Gül, ‘Ses kayıtları yasal’ dedi

Gül, ‘Ses kayıtları yasal’ dedi
18 Mart 2014 17:30

Danimarka’ya yaptığı ziyaret öncesine Danimarka Politen Gazetesi’ne konuşan Abdullah Gül ses kayıtlarına dair gelen bir soruya, “Ses kayıtlarını dinlemedim. Kayıtların bazıları yasal, bazıları yasadışı ve tartışılmaya devam ediyor.” cevabını verdi.

 

Safile USUL H&H YORUM

 

Gül’ün ses kayıtlarını dinlemediği söylemesine inanmak mümkün değil, hatta çok büyük bir dikkatle ve tekrar tekrar dinlemiştir.

 

Bu bir yana…

 

Fakat asıl önemli olan şu ki, Gül ses kayıtlarının bir kısmının yasal olduğunu resmen deklare etti.

 

Zaten ses kayıtlarının çoğunun altında TİB numarası ve resmi evrak numarası var.

 

Ordan da belli savcı ve mahkeme yoluyla dinletildikleri.

 

De, bunu Gül’ün dile getirmesi dikkat çekici olan.

 

Gül bu açıklaması ile Erdoğan’ı resmen yolsuzlukla suçladı aslında.

 

Ki, bu açıklamasının ardından, yine aynı röportajda basının durumuna ilişkin olarak…

 

“Türkiye’de basın özgür ama bazı problemler var.

 

Medya parçalanmış ve bölünmüş durumda. Bu yüzden gerçeğin avukatlığını yapan ve daha tarafsız bir medya istenilebilir. Ben de daha güvenilir bir medya arzu ediyorum.’’

 

demiş olması da, Gül’ün Erdoğan’a yaptığı açık bir siyasal eleştiri.

 

Gül’ün kafasındakinin Erdoğan sonrası AKP’yi ele almak olduğu zaten bilinmeyen birşey değildi ama artık resmi siyasal eleştirilerine de başladı; zamanın olgunlaştığını düşünüyor olmalı.

 

Ancak, Erdoğan’ın Türkiye üzerinde yıllarca tepinmesinden sonra, Türkiye’nin hakkı ve layığı Erdoğan’a yıllarca eşlik etmiş olan Gül değil, bambaşka bir siyasal seçenektir.

 

Gül’ün Erdoğan sonrası Türkiye’yi yönetmeyi hakettiğine dair siyasal bir resmi ise, hiç yok.

 

Onlar yola beraber çıktılar, bu yolları beraberce gittiler, Gül’ün Erdoğan’dan bazı şahsi farkılıkları olması, onca olandan sonra ortaya yeni bir siyasal alternatifmiş gibi çıkmasına imkan veremez.

 

SAĞLIKLI BİR POLİTİKACI PARMAK İŞARETİ KARŞISINDA NE YAPAR?

 

Bir defa…

 

Başbakan korumalarının yaptığı resmen dağa kadın kaldırma gibi birşeydir.

 

Korumalarının adli kolluk, savcı, mahkeme gibi bir yetkileri yoktur.

 

Onlar sadece birer, “Bodyguard”

 

Ne bir, parmak işareti yapan kadına dokunabilirler, ne de erkeğe.

 

Bodyguardlar insanları arabanın içine tıkacak, gözaltında tutacak hiçbir yetkinin sahibi değiller.

 

Bodyguardın işi koruduğu kişinin yanına ona fiziken zarar verecek şekilde yaklaşılmasını engellemektir.

 

Fakat bu diktatoryal korumalar kadının evini basıp, pijamasıyla uzun uzun arabada dolaştırma hakkını kendilerinde görüyorlar.

 

Çünkü bunlar Recep Tayyip Erdoğan’ın korumaları.

 

Bunlardan herşey beklenir.

 

Şimdi…

 

Yazının başlığında değindiğim hususa, yani, sağlıklı bir politikacı parmak işareti karşısında ne yapar sorusunun cevabına gelince…

 

Sağlıklı bir politikacı, başbakan, bakan vs. bir vatandaş kendisine parmak işareti yaparsa, bu durum onu psikolojik olarak etkileyebilir, garibine gidebilir, içinden kızabilir veya komiğine gider bu durum vs. vs. vs…

 

Ama hiçbir şekilde o vatandaşa dokunmaz ve dokundurtmaz.

 

Bu hakka sahip de değildir.

 

Nitekim…

 

Siyasal protestolarda vatandaşların kullandığı kelimeler, cümleler, yaptıkları el-kol hareketleri vs. AİHM tarafından siyasal protesto hakkının bir parçası olarak değerlendiriliyor ve söz konusu politikasının kişilik hakkına giren bir alan olarak mütaala edilmiyor.

 

Ki, bir siyasetçiye yönelen vatandaş protestosu, istediği kadar parmak işareti vs. olsun, siyasal içerikli ve toplumsal bir olgudur ve siyasetçiyi siyasetçi olarak hedefler.

 

Tüm bu hususlar AİHM içtihatlarında da mevcut.

 

HEP ÇOCUK ÖLÜMLERİ

 

Son günlerde çocuk ölümleri ve vahşetleri okuyoruz hep.

 

Polis tarafından kafasına gaz fişeği saplanıp, ölen çocuk, vapura binecekken denize itilen arabada ölen çocuk, Kırklareli’nde sapık bir cani tarafından kaçırılıp, tecavüz edildikten sonra boğulan çocuk.

 

Ardarda hep çocuk ölümleri ve bu tür haberleri okumak bile bana zulüm geliyor.

 

Bir de…

 

CHP’li MHP’li belediyeler acaba bu konuda ailelere yönelik eğitim programları düzenleyemezler mi diye geldi aklıma.

 

Özellikle de, Türkiye’nin bu durumunda çok hassas bir biçimde korunması lazım çocukların.

 

Mesela çocukların yalnız sokağa çıkması bile çok tehlikeli şu anda; durum onu gösteriyor.

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Eski camlar bardak oldu
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor