Maske düştü…

Maske düştü…
23 Mart 2014 09:22

Cumhuriyet Gazetesi’nden Hikmet Çetinkaya’nın ‘Maske Düştü’ başlıklı çok konuşulacak yazısı: 

 

Çocukların, gençlerin, insanların, kendin gibi düşünmeyenlerin kökünü kazı…

Yetmedi mi?

Ağaçları zaten kökünden kesiyorsun, “çokuluslu altın avcıları”na dağları, ovaları peşkeş çekiyorsun…

Yağmaya, talana alkış tutuyorsun; yolsuzluğun, rüşvetin ortaya çıkmasına öfkeleniyorsun.

Kazı bakalım kazı!

Kazımakla bitmez düşünce ormanları…

Sen kazıdıkça çoğalır!

Artık tüm dünya farkında Türkiye’de düşüncenin, özgürlüklerin kökünden kazındığını.

Dış destek kalmadı; sivil geçmişle hesaplaşmanın, darbelere karşı duruşun yerini diktatoryal bir yönetim biçimi aldı.

Maske düştü!

Demokrasi ve özgürlüklerin olmazsa olmaz koşulu, hukuk devleti düzeni kökünden kazındı.

Çıkar kavgası, ortaklık!

Tehdit, şantaj!

Ortaklık bozulunca her şey ama her şey ortaya çıktı!

Torba yasalarla nereye kadar gidilecek, nasıl hak ve hukuk yaşam biçimi olacak?

Ey yurdumun insanı, fezlekeler nereye saklanacak!

Bu korku, bu telaş, yangından mal kaçırma…

Mutlak güç bir gün biter, sakın bunu unutma!

O buyruklar nereye kadar sürecek, nereye kadar “Alo Fatih” denilerek medyanın üstündeki baskı artacak?

Bir gün tarih yazacak bunları yazacak!

 

***

 

İstediğin kadar kazı, istediğin kadar ayrıştır toplumu…

Hayatın, özgürlüğün, düşüncenin tohumu çoktan ekildi bu topraklara.

Geceleri yıldızları topluyor çocuklarımız, gençlerimiz, insanlarımız.

Denizler daha çok mavileşiyor, gökyüzü yine parlıyor masmavi…

Vadilerde ağaçlar yeşeriyor, umut çiçekleri açıyor…

Bak ilkyaz sürgün verdi…

Kuşlar özgürce kanat çırpıyor.

Herkes biliyor bakan çocuklarının paraları nasıl istiflediğini.

Rıza’nın önünde yatarak ölümü göze alan eski bakanı, kol saatlerini…

Twitter’ın kökünü kazıyordun ama tutmadı…

Torba yasalar, baskı, senin için demokrasi oldu…

Özgürlükler torbaya kondu!

Öküz öldü, ortaklık bozuldu!

Abdülkadir Bulut’un dizelerinde olduğu gibi, dağ başlarında taş gibi olmak güzel şeydir.

Öyle sessiz kendi halinde…

Bir bakarsın ırmağın coşkusu, denizin dalgası.

Umut!

Çiçekleşmiş sevdalar!

Bütün mesele hayatın karşısında sıkmak dişi, sağlam basmak ayağı.

Her gün biraz daha kayalaşmak, halkınla birlikte, halk içinde…

Tarihin sayfalarına bak, Almanya’ya, İtalya’ya, İspanya’ya…

Baskı, şiddet, zindanlar, işkenceler, kıyımlar…

Baskıcı rejimlerin sonu yok!

Biraz düşünürsen eğer “ağlamak geçer içinden” suları sızan bir testi gibi.

Ucu denize çıkan yollarda, dudaklarında bir türkü…

İnsanlık için!

Kazınan kökler yine kök salmış özgürlük adına…

 

***

 

Çocuklar ölürken için sızlamıyorsa eğer, sen insan değilsindir…

Tüm dünyanın çocukları, gençleri ve insanları kıyıma uğruyorsa, sen susuyorsan eğer!

Sünni, Alevi, Şii, Türk, Kürt, Arap…

Müslüman, Hıristiyan…

Askeri ve sivil darbelere göz yumuyorsan!

Ortadoğu’da İslam iç savaşına destek oluyorsan, köktendinci terör örgütlerini eğitip sınırından Suriye’ye gönderiyorsan.

Kendi çocuklarının ölümüne aldırmıyorsan…

Ne Müslümansın ne de Hıristiyan!

Yüreğinde bir sevgi yumağı olmalı…

Kök kazınmamalı!

Ortadoğu coğrafyasını kan gölüne çevirmiş olan emperyalizmi görmezsen, gaza gelirsen, nice katliamlara elini bulaştırmış olan o güçler bir bakarsın senin de tepene biner!

Seni torba yasalar değil, evrensel hukuk, bağımsız yargı kurtarabilir.

İkiyüzlü Batı’ya inanma…

Onların demokrasilerine bak ve çekidüzen ver bu güzelim ülkeye.

Çocukları ve gençleri sev!

Tüm insanları kucakla!

İnsanlık onurunu ezmeye kalkma, yasakları kurtarıcı sanma.

Gün gelir rüşvetin ve yolsuzluğun adresi sorulmaz.

Çünkü adres bellidir!

Hesap sorulur!