Zehirlenen Türkiye… Su yerine metal akıyor

Zehirlenen Türkiye… Su yerine metal akıyor
27 Nisan 2018 10:58

Ergene Nehri’ndeki ağır metal kirliliği bölgede sağlık sorunlarını artırıyor. Bölge sakinlerinde böbrek, mesane ve prostat kanseri vakaları yükselişte. Sağlık Bakanlığı, hekimlere araştırma için izin vermiyor.

 

 

 

Sibel Bahçetepe / Cumhuriyet

 

 

 

Ergene Nehri’ndeki kirlilik birçok sağlık sorununu da beraberinde getiriyor. Bölgede uzun yıllar çalışmalar yapan hekimler, kirliliğin endişe verici hal aldığını belirterek, yetkililere acil çağrı yapıyor. “Herkes üzerine düşeni yapmalı, yarın çok geç olabilir” diyen uzmanlar, “Bazı çalışmalarda en tehlikeli kanserojenlerden olan kadmiyumun Ergene çevresinde yaşayan kanser hastalarında normalin 4 katı fazla olduğu belirlendi. 4. sınıf kirlilikte (hiçbir amaç için kullanılamayan ve hiçbir canlının yaşamasının mümkün olmadığı sınıf), ağır metallerle ileri derecede kirlenen Ergene Nehri çevresinde yaşayanlarda böbrek, mesane ve prostat kanseri vakalarına sık rastlandığı görülüyor.

Bölge yaşayanları genellikle kendi tarımsal üretimini tükettiği için risk artıyor. Bitkilerde, sebze ve tahıllarda standart değerlerin üstünde bulunan ağır metaller insan sağlığını ciddi olarak etkiliyor” diyor.

1980’lerden itibaren sanayinin Çorlu ve Çerkezköy’de oğunlaşmasıyla kirlenmeye başlayan, sanayi atıklarının yeterli önlem alınmadan deşarj edilmesi nedeniyle sonuçları her geçen gün daha da hissediler hale gelen Ergene nehri alarm veriyor. Kirlenmenin sebebi olarak çevresindeki sanayi kuruluşları ve evsel atıkların arıtılmadan nehre verilmesi gösteriliyor. Kirlilik nedeniyle Trakya ve Marmara risk altında.

 

 

GIDALARDA KURŞUN

 

 

Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi (MAREM), Ergene Platformu ve Trakya Platformu’nun birlikte hazırladığı Ergene Derin Deniz Deşarjı Projesi ve Marmara Denizi ortak inceleme raporunda yer verilen bilgilere göre, Semra Çalışkan’ın yüksek lisans tezinde Çorlu ve civarında yetişen bitkilerde (buğday, ayçiçeği, mısır, marul, maydanoz, yeşil biber, soğan, patates) Türk Gıda Kodeksi limitlerini aşan kurşun değerleri saptandığı biliniyor. Trakya Üniversitesi tarafından 2001’de yürütülen sulama suyu ve pirinçte ağır metal düzeylerini araştıran çalışmada ise bitkide demir, mangan, çinko, kurşun ve nikel bulunurken; Trakya Üniversitesi eski rektörü ve üroloji uzmanı Prof. Dr. Osman İnci ve arkadaşlarının yaptığı tümörlü kişilerde ağır metal birikimini araştıran çalışmada kadmiyum, kurşun ve çinko bulunduğu da bilinen araştırmalar arasında yer alıyor.

Çevre örgütleri, tabip odaları ve bölgede çalışan akademisyenler tarafından sık sık gündeme getirilen ancak bu güne dek temizlenmesi ve sanayi tesislerinin alması gereken önlemlerle ilgili bir adım atılmaması da tepkilere neden oluyor. Bugüne dek Ergene üzerinde çalışmalara imza atan Prof. Dr. Osman İnci, Trakya Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak ve Edirne Tabip Odası Başkanı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu ile Ergene Nehri kirliliği ve sağlık üzerindeki etkilerini konuşmak üzere Edirne’de bir araya geldik.

 

 

‘İşaret fişeği attık ama dinletemedik’

 

 

Uzun yıllardır bölgede yaşayan ve çalışmalar yapan Prof. İnci, kirliliğin 1980’ler itibarıyla başladığını anımsatarak “Ergene nehri Trakya Ovası’nın atardamarıdır. Bütün Trakya’nın sulaması Ergene Nehri ile yapılıyordu. Kirliliğin sonuçlarını en çok Edirne ile Kırklareli çekiyor” diyor. Ergene Nehri’nin atıklarının Meriç Nehri ve Enez de Ege Denizine döküldüğünü, o dönemde oradaki balıkçılığı ileri derece etkilemeye başladığını kaydeden İnci, “1986’da kirliliğin başladığına dair işaret fişeğini attık, Kırklareli’nde ‘toprak sempozyumu’ toplantısı, Enez’de çevre panelleri yaptık ama dinletemedik. Son olarak Ergene derin deşarj sistemi kuruldu. Şimdilerde de Ergene’nin suyunu kimyasal arıtma yapmadan Marmara Denizi’nin dibine vermeye çalışıyorlar. Bundan endişe duyuyoruz” diye açıklıyor.