Kılıçdaroğlu kesin aday, nankörlük etmesinler

Kılıçdaroğlu kesin aday, nankörlük etmesinler
19 Eylül 2022 14:41

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı, 6’lı masanın konuya bakışı ve özellikle İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in alacağı tavır, siyaset gündeminin önemli maddesi olmayı sürdürüyor.

 

 

Gürbüz Evren / Veryansıntv

 

 

Konuya ilişkin hemen her gün köşe yazıları ve haberler okuyor, televizyon programları izliyorsunuz. Ben de tartışmalara katkısı olabileceğini düşündüğüm bir görüşmeyi paylaşacağım.

Beni yakından tanıyanlar, CHP’nin yönetim kadrosu ve önde gelen belediye başkanlarıyla ilişkilerimi bilir. Dolayısıyla ‘laf olsun torba dolsun’ türünden yazılara imza atmayacağım da bilinir.

CHP Genel Başkanı’nın adaylığını, Kılıçdaroğlu’na yakın bir MYK üyesi ile konuştuk. Uzun sayılabilecek görüşme sırasında çekilen bir fotoğrafı da Instagram hesabımdan paylaştım. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’lilere ‘6’lı Masa konusunda konuşmayın’ talimatı verince, konuğumun deşifre olmaması için gönderiyi hemen sildim.

 

 

CHP’li isme öncelikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık sürecinin nasıl gittiğini sordum.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığının önündeki tüm engelleri, ‘akıllı bir strateji’ ile teker teker kaldırdıklarını söyleyen konuğum, “Gürbüz Bey bu konuyu en iyi bilenlerden birisiniz, hatta bir yazınızda ‘Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hayırlı olsun’ diye yazmıştınız” dedi.

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin sürekli gündemde tutulduğunu hatırlattım ve “Onlardan kesin ‘Vazgeçtik’ açıklaması gelmeden Kılıçdaroğlu’nun adaylığı çok tartışılır. Parti içinde kargaşa var görüntüsü verir. Bu da onu yıpratmaz mı?” diye sordum.

CHP’li önemli isim ise “Boş konuşuyorlar. Kılıçdaroğlu daha kaç kez işinize bakın diyecek ki? İşlerine baksınlar. Onları bu makamlara taşıyan Genel Başkan’a nankörlük etmesinler” yanıtını verdi.

“Nankör ifadesi biraz ağır olmadı mı?” diye sorduktan sonra “Mansur Yavaş’a haksızlık etmeyelim. Hiçbir zaman adayım demedi. Başka siyasi çevreler Mansur Beyin adaylık konusunu gündemde tutuyor” değerlendirmesini yaptım.

CHP’li konuğum ise “Gürbüz Bey birbirimizi uzun yıllardır tanırız. 2014 yerel seçimleri öncesi CHP içinde uzun süre Ankara Büyükşehir adaylığınız konuşuldu. Çok da hazırlandınız. Dolayısıyla bu süreçleri iyi bilirsiniz. Genel Başkan da size ‘Adaylığınızı zamanı gelince açıklarız, siz bir yerde konuşmayın, hiç kimseyi sizin için dolaylı da olsa konuşturmayın’ dedi. Siz de buna uydunuz. Bu işlerin nasıl olduğunu en az benim kadar bilirsiniz. Bugün benzer bir durum yaşıyoruz. Konuşmuyor, adayım demiyor, ama başkalarını konuşturuyor ya da buna da müsaade ediyorsa, bu doğru bir tavır değildir. Vefa hiç değildir” yorumunu yaptı.

 

 

“Altılı Masa’da Kılıçdaroğlu’nun adaylığına Meral Akşener karşı çıkıyor iddiası spekülasyon mu?” diye soruyorum.

Konuğum ise soruyu doğrudan yanıtlamasa da Meral Hanımın yanlış yönlendirildiğini savunarak, “İyi Parti’nin oy oranının yükseldiğini ve CHP’yi geçince de birinci parti olduk, Cumhurbaşkanı adayına biz karar vereceğiz, hatta Meral Hanım olacak denileceğini ilk siz yazmıştınız. Oysa yaptırdıkları anketlerden çıkan sonuçlar abartılı. Bizi geçmeleri mümkün değil” cevabını veriyor.

CHP’nin de kendini önde gösteren anketler yaptırmakla itham edildiğini hatırlatıyorum. Şu anda oy oranınız nedir? Kılıçdaroğlu aday olursa oy verir misiniz? içerikli anketin sonucunu ne zaman açıklayacaksınız? diye soruyorum.

“Kim CHP’nin anket manipülasyonu yaptığını söylüyorsa, yalan söylüyordur. Halkın, CHP ve Kılıçdaroğlu’na ilgisi her geçen gün artıyor. Net bir rakam veremesem de AKP’yi geride bıraktığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Özellikle 25 Eylül’de açıklamayı planladığımız anketin sonuçlarını bekleyin” yanıtını alıyorum.

