O ne güzel cevap öyle

O ne güzel cevap öyle
18 Temmuz 2013 19:40

Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu’nun Erdoğan’ın, “Hz. Ali’yi sevmek Alevilikse ben dört dörtlük Aleviyim” sözüne verdiği cevaba hayran kaldım.

Safile USUL H&H YORUM

Böylesine sivil düşünceli, böylesine kaliteli, böylesine liberal demokrasi kültürüne sahip bir cevabın bir inanç grubundan geliyor olması bana ayrıca da bizim Türkiye olarak katetmiş olduğumuz muhteşem yolları da bir kez daha gösterdi.

Sayın Kenanoğlu bakın Erdoğan’a nasıl bir cevap vermiş…

“Kendini Alevi ilan etmekle yetinmeyen Başbakan’ın Alevilerle dalga geçer tarzda kendisini dört dörtlük Alevi ilan etmesi de komedi ötesi vahim bir vakadır. Bir taraftan Alevi açılımı deyip diğer taraftan Alevi olmak isteyenler bana benzesin demeye getirmek Alevi toplumu ile dalga geçmektir. Başbakan Alevi toplumuna alay etmeyi bırakıp Başbakan olmanın gereğini yerine getirmelidir. Alevilerin talepleri birinci Alevi çalıştayına katılan çok farklı Alevi kesimlerince ortaklaştırılarak hükumete sunulmuştur. Sayın Başbakan dört dörtlük bir Alevi olmak yerine bu talepleri yerine getirerek iyi bir Başbakan, hak hukuk tanıyan iyi bir yönetici, ayrımcılığı ortadan kaldıran, vicdan sahibi iyi bir insan olmayı hedeflemelidir.”

Kenanoğlu’nun cevabında beni asıl hayran bırakan kısım ise, şu…


“Sayın Başbakan dört dörtlük bir Alevi olmak yerine bu talepleri yerine getirerek iyi bir Başbakan, hak hukuk tanıyan iyi bir yönetici, ayrımcılığı ortadan kaldıran, vicdan sahibi iyi bir insan olmayı hedeflemelidir.”

Kenanoğlu olayın bam telini harika bir biçimde yakalamış…

Çünkü demokrasi yönetiminde ve sivil toplum kurallarınca, bir başbakanın, siyasi bir yöneticinin işi kendini Alevi, Sünni vb. ilan etmek değil, toplumdaki tüm inançlara saygılı, onları sorgulamayan, onları kendince tarif etmeye çalışmayan, onları kendi felsefesine göre betimlemeyen, tarif etmeyen, inanç sahibi insan ve grupları kendini nasıl tarif ediyor ve nasıl hissediyorsa o şekilde görüp, insanların inançlarının ve ibadet şekillerinin kendileri tarafından belirlenmesine ve bu halleri ile özgür ve saygın olabilmelerine imkan verecek gerekli yasal, hukuksal ve sosyal koşulları oluşturmak için çabalamaktır.

Bir demokrasi ülkesinin başbakanı kendisini ayrıca da, şu mezhep, bu mezhep diye reklam etmez.

Onun işi mezhep yorumculuğu veya mezhep tarifçiliği hiç değildir.

Ama tabii biz Erdoğan’ın mezhepçiliği hem Türkiye içinde hem de Ortadoğu ve Afrika’da nasıl siyasi ekmek kapısı yaptığını çok iyi bildiğimiz için onun abukluğa varan, “Hz. Ali’yi sevmek Alevilikse ben de Aleviyim” sözleri karşısında şaşırmıyoruz.

Ama, efendim, hayır, Hz. İbrahim’i sevmek Yahudi olmak demek değildir, Hz. İsa’yı sevmek Hristiyan olmak değildir, Hz. Ali’yi sevmek de Alevi olmak değildir.

Neyse, uzatmaya gerek yok…

Cevabını aldı ve sözlerinin toplumda hiçbir karşılığı olmadı.

Hergün ne bulsam da etki yapsam diye uğraşıyor ama rüzgarlar artık onun cepheden esmiyor.

Klasik, geleneksel, köklü ve demlenmiş Türkiye rüzgarları esiyor.

Severim ben Türkiye’nin rüzgarlarını…

Lodosunu, poyrazını, karayelini…

Hele bir de denizin kokusu karışmışsa…

Ne köklü, ne güzel rüzgarlarsınız siz….

48 MADDEYE CHP’DEN DE CEVAP GELDİ

Dün (çarşamba) öğlen saatlerinde yazı yazarken aklım AKP’nin üzerinde uzlaşılan 48 anayasa maddesini Meclis’den geçirmek önerisine CHP’den gelecek cevaptaydı.

Yazıyı tam bitirdim Haluk Koç’un açıklaması düştü haberlere.

Gelen cevaba sevindim.

Haluk Koç taksitle anayasa yapılmayacağını, Anayasa uzlaşı komisyonunun çalışmalarına devam etmesi gerektiğini, ayrıca da uzlaşılan 48 maddenin AKP’li Mehmet Ali Şahin’in iddia ettiği gibi tutuklu milletvekillerinin durumunu çözmeyeceğini söylüyordu açıklamasında.

MHP de zaten sabah saatlerinde 48 maddeyi Meclis’ten geçirme teklifini reddetmişti.

Tutuklu milletvekilleri konusunu CHP ve MHP’yi “tavlamak” için kullanabileceğini sanan Hükümet…

Tutuklu milletvekillerine de, içerde 6 yılı aşkın süredir yatan siyasi mahkumlara da hiç acımadığını ve hala diş bilediğini her fırsatta yeniden ispatlıyor topluma.

Bu ne bitmez kin, bu ne ısrarlı intikam duygusu…

Bu ne kararmışlık…

Aşiretler bile kan davalarını bitirebilirken…

Bir hükümet kendi kan davalarını görmek için gece yarıları yarasa gibi çalışıyor Meclis’te.

Bu ne ilkelliktir, bu ne intikam hırsıdır Yarab…


Yazarın Son Yazıları:
Demek ki bir değişiklik yok
Özgür Özel’i yakından tartmak istiyor
Almanya Cumhurbaşkanı ve İmamoğlu