Sağcısı, solcusu,sosyalisti muhafakarı yok, yurtseveri ve vatan haini var
3 Nisan 2013 03:00
Ülkemiz insanı, AKP ve onun başı BOP Eşbaşkanı Bay Recep Erdoğan tarafından karpuz gibi yarılarak ikiye bölünmüştür.
İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM
Binlerce yıllık Türk tarihine ve bu süreçlerde geçirdiği büyük badirelere, savaşlara, yıkımlara rağmen en talihsizi bu dönemdir.
Bunun nedenlerini izah edeceğim.
Tarihin hiçbir döneminde kendisini yöneten han, hakan, sultan, padişah, başbakan veya cumhurbaşkanı doğrudan ve açıktan ”Türk olmadığını ve başka bir ırka mensup olduğunu” söylemedi.
Tarihin hiçbir döneminde Türk Milletini yöneten han, hakan, sultan, padişah, başbakan veya cumhurbaşkanı ”Türk Milliyetçiliğini (Türk ve Türklük değerlerini) ayaklarımın altına alıyorum” sözünü doğrudan milletin yüzüne karşı açıktan söylemedi.
Tarihin hiçbir döneminde Türk Milletini yöneten han, hakan, sultan, padişah, başbakan veya cumhurbaşkanı ”Yasalardan Türk ve Türklüğü anımsatan kavramları çıkaracağım” demedi.
Tarihin hiçbir döneminde Türk kavminin ezici çoğunluğuna ve yurt edindikleri toprakları kendi Türk oğlu Türk dedelerinin kanları ve canları karşılığında alınmasına rağmen, kendisini yöneten han, hakan, padişah, sultan, başbakan veya cumhurbaşkanı tarafından sırf Türkleri aşağılamak ve yok göstermek için vezirlerini veya bakanlarını daha azınlıkta kalan etnik gruplardan oluşturmadı.
Şanlı Türk tarihinin hiçbir döneminde kendisini yöneten han, hakan, sultan, padişah, başbakan veya cumhurbaşkanı tarafından ülkesinin en önemli ve çok sayıda komutanlarını uyduruk suçlarla hapishanelere tıktırıp devletin ve milletin güvenliğini tehlikeye atmadı.
Tarihin hiçbir döneminde Türk Milleti kendisini yöneten han, hakan, sultan, padişah, başbakan veya güya Anadolu’ da 36 etnik grup varmış diye kitleleri kışkırtıp milleti bölünmeye ve parçalanmaya götürmedi.
Türk tarihinin hiçbir döneminde milletimiz kendisini yöneten han, hakan, sultan, padişah, başbakan veya cumhurbaşkanı tarafından haçlı-emperyalist ülkelerle el ele verip yüce İslam dinini onların truva atı haline getiren bir yöneticiye rastlanmadı.
Bu doğrultuda yüzlerce örnek verebiliriz.
Gerisini toptan söyleyeyim.
Türk tarihinin hiçbir döneminde kendisini yöneten han, hakan, sultan, padişah, başbakan veya cumhurbaşkanı tarafından İslam ve Türklük aleyhine bir karar alınmadı ve bu kutsal kavramlar Hıristiyan-Haçlı emperyalizminin emrinde kullanılmadı.
Ama yukarıda belirttiklerim ve daha yazamadığımın yüzlercesi, Türk tarihinin en karanlık ve talihsiz dönemi olan Bay Recep Erdoğan döneminde en katmerli şekilde uygulandı ve cesarete bakın ki, dünya tarihinde en büyük imzası olan Türk Milleti yok farz edilmeye başlandı.
Milletlerin tarihlerinde büyük felaketler ve yıkımlar yaşanabilir.
Bunlar tarihin cilveleridir.
Böyle durumlarda milletler liderlerinin peşine takılıp ölüm-kalım mücadelesi de vererek kendilerini kurtarabilirler.
Ama milletlerin başındaki lider görünümlü kişi, yönettiği milletin sinsi veya açıktan karşıtı olursa, işte o zaman o millet ya yok olmaya ya da yeni bir lider bulmaya mahkumdur.
Bugün geldiğimiz durum itibariyle şunu çok iyi anlamış bulunuyoruz ki, çeşitli ideolojilere boyanıp, o grupların içine giren insanlar arasında aslında milletinin ve vatanının aleyhinde bir yığın hain bulunuyormuş.
Bunu nereden biliyoruz?
