Erdoğan şu anda can havliyle sandıktan çıkmaya kilitlenmiş vaziyette.

Safile USUL H&H YORUM

Bu kapsamda da, Türkiye’de masif bir ayrıştırma politikası izleyerek, kendilerinden oy alabileceğini umduğu kitleleri kendi etrafında toplama mücadelesi veriyor.

Bu kesimler için, “düşman resim” olacağını düşündüğü semboller kullanıyor.

Örneğin, Türkiye’de hiç kimse camide içki içmeyeceği halde, ister solcu, ister sağcı, ister liberal, ister dini inanç taşımayan, ister Müslüman, ister Müslüman olmayan, ister o mezhepten, ister bu mezhepten, hiç kimse camide içki içmeyeceği halde ve Dolmabahçe camiinde içki içilmediği müteaakkip defalar, caminin değerli imamı da olmak üzere, açıklandığı halde hafta sonu yaptığı mitinglerde, “Bunlar camilerde içki içenler.” dedi.

Kendisi de biliyor sözlerinin doğru olmadığını ama oy alacağını umduğu kesimleri kendi etrafında tahkim etmek için bu yolu bilinçli bir biçimde kullanıyor.

Öylesine varlıksal anlamda sandığa muhtaç görüyor ki kendisini, her türlü insani, siyasi, toplumsal ve anayasal kuralı çiğnemekten kaçınmıyor.

Sonra yine, “Bunlar bizim başörtümüzü çiğniyorlar” gibi gerçek olmayan ve insanları birbirine karşı doldurucu bir söylem kullanıyor.

Ki, Taksim meydanında gösteri yapanlar için, “İşgalci” demesi de onun toplumsal ve insani birlik terbiyesini ne kadar çiğneyebileceğine  iyi bir örnek ve Erdoğan’ı iyi gösteren bir ayna.

Erdoğan tek şansının sandık etrafında bir, tıpkı eski zamanların, “Kafirler ve Müslümanlar” kalıbı gibi, “iki birbirine düşman kesim” resmi yaratarak, kendi etrafında duracak bir kutup oluşturmak olduğunu düşünüyor ve bu hedefine kilitlenmiş vaziyette.

Bu yolda herşeyi söyler ve yapar, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Peki, Erdoğan ne kadarlık bir kesimi arkasında tahkim edebilir ve ne kadarlık bir seçmen dilimini kaybeder?

2011 seçimlerinde kendisine oy vermiş seçmenin ne kadarı bu sefer onu terk eder?
Benim buna cevabım şu şekilde….

Erdoğan bu söylemi ile 2011 genel seçimlerinde sandıklarda oy kullanan 40 milyon kadar seçmenden aldığı yüzde 49 küsür oyun sadece az bir kesimini tahkim edebilir.
Bu kesimi ise, şöyle tarif etmek mümkün…

1-Klasik olarak MSP-Refah-Fazilet çizgisinde kalmış ve kültürel değişimi henüz yavaş olan, Cumhuriyet ve ona dinsel temelde karşı olmak hissiyatına hala nispeten sadık olan kesim

2-Sosyo-kültürel ve bireysel yaşamında eski kalıplarla düşünmemekle ve önemli bir liberalizasyona tabii olmuş olmakla beraber, ekonomik olarak iktidar partisinden memnun olan, kendisini ekonomik ve sosyal kabul anlamında eskiye nazaran daha iyi hisseden ve Erdoğan’ın  uygulamalarını yer yer ilkel bulmakla beraber henüz ondan ayrılmak için kendisi açısından doğrudan bir sebep görmeyen kesim (bu kesimde halen önemli devinimler sürüyor, Türkiye muazzam bir sosyo-kültürel değişim içinde zaten)

Bu iki kesimin sayısı ne kadardır?

Yani, 2011 genel seçimlerinde iktidar partisine oy vermiş seçmen içinde bu iki kesimin sayısı şu anda ne kadardır?

Bunu çok merak ediyorum sayı olarak ve bunun için sayı yok elimizde.

Ancak kabaca, 2011 genel seçiminde iktidar partisine oy vermiş %49 küsürlük seçmenin yarısından biraz fazlası bu ilk iki kesimdendir diye düşünüyorum.

Peki, soruyu tersten sorar ve, “Hangi seçmen Erdoğan’ı terk eder?” dersek…

Buna da şu cevabı veririm ki…

1-Klasik Türk orta sınıfından 2011’de Erdoğan’a oy vermişlerin bir kısmı

2-Eski merkez sağ partilere oy verirken, 2011 seçimlerinde Erdoğan’a oy vermiş olanların bir kısmı

3-Kendini aslında temelde CHP, MHP gibi konumlandırmasına rağmen pragmatik olarak ve de CHP ve MHP’yi biraz boğucu görenlerin AKP’ye oy vermişlerin bir kısmı

4-Kendini liberal olarak tanımlayan, “Yetmez ama evet”çilerin bir kısmı

5-Önceden AKP’ye inararak ve onu toplumsal meselelerde liberal görerek oy vermiş sanatçı, sol yazar vs. kesimin hemen tamamı

Bir de kısaca, şu genel değerlendirmeyi yapmak isterim ki…

Kanımca Türkiye’deki seçmen tutumu kademe kademe ve nispeten tedrici olarak sürekli değişiyor.

Ve, bu durum da muhalif partiler için yeni ve etkin yapılanmalar ve etkin projelerle hem demokrasimizi korumak açısından ama hem de iyi bir Türkiye için çok önemli fırsatlar yaratıyor.

---

Yazarın Son Yazıları:
Demek ki bir değişiklik yok
Özgür Özel’i yakından tartmak istiyor
Almanya Cumhurbaşkanı ve İmamoğlu