Gülen'den odasındaki tabloya açıklama: İllüminati simgesi değil

Gülen'den odasındaki tabloya açıklama: İllüminati simgesi değil
20 Şubat 2013 14:27

Fethullah Gülen’in çalışma odasında bulunan tablonun İllüminati simgesi değil “Kabe Örtüsü ve Hz. Muhammed’in Mührü”nün bileşiminden meydana gelen bir kompozisyon olduğu belirtildi.
 
Bazı sitelerde yer alan “Fethullah Gülen’in çalışma odasındaki büyük tablo İllüminati simgesi” şeklindeki dedikodulara, Gülen’in görüş, düşünce ve mesajlarının yansıtıldığı “tr.fgulen.com” internet sitesinden sert yanıt geldi. Açıklamada “Yalan ve iftirayı bir silah kullanarak, hiç olmazsa izinin kalacağı ümidiyle temiz ruhlara sürekli çamur püskürten şer şebekeleri yeniden sahnede. Kin ve nefret duygularıyla oturup kalkan bu kimseler, Muhterem Hocaefendi’nin koltuğunun üzerinde yer alan ve açıklaması aylar önce yapılmış olan fotoğrafı -karalama malzemesi olarak kullanmak üzere- son günlerde bir kere daha ısıtıp site site dolaştırır oldu” denildi.


 
-“GÜLEN ÜÇ KEZ HACCA GİTTİ”-
 
Kin ve nefret duygularıyla oturup kalkan bazı kişilerin sürekli yalan ve iftiralara sarılıp, dine hizmet eden herkesi hedef alıp ve onları karalamak için her yola başvurdukları belirtilen açıklamada, “Mesela, muhterem Hocamız üç defa hacca gittiği ve pek çok sohbetinde, röportajında, kitabında hac hatıralarından bahsettiği halde ‘Peki hacca niye gitmiyor/gidemiyor?’ şeklinde çok tuhaf bir soruyu televizyon ekranlarına dahi taşıyabiliyor ve bu yalan boyalı kasıtlı soruyla da şüpheler hâsıl etmeye çabalıyorlar” denildi. Açıklamada Fethullah Gülen’e her konuda sayısız iftira atıldığı belirtilirken, “Bazı kirli eller tarafından servis edilen mesajlarda muhterem Hocamızın koltuğunun hemen üstünde asılı olan bir tablo ‘İlluminati Tarikatı’ gibi yapılanmaların, gizli teşkilatların simgesi olarak gösteriliyor” denildi.

Açıklamada İllüminati simgesi gibi gösterilen tablo şöyle anlatıldı:
 
-GÖZ DEĞİL HZ. PEYGAMBER’İN MÜHRÜ!-

 
“Kıymetli bir insan, muhterem Hocamıza ne hediye edebileceğini düşünürken onun Ka’beye karşı sevgisi aklına geliyor. Bir şekilde elde ettiği Ka’be örtüsünü hediye etmeye karar veriyor. Fakat Ka’be örtüsünden alınan o mübarek parça istediği büyüklükte olmayınca kendince bir kompozisyon yaparak elindeki ‘mukaddes emaneti’ iki yana sarkıtıp tam ortasına da Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’in muazzez mührünü yerleştiriyor. Muhterem Hocamız da kutsal mekânlardan gelen o kıymetli hediyeyi ‘Oranın küçük bir parçasına bile kurban olurum; onun başımın üzerinde yeri var!’ deyip koltuğunun üstüne astırıyor.”