Sıkışınca ve çıkarlarını başka siyasal gruplarda görünce, bukalemun gibi bir anda renk değiştirip o tarafa geçen ruhları satılık çok insan gördük bu yaşadığımız süreç içerisinde.
Çıkarları için değil de vatan ve milletin selameti için saf değiştirenler müstesna.
Ki, zaten çıkarları için saf değiştirenlerin gittikleri adres iktidar partileridir.
Örneğin sosyalistken, para ve dünya nimetlerini görünce kalemini ve beyinsel ürünlerini cumhuriyet, demokrasi ve Atatürk düşmanı siyasal gruplara satanı çok gördük.
Sosyal demokratken, iktidar nimetlerini görünce milletvekili ise hükümet partisine geçip hortumculuk yapanı veya gazeteci ise namusu demek olan kalemini oraya satanı da çok gördük.
Geçmişte mangalda kül bırakmamacasına “vatan millet, Sakarya” nutukları atıp bu yolla elde ettiği serveti korumak ve daha da çoğaltmak için en haysiyetsiz şekilde iktidar yalakalığı yapan çok ülkücü gördük.
Böyle istismar yoluyla katmerli zengin olmuş nice eski ülkücülerden bir kısmı, 12 Eylül 2010 Anayasa referandumunda Türk ve Türklük karşıtı Bay Recep Erdoğan’a çalıştı.
Bay Recep Erdoğan’ın bize yaptığı iyilik, çıkarları için siyasal zeminlerde at koşturanların korku ve arpalanma yüzünden renklerini belli etmeleridir.
Bu nedenlerle Türkiye’de iki grubun çok belirgin varlığından bahsedebiliriz.
Bunlar yurtseverler ve çıkarları için milli değerlerini satıp saf değiştiren vatan hainleri.
Atatürkçü, milliyetçi, ulusalcı, üniter devlet yapısından yana, Türk ve Türklüğün korunması için hangi ideolojik görüşten olursa olsun tüm yurtseverlerin , vatanın korunması, milletin bütünlüğünün devamı için mutlaka bir araya gelmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda olmak üzere 8 Nisan 2013 tarihinde, Silivri’ de mazlumların duruşmaları için yurtseverlerin ilk sınavlarını vermek üzere o gün orada olmaları gerekmektedir.
O gün orada en az 1 milyon yurt sever toplanarak Türk, Türklük, Atatürk, Cumhuriyet karşıtlarının yüreklerini hoplatmalı herkese demokratik yöntemle ve yasalar çerçevesinde haddini bildirmelidir.
Bu nedenle ulaşabildiğimiz tüm iletişim araçları ile insanlarla, kitle örgütleri ile temasa geçmeli, çalışmalarımızı hızlandırmalıyız.
Tüm vilayetlerde elimizden geldiği kadar yerel televizyonlarda da bu konu yurtsever sivil örgütler tarafından da işlenmelidir.
Bugün Türkiye’ de Bay Recep Erdoğan’ın uyguladığı tüm politikalar hep Amerikan çıkarlarına göredir.
Bu bir diyet ödemesi ve korkunun eseridir.
BOP Eşbaşkanlığının gereğidir bunlar.
Bazı iktidar yandaşı, çıkarcı yalaka kalem erbabı çok ironik bir şekilde her şeyi BOP ’a bağlamayı ileri zekalılık olarak göstererek, aklınca alay ediyor.
Bence bu tür çıkarcı ve iyimser kalem erbabı o kadar parlak zekaya sahipler ki, BOP çerçevesinde veya mevcut bulunanlar içerisinde Amerikan conileri bir yakınına taciz veya daha ağır bir eylemde bulunsa, pansumandan başka bir şey yapmıyor diye yorumda bulunur.
Değerli okuyucu, Recep Erdoğan “Dönülmez ufkun akşamında” bir politika uyguluyor ki, buna mecburdur.
Bakın nedenini söyleyeyim.
Kaybederse, yurtseverler onu hempalarıyla birlikte yargı önünde mutlaka yaptıkları her icraatın hesabını vererek çok adil bir şekilde yargılatacaklardır.
Bunu bildiği için “kefenimi giydim”, ’’serden vazgeçtim’’ sözlerini söylüyor.
Yani bu işin geri dönüşü yok.
Bu nedenle yurtseverler olarak canımızı dişimize takarak son hızla çalışmalıyız.
Bizim de geri dönüşümüz yok. Ya Türk Milleti kimliği ile zafere erişeceğiz ya da Allah korusun tarihin karanlıklarına gömüleceğiz.
Herkes demokrasi ve hukuk çerçevesinde iş başına.
Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!