İstanbul, Giuliani öncesi New York gibi mi?

İstanbul, Giuliani öncesi New York gibi mi?
6 Şubat 2013 00:04

Ben hatırlamıyorum…
 
Safile USUL H&H YORUM

 
Önceden de, mesela 2004 öncesinde de surların dibinde turist kadınlar öldürülüyor muydu?
 
Yoksa şimdilerde mi arttı?
 
Bunu bilmiyorum.
 
Anneme göre, eskiden kadınlar bu kadar çok öldürülmüyordu; yerli veya turist, “son yıllarda kadınların öldürülmesi çok çok arttı” diyor.
 
Benim valide hanımın televizyon üzeri “ampirik” tespitleri bunlar.
 
Ah, elimde rakam da yok, ki, sayılar zaten sadece kendine güvenen ve ciddiyet taşıyan yönetimlerde güvenilirlik arz eder.
 
Şimdi gelelim bu ABD’li zavallı kadına.
 
Tabii, amiyane konuşmak da çok mümkün bu olayda, yani, “Geceleri bizim arabayla bile tek başımıza geçmeyeceğimiz yerlere gitmemeli turist kadınlar.” gibi.
 
Ki, hakikaten de böyle düşünüyorum.
 
Hatta, o surdibi vs. gibi yerlere tabelalar asılmalı, “Kadınların tek başına gezmemesi tavsiye olunur.” gibilerinden.
 
Geri kalmış ülke görüntüsü ve zihniyeti yansıtır elbette ki böyle bir levha ama bir şehir adam olana kadar kadınların hunharca öldürülmesinden evladır herhalde.
 
Valla benim kızım filan olsaydı ve bu tür yerlere tek başına gitmeye kalksaydı onu zincire bağlardım, cidden yapardım bunu. Yani tam zincire bağlama şeklinde olmazdı bu ama onu engellemek için herşeyi yapardım diyelim.
 
Ne diyeceğim bir de…
 
Bu ABD’li kadıncağınızın öldürüldüğü sur dibi bölgesi gibi bölgeler hemen tüm şehirlerde olduğu gibi, bir şehrin çok dokunaklı ve çok yaşamış bölgelerindendir.
 
Nitekim ABD’li kadın da tren raylarını fotoğraflamaya meraklıymış.
 
Ki, tren rayları da şehirlerin en hassas doku ve duyularındandır.
 
Ama bir o oranda da tehlikeli yerler olabilir.
 
Örneğin belediyecilik etkin işlemiyorsa, yoksulluk artıyorsa, şehirde psiko-sosyal bakım ağı yoksa, polis yaygın olarak etkin çalışmıyorsa vs.
 
Bu son olay bana Giuliani öncesi New York’u hatırlattı.
 
1994’de New York’a Belediye Başkanı olan Rudy Giuliani’ye kadar New York birçok izbe yerin bir toplamıydı sanki.
 
Güvensiz ve ürkütücü bir şehirdi belli alanları dışında.
 
Giuliani geldikten sonra New York’da bir sosyal ağ ve güvenlik ağı kurdu.
 
En dibine kadar indi şehrin. O dönemde polisler New York’un tüm kriminal milyösünde polis olmanın yanı sıra, birer sosyal hizmetli ve psikolog gibi çalıştılar ve zamanla tüm şehrin her dibini kontrol altına aldılar.
 
Ve, Giuliani New York’u değiştirmeyi başardı sonunda. İsmi hala anılıyor.
 
Tabii, ben İstanbul yönetiminin değişmesini sadece surdibi vd.’lerinin güvenliği için değil, ülkenin makro siyasal gidişatı için de istiyorum.
 
En temel konu benim için o ama bugünlük bu haliyle kalsın konu.
 
İstanbulum’un sur diplerinin, tren raylarının, bin türlü mazi kokan her köşesinin temizlenip arınacağı günleri çok isterdim.
 
Bu arada, bence hakikaten turist kadınlar ciddi ciddi uyarılmalı.
 
Ellerinde fotoğraf makinası her yere girmemeleri gerektiği, otostop yapmamaları onlara anlatılmalı.
 
Kim anlatmalı?
 
Seyahat acentaları, o tür güvensiz bölgelerde görev yapan polisler… vs.

 
İSRAİL’İN SURİYE’YE SALDIRI NEDENİ BELLİ OLDU
 
İsrail’in Suriye’ye saldırısının nedeni ve saldırı sonrası Suriye’nin sessizliğinin nedeni belli oldu.
 
Şöyle ki…
 
Türk basını yaygın halde, sağda solda mayın gibi demeçler vererek dolaşan Davutoğlu ile halen Prag ve Macaristan’ı gezerek kafa dinleyen Erdoğan’ı kızdırmamak için dış politika haberlerinde de süzgeç uyguluyor ama tabii biz de dikkatle, olanı biteni anlamak için gözümüzü açıyoruz.
 
İsrail’in Suriye saldırısı konusunda Alman Savunma Bakanı Thomas Maiziere’nin önceki gün Münih’deki güvenlik konferansında Alman gazetecilere yaptığı bir açıklama oldu.
 
Alman Savunma Bakanı bu tür gelişmeler hakkında her taraftan bilgi alabilir ve alır, ABD, İsrail, Suriye vs.
 
Dolayısıyla söyledikleri birinci elden bilgiye dayanır.
 
İşte, Alman Frankfurter Allgemeine Gazetesi’nden okuduğum üzere, Alman Savunma Bakanı Maiziere Alman gazetecilere İsrail’in Suriye saldırısı hakkında şu bilgileri vermiş:
 
“İsrail’in Suriye’ye saldırısı Suriye’nin içinde süren savaşla ilgili değil. Dolayısıyla Suriye’yi hedefleyen bir saldırı değil. Saldırı İsrail’i etkileyecek bazı tehlikelerin bertaraf edilmesi ile ilgili ve bu olayı Suriye etrafında olanlar çerçevesinde değil, münferit bir durum olarak değerlendirmek lazım.”
 

Gazetede devamla, Suriye’den Hizbullah’a yollanan füzelerden söz ediliyor.
 
Ve, sanırım, Suriye de bu nedenle sessiz kaldı. Yani, bu olayda haklı değildi muhtemelen.
 
Ki, ben de hafta sonu bu konuya ilişkin yazdığım yazıda bu yönde bir tahminde bulunm


Yazarın Son Yazıları:
Bir numaralı hedef İmamoğlu
Bozdoğan Kemeri sessiz bir tanıktır
Demek ki bir değişiklik yok