 

 

“HDP’ye bakanlık verilebilir sözleri çok tartışma yarattı. İyi Parti ile aranızda gerilim yaşandı. Konu kapandı mı?” şeklindeki soruma CHP MYK üyesi konuğumun yanıtı çok sert oluyor: “Ağzı olan konuşmamalı. Süreci sabote edecek açıklamalardan kaçınmalı. Kimsenin yerinin siyaseten garanti olmadığı da bilinmelidir.”

Yani HDP konusunda tavrınız net, bu parti ile dolaylı da olsa iş birliği yapmayacaksınız diyebilir miyiz? diye soruyorum.

Karşılığında, HDP’liler bize oy verecekse hayır mı diyelim? Milyonlarca seçmeni olan HDP’yi yok mu sayalım? Onlar da bu ülkenin vatandaşı değil mi? şeklinde soruma yanıt olmayan sorular alıyorum.

 

 

Kılıçdaroğlu’nun, ‘Ya bana katılın ya da yolumdan çekilin” ve “Şimdi bazı sermayedarlar, birtakım medya üzerinden, bazı kurmaylarımın beşli çetelerle görüştüğüne dair haberleri devreye sokacakları bilgisi geliyor” açıklamalarını hatırlatıp, bu sözlerin muhatabı MYK’daki bazı isimler şimdi ne yapacak? Deşifre olduklarına göre istifa mı edecekler yoksa Genel Başkan onları görevden mi alacak? diye soruyorum.

CHP’li konuğum, “Genel Başkan, onların inisiyatif alıp, kendiliğinden gitmelerinden yana. Konunun, bu süreçte daha fazla uzayıp, konuşulup partiye zarar vermesini istemiyor. Kemal Beyin konu üstünde çok düşünüyor ve bazı arkadaşlarla istişarelerde bulunuyor. Aslında biz, bugün sizinle konuştuğumuz konularla vakit kaybetmekten yana değiliz, çünkü Genel Merkez’de çok yoğunuz. Çok ama çok randevu talebi var. Genel Başkan, randevu isteyen bazı isimleri bizlere yönlendiriyor” diyor.

 

 

CHP Özel Kaleminin son bir yıldır çok yoğun olduğunu, randevu taleplerini ve görüşmeleri planlamak için gece gündüz çalıştığını biz de çok yakından biliyoruz.

CHP’nin (dostlarıyla) iktidara geleceğini öngören birçok üst düzey bürokrat, uzman, akademisyen, muhalefet medyasından isimler ellerindeki dosyalarla şimdiden makam, mevki kapmak için Genel Merkez’in kapısını aşındırmakla yetinmiyor, adeta Kılıçdaroğlu’nun evinin önünde de yatıyor. Kelli felli profların, muhalefet medyasının ünlendirdiği isimlerin, her şeyin uzmanı olanların, ‘Erdoğan’ın en sert muhalifi benim’ havasındaki gazetecilerin Kılıçdaroğlu’ndan bir randevu koparmak için attıkları taklaları, düştükleri komik durumları ayrı bir yazıda anlatmakta yarar var.

 

 

Görüşme talebi yoğunluğunun sadece medyayı ilgilendiren bölümüne değineceğim. İktidar değişikliğinde Fahrettin Altun’un yerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı görevine gelmesine kesin gözüyle bakılan bir CHP’li isme ulaşanlar, şimdiden TRT Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcılığı, daire başkanlıkları ve TRT Yönetim Kurulu üyelikleri için yoğun bir baskı uyguluyorlar. Bunların arasında bazı CHP milletvekillerini devreye sokan, ricacı yapanların da olduğunu söyleyelim.

Aynı şekilde Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü, Yönetim Kurulu üyeliği ve ajanstaki diğer makamlar için de büyük bir mücadele sürüyor.

Bu görevlere talip olanların arasında, AKP döneminde aldıkları cezaları, hapis yattıklarını, bedel ödediklerini, dolayısıyla bu makamları fazlasıyla hak ettiklerini anlatanlar da var. “Ekranlarda çok sert konuştuğum, şu programı, şu haberi, şu röportajı yaptığım, en sert köşe yazılarını yazdığım, katıldığım programlarda CHP’yi herkesten iyi savunduğum için AKP iktidarının baskısına maruz kaldım” diyen ve eline program kayıtlarını, yazıları alıp, görüşmelerde bunları kanıt olarak gösterenlerin de bulunduğunu belirtelim.

Biraz daha ileri gidenlerin ise Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılmasının hemen ardından TRT ve Anadolu Ajansı’ndan atılması ve yerlerine getirilmesi gerekenlerin listelerini bile hazırladığını da kaydedelim.

Kısacası, iktidar değişikliği garanti görüldüğü için yer kapma yarışı çoktan başladı. Dere görünmeden bırakın paçaların sıvanmasını mayolar bile giyildi.

Not: Yazı yine uzun oldu. Kusura bakmayın.