Kılıçdaroğlu’na burdan yüklenecekler

Kılıçdaroğlu’na burdan yüklenecekler
10 Aralık 2012 05:49

Irak Merkezi Yönetimi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu davet etmişti, ki, iktidar partisinin Suriye ve Irak eksenindeki politikası ve buna CHP’nin ulusal bir siyasal güç olarak muhalefeti hem Şam’da, hem de Irak’da dikkat çekti ve haliyle CHP’ye bir yönelim oldu.

Safile USUL H&H YORUM

 
Bu meselede bugün sesli düşüneceğim…
 
Şöyle ki…
 
Önümüzdeki dönemde Ortadoğu durulmayacak, tam tersine daha da karışacak ve dip çelişkiler daha da belirginleşecek.
 
Bizdeki Hükümet bu alanda oynamaya ve yanlış yapmaya devam edecek.
 
Bu yanlışlar sık sık kriz çıkaracak.
 
Kriz çıktıkça AKP Hükümeti, “Düşmanlar ülkemize saldırıyor” resmini güncelleyecek.
 
Bu düşman resmi AKP açısından aynı zamanda iç muhalefetin tepkilerini kontrol altına almanın ve bu muhalefetin kendisi için yaratacağı siyasi zararlardan korunmanın bir yolu.
 
Bu konu hassas ve önemli o nedenle görüş bildirmek yerine sesli düşünmeyi tercih ediyorum.
 
Soru bir:
 
Kılıçdaroğlu Irak’a gitmeli mi?
 
Stratejik siyasal bir adım olarak evet.
 
Hatta, Türkiye’nin temelinde özgür bir ulus olması, komşuların içişlerine müdahale politikası izlememiş olması, seküler olması, bölgesel oyunlara yüz vermemiş olması ve esasen evrensel demokrasinin siyasal değerleri için adım atmak yolunu istemesi ve siyasal azminin bu yönde olduğu konularında tüm Ortadoğu’ya mesaj vermesi iyi olur.
 
Bu durum, Türkiye’nin bağımsız, demokrasi isteyen, özgür toplum modelini temsil eden yüzünün Ortadoğu’da daha da iyi algılanmasına ve saygı görmesine ve daha kolay modellenmesine yardımcı olur ve Hükümet’in karıştırıcı politikasını bölgede geriletir.
 
Şüphesiz ki, CHP Irak ve Şam ile görüşmelerde bulunduğunda, temas kurduğunda Hükümet’in hücumuna uğrayacak.
 
Örneğin en basitinden, Star’in geçen gün attığı, “Bakanın uçağına izin vermeyen Bağdat’tan Kılıçdaroğlu’na davet geldi.” manşetinde olduğu gibi kötü niyetli kara propaganda yapılacak.
 
Buna rağmen bu yolda gidilmeli mi?
 
Bence, evet ama bir şartla.
 
Emin, kararlı ve ofansif olmak kaydıyla.
 
Ve işte, bu noktada şöyle bir tereddüdüm var.
 
Kılıçdaroğlu geçen gün kendisine Bağdat’ın daveti sorulduğunda cevap verirken bir yerde şöyle bir ifade kullandı, aynen alıntılıyorum:
 
“Kendi ülkemizin çıkarlarının söz konusu olduğu yerde kendi ülkemizin çıkarlarından yana tavır alırız. Dış politika ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilir. Ülkemizin çıkarları her şeyin üzerindedir”
 
Ben bu cevapta, Hükümet’in sözleri karşısında sallantıya girebilecek ve geri adıma sebep olacak bir ruh hali görüyorum.
 
Çünkü, mevcut Hükümet’in Ortadoğu politikasına muhalefet ve bunun gerektirdiği pratik ile Hükümet’in, “Düşmanlarımız, milli çizgilerimiz” olarak lanse ettiği şeylerin arasındaki çizgi nasıl netleştirilecek, bu cümlede bu durum belli değil.
 
Ve eğer, mesela, Irak ziyaret edilip, ardından Hükümet basını taarruza geçtiğinde geri adım gelecekse bu yola hiç girilmemeli.
 
Her geri adım Hükümet’e psikolojik üstünlüğünü perçinler çünkü.
 
O halde sesli düşünmenin sonucu özet olarak şu çıktı…
 
Ya, emin ol ve adım at ve baştan sona kadar ofansif git ve asla geri adım atma…
 
Veya, bu yola hiç girme ve Hükümet’in yıpranma sürecini bekle.
 
Birşey daha…
 
Cuma gecesi acaip şaşırdım.
 
CHP’li Savcı Sayan var ya…
 
Cuma gecesi Ülke TV’de, “En Sıradışı” isimli programa telefonla bağlandı ve dedi ki özetle, “Ben Kılıçdaroğlu’nun Türkiye Cumhuriyeti’nin Bakanı’nın uçağına iniş izni vermeyen Bağdat’a gitmesini içime sindiremiyorum. Esed’e yakınlığını içime sindiremiyorum.”
 
Bir de, “Esed” diyor, yani Hükümet’in dil jargonu. Halbuki Türkiye’de “Esat”dır o kelime eskiden beri.
 
Savcı Sayan bu lafları ederken bir de, “Esed”e geçmiş.
 
Bu ne biçim bir CHP’li, bilen var mı?
 
Hükümet’in temsilcisi gibi davranan ve CHP’ye sistematik bir şekilde siyasi olarak yüklenen yayın organlarında CHP hakkında bu şekilde konuşmak nasıl birşey bir de? Çok mu normal örneğin?
 
Bu arada, Savcı Sayan Ülke TV’deki programda o kadar “beğenildi” ve etkili bulundu ki programın sunucuları tarafından haftaya bizzat programa davet edildi.


Yazarın Son Yazıları:
Bozdoğan Kemeri sessiz bir tanıktır
Demek ki bir değişiklik yok
Özgür Özel’i yakından tartmak istiyor