19 Mayıs güreşi

19 Mayıs güreşi
22 Mayıs 2012 14:33

Yazının başlığının 19 Mayıs Güneşi olduğunu, yanlışlıkla Güreşi yazıldığını düşünmeyiniz. AKP iktidarının cumhuriyetimizin kazanımlarına, ulusal değerlerimize amansızca saldırmasına karşın, toplumumuz bu saldırıları bertaraf etmek için kendiliğinden büyük toplantılar düzenlemiş, bu yılki 19 Mayıs Etkinlileri yurt çapında geniş katılımlarla kutlanmıştır.

İzmir’de, İstanbul’da, Samsun’da ilk defa sivil büyük mitingler yapıldı. En görkemli Türk Bayrağı bu 19 Mayıs’ta taşındı. İlk defa bu 19 Mayıs’ta halkımız Atası için polisle ve hükümet görevlileriyle tartıştı. Ne olursa olsun bu 19 Mayıs’a Samsun’daki güreş damgasını vurdu.

Samsun’daki gösteriler sırasında Nurcan Kılıç adındaki bayan sporcu, Protokol trübününün önünde bir erkek güreşçi ile güreşti. Olanlar da bundan sonra oldu. Hemen tutucu, dindar yetkililer soruşturma başlattı. Kızcağız, “Bayan arkadaşının gelmediğini, aslında güreşmediklerini, kendinden küçük yaşta bir erkek sporcuyla şov yaptıklarını” söylemek zorunda kaldı. Yıllardır 19 Mayıs Etkinlikleri için ahlaksızlık suçlaması yapıp, bayan sporcuların etek boylarıyla uğraşanların atadığı devletin valisi ise “Programda böyle bir şey yoktu. Zaten ata sporumuzda da böyle bir şey yok” diye açıklama yapıp hem kendini, hem de sorumlu olduğu AKP hükümetini kurtarma yoluna gitti.

Sayın Vali’nin bu açıklaması üzerine ben de hafızamı yoklamaya başladım. Gerçekten ata sporumuzda ve kültürümüzde böyle bir şey yok muydu?

Aklıma Dede Korkut Hikayeleri’nden “Kam Püre Bey Oğlu Bamsi Beyrek Hikayesi” geldi. Bamsi Beyrek, Pay Piçen Bey’in kızı Banu Çiçek’le evlenmek ister. Banu Çiçek, kendisiyle evlenecek yiğidin kendisinden daha iyi at binmesi, daha iyi ok atması ve güreşte kendisini yenmesi gerektiği şartlarını koşar.

Burada sözü Dedem Korkut’a bırakalım: “At teptiler. Beyrek’in atı geçti. Ok attılar. Beyrek kızın okunu geride bıraktı. Kız der: Bre yiğit, benim atımı kimsenin geçtiği yok, okumu kimsenin geri bıraktığı yok, şimdi gel seninle güreş tutalım, dedi. Hemen Beyrek attan indi. Kavuştular, iki pehlivan olup bir birine sarmaştılar. Beyrek kaldırır kızı yere vurmak ister, kız kaldırır Beyrek’i yere vurmak ister.”

Anlaşılıyor ki Türk töresinde kadınla erkeğin güreşmesi var. Üstelik Dede Korkut Hikayeleri Türklerin İslamiyeti Kabülünden sonraki dönemle ilgilidir.

 Ya İslam Tarihinde durum nedir?

Konunun ilgilileri bilirler ki Hz. Aişe, birçok savaşa Hz. Muhammet’le birlikte katılmış, su taşımış, haber toplamış, hasta bakıcılık yapmıştır. Peygamber Efendimiz’in atılan bir taşla kanayan yüzünü yıkamıştır. Hatta, Huneyn Şavaşı’nda Müslümanlar bir vadide sıkışınca eline kılıç almak istediği söylenir.

Eline kılıç alıp savaşmayı göze alan biri karşısındaki kim olursa olsun onunla boğaz boğaza, göğüs göğüse savaşmayı göze almaz mı?

Samsun Valisi, “Ata sporumuzda böyle bir şey yok” derken bunları mı bilmiyor, yoksa onun “ata” sözünden anladıkları ile bizim anladıklarımız mı birbirine uymuyor?