoktur, fikrinde Allah’a karşı muhabbeti bulunmuyor; Peygamberi rehber olarak tanımıyor, Kur’an-ı Kerimi düstur edinmiyor, o insanın taşıdığı kalp harabe olmuş bir ev gibidir. Ey riyakarlar! din tacirliği yaparak, Allah korkusundan mahrum bir kalp, kararmış ve harap olmuştur. O insan toplum için önüne geçilmez bir afet, büyük bir beladır. O kişi, kimsenin görmediği, kanunun uzanamadığı her yerde, her çeşit haram olan pisliği yapar, başına kaç tane emniyet mensubu diksen de emniyet mensuplarının gafletinden istifade, ederek hemen yapar. Atalarımızın ”Korkma Allah”tan korkandan, kork Allah’tan korkmayandan” veciz ifadesi bu hakikatı ne güzel dile getirmektedir.

 

 

Değerli okuyucularımız!

 
Siyasi düşüncesini, Allah’ın emirlerinden önde tutan, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in yerine başkalarını rehber edinen, şan ve şeref dolu atalarının hayatını küçümseyen, namus ve iffet yerine ahlaksızlığı, sadakat yerine yalancılığı benimseyen, helal kazanç yerine rüşvet ve kayıt dışı kazanç elde eden insanlardan meydana gelen toplumlarda geçim olur mu? Geçim olmayan yerde saadet ve huzur olur mu?

 

 

Huzur ve refah:

 
Huzur ve refahın ana aktif maddesini araştırmaya gerek yok. Dünya ve ahirette mesud olmanın anahtarını uzaklarda aramayalım. Araştırılan kaynak ve aranan anahtar, her şeyi yaratan, dünya ve ahiretteki nizamı kuran Cenab-ı Allah’ın kelamı olan Kur’an-ı Kerimdir. O’nun elçisi Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sünnetidir. Bu konuda Cenab-ı Allahşöyle buyurmaktadır. ”Ey İman edenler! Allah’tan korkun (emirlerine bağlanın, yasaklarından sakının) ve doğru söz söyleyin ki (Allah) size, işlerinizi düzeltip muvafakiyet versin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah’tan korkan, emirlerini tutup, yasaklarından kaçınır. Doğruyu söyler bunun neticesi işleri düzelir. Huzur sağlanır. Başkalarına muhtaç olunmaz. İnsan, el attığı ve meşru olan her şeyde muvaffak olur.”

 

 

Bir insanın Allah korkusundan nasibi arttıkça; aile ocağında, ticari işlerinde ve bütün dünya işlerinde örnek faaliyetleri görülür.

 

Nitekim Allah korkusu, ahlaka aykırı her türlü faaliyetlere ve bütün kötülüklere engel olduğu için Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ”Hikmetin başı Allah korkusudur.” buyurmuşlardır.

 

Hiç bir şeyin Allah’ın ilmi haricinde olmadığını, Rahmetin sonsuz olduğunu hafızamızdan silmeyelim ve ona göre davranalım. Asahab-ı kirama karşı içinizde ”Allah’tan en fazla korkanınız benim” buyuran Peygamberimizi rehber edinelim.

 

DİN VE SİYASET
Din ve siyaset iki ayrı olgudur. Kişi siyasi düşüncesi ile dini bağdaştırmamalıdır. Liderlerin de dini kullanarak halk arasında yanlış olgu oluşturmamaları gerekir. Siyasiler dini görüşleriyle değil, Türkiyenin sanayi toplumu bir ülke olabilmesi için yaptıkları faaliyetleriyle ön plana çıkmalıdırlar ki, daima Allahtan korkarak, kendilerini seçen ve atayanlara karşı vicdanen rahat ve başı dik olsunlar. Din siyasete alet edilmemelidir. Özellikle doğu ve güneydoğu bölge halkının muhafazakarlığı kullanılarak din üzerinden siyaset yapılmamalıdır. (Bölgesel kanaat önderlerinin halk üzerinde etkisi büyüktür. Kadirşinas Türk halkı, tarihten günümüze kadar insanların söylevlerine inanarak sorgulama ihtiyacını duymayarak kanaat önderlerinin fikirlerini daima benimsiyor. İnsan kendi aklını kullanmalıdır.) Din kişinin kendi vicdanı ile ilgilidir. Özellikle seçilmiş ve atanmış kişi dinin emirlerine ve yasaklarına bağlı kalıp Vatanına ve milletine karşı vicdan muhasebesi yaparak hayırlı bir vatandaş olmalıdır ki, cemiyetlerin karşısında başının dik olduğunu kanıtlayabilsinler. Seçilmiş ve atanmış bir idareci, rüşvet yiyerek kayıt dışı kazanç elde etmesi belgelenmiş olanlara hesap sormuyorsa, o idarecilere oy sahibi vatandaşların bilerek o kişilerin yaptıklarına ortak oluyorsa, tabi ki, o idareciler de bunu fırsat bilip haram işleri devam ettirecektir. Rüşvet yiyerek haksız kazanç elde edenler acaba ailesinin namusunu ipotek altına aldırdıklarının farkında’ mıdırlar? Hodri meydan! Var mı itirazı olan? Unutmamalıyız ki, kötü yönüne odaklandığınız şeyi kötü, iyi yönüne odaklandığınızı da iyi görebilirsiniz.

 

Vatan şehitlerini, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ü ve değerli okuyucularımızın atalarını Rahmetle, Gazileri minnetle anar. Hastalara şifa-i şerifler dileriz.

 

Özdeyişler:
Başarı yolunda sahtekarlık yapanlar nasıl düşünür?

 
Dürüst olursam, yoksul bir insan kalırım. Kimse saygı göstermez, kimse hayranlık duymaz, kimse selam bile vermez bana. Ama atılgan, açgözlü, acımasız, başarılı ve varlıklı olursam, herkes saygılı davranır, değer verir, yakınlık gösterir, önümde eğilir… Ancak o zaman, dürüst olma lüksünü göze alabilirim! (Bernard Shaw)

 

Dikkat ederseniz! Tembellik, daima İman-ı zayıf olanlarda’dır. (İbrahim Kirazoğlu)

 

 

Bencillik ve gözü açlığa (Haram-rüşvet) odaklananlar, Allah daima kötülü, huzursuzluk, uykusuzluk ve hastalıklarla ödüllendireceğini unutmamalıyız. (Cahit Dalokay)

 

 

Önemli olan meyve ve sebze’nin rengi değil, birleşimindeki mineral, vitamin ve besin değerleridir. İnsanlar da böyledir; söyledikleri değil, icraatları önemlidir. (Numan Aladağ)

 

 

Dünyayı değiştirmek isteyenler neye sahip olmalı?

Sağlam kafa ve temiz bir kalp her zaman ideal bir ikilidir. Bunlara bir de aydın bir söylem ve güçlü bir kalemi eklerseniz çok güzel bir kişi olursunuz. (Nelson Mandela)

 

 

Kaynaklar:

 
Sohbetler: Nizamüddin Evliya Hz.’nin, Hindistan’nın başkenti Yeni Delhi de bulunan türbesinin semtinde ikamet eden, annesi Afgan Türklerinden ve babasının da Hindistan’nın yerli sunni Müslümanlarından, İlahiyatçı din adamı, Abdülgani Bilgehan’nın sohbetleri.

 
Hadis-i şerifler: Diyanet işleri Başkanlığı yayınları. Yayın No: 207

 
Numan Aladağ’ın gezi notları

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun