Füsun İhsanoğlu ‘First lady’ olursa Türk kadınına büyük hizmetleri olacaktır

Füsun İhsanoğlu ‘First lady’ olursa Türk kadınına büyük hizmetleri olacaktır
5 Ağustos 2014 11:30

Seçilmiş devlet başkanı ile cumhurbaşkanının eşi anlamında gayrıresmi olarak kullanılan ”Firs Lady”, kavram olarak bütün devletlerin resmi dillerine girmiş ve ‘’toplum psikolojisi’’ açısından da o toplumun bütün kadınlarının yaşantısını olumlu veya olumsuz olarak etkileyen, burada da kalmayıp dolaylı olarak eşlerini de yönlendiren bir ‘’olgu’’ya dönüşmüştür.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Bilindiği gibi önümüzdeki Pazar günü Cumhurbaşkanlığı seçimi var.

 

İlk turda seçilemezse cumhurbaşkanı, iki hafta sonra yapılacak ikinci turda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetmek ve temsil etmek üzere seçim tamamlanmış olacaktır.

 

Bir tarafta ‘’Ben Türk oğlu Türküm’’ diyen Profesör Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, bir tarafta da ‘’Ben Gürcüyüm’’ diyen on iki yıllık başbakanlığı döneminde Türkiye’yi karpuz gibi bölünme noktasına getiren ‘’bölücülerin adamı’’ BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan var.

 

Diğer aday kendini Türkiye’ye mal etmediği için kalite ve kantite yönünden bir kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır, dolayısıyla makalemizin kapsamı dışındadır.

 

Adayların eşleri hanımefendilere baktığımız zaman Ekmel Bey’in hayat arkadaşı Füsun Hanımefendi seçkin bir Türk ailesinden gelmekte ve Türk olduklarını bir iftihar vesilesi olarak topluma sunmaktadırlar.

 

Ama Tayyip Bey kendini Gürcü olarak topluma tanıttığı gibi eşleri Emine Hanımefendi’nin de Arap olduğunu deklare ettiler.

 

Olabilir, tüm ırkların eşit olması nedeniyle bunda bir sakınca bulunmamaktadır; ancak bu ülkede insanların yüzde doksanının benim anadilim Türkçe’dir, yani ‘’ben Türküm’’ dediği yerde Türklüğü benimsememek hatta onu etnik azınlıklar grubuna sokmak iyi niyetle bağdaşmamaktadır; üstelik anayasal bir zorunluluk olmasına rağmen.

 

T.C.Anayasa madde 66: “Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür’’.

 

Bu girizgahtan sonra şimdi esas konumuza yani ‘’firs lady’’ye dönelim ve inşallah Ekmel Bey cumhurbaşkanı seçildiği taktirde eşleri Sayın Füsun Hanımefendi’nin bu konumu nasıl da doldurabileceğini anlatalım.

 

Cumhuriyet dönemine baktığımız zaman Büyük Atatürk’ün eşi Latife Hanım ile iki yıl evli kaldıktan sonra onun büyük lidere karşı yaptığı kıskançlık krizleri yüzünden boşanması nedeni ile bu yolla Türk kadınına pek bir yenilik aktarıldığı söylenemez.

 

Ama şunu bilmemiz gerekir ki, Ulu Önder Atatürk bir yepyeni devlet kurucusu olarak, devrimci dahi bir şahsiyet olarak Türk kadınına bütün yenilikleri bizzat devrim yasaları ile kendisi zaten vermişti.

 

Dolayısı ile evli cumhurbaşkanlarımızın eşlerini ‘’firs lady’’ konumu açısından karşılaştırma durumumuzda Büyük Atatürk bu durumun dışındadır ve böyle bir kıyaslamayı da o büyük lidere saygısızlık olarak kabul ederim.

 

İstiklal Savaşı’nın önderlerinden, Atatürk’ün yakın silah arkadaşı İsmet İnönü’nün eşleri Mevhibe Hanımefendi’nin sadakat ve bağlılığı ile tüm zor koşullarda hayat arkadaşının yanında olması da her taktirin üstündedir elbette.

 

İsmet İnönü’den sonra gelen cumhurbaşkanlarımızın saygıdeğer eşlerine baktığımız zaman her bakımdan müstesna bir yere sahip olmalarına rağmen ‘’firs lady’’ olarak Türk kadınına örnek teşkil edebilecek bir varlık gösterdikleri söylenemez.

 

Şu tespiti açıkça ortaya dökmemiz gerekir ki,genelde Türk toplumu, özelde ise Türk kadını tarihsel olarak büyük sorunlar yığınını içinden günümüze kadar gelmiştir.

 

Eğer bu sorunlar yığınına Büyük Atatürk devrimci önderliği ile neşter vurmasa idi bugün Türk kadını daha çok problemlerin içine batmış olacaktı.

 

Maalesef, Tayyip’in ve AKP iktidarının yönettiği son on iki yıllık döneme baktığımız zaman kadınlarımıza uygulanan şiddetin yoğun bir şekilde arttığını, boşanmaların çoğaldığını, kadın cinayetlerinin fazlalaştığına hep birlikte tanık olmaktayız.

 

Çünkü, Tayyip ve AKP zihniyetinin kadına bakış açısı dogmatiktir ve cinsellik üzerinden değerlendirme yapılmaktadır.

 

Bu durum da kadınlarımızı mağdur ve perişan etmektedir.

 

Ortalama öğrenim süresi altı buçuk yıl olan insanımızda bu nedenlerden dolayı tahrik olarak kadın cinayetleri işlemektedir.

 

Örneğin, birkaç gün önce Bülent Arınç’ın kadının kahkaha atarak gülmesini iffetsizlik olarak değerlendirmesi cahil yığınlarda kadın cinayetlerini artırmak için yeter ve artar bile.

 

Kadınlarımızın bir yığın sorunu var.

 

Başta eğitim olmak üzere sağlık, ailevi düzen, güvenlik konuları başta gelmektedir.

 

Türk kadınının başta bir özgüvene ve bir aileyi yönetecek çağdaş bilgiye, görgüye gereksinimi vardır.

 

Kadın yaratılış itibari ile üreticidir, sanatçı ruhludur, sevgi pınarıdır, evladı için canını feda eden fedaidir, eşinin sevgisine muhtaç yardır.

 

İşte Türk kadınının bu duygu ve gereksinimlerine önderlik edecek olan da seçilmiş bir liderin eşi durumundaki Türkçe karşılığı ‘’başhanım’’ olarak da değerlendirilen ‘’firs lady’’dir.

 

Böyle bir konumdaki hanımefendinin ‘’firs lady’’ olarak değerlendirilmesi için gerekli bilgi ve donanıma da sahip olması gerekir.

 

Aksi halde kadınlar onu toplum psikolojisinin gereği olarak modelleyeceklerinden dolayı çok mutsuz olurlar, ezilirler, estetik duygularını kaybederler, eşleri tarafından horlanırlar ve cinayete kurban giderler.

 

Örneğin, son on iki senede kadınlarımızın önemli bir kesiminde giysilerinin son derece rüküş ve gülünç oluşu, saçlarını başlarının üstünde toplayarak acayip bir türban takarak Hz.Muhammed’in 1400 yıl önceki eleştirel tarifi ile ‘’deve hörgücü’’ne benzetmesi sizce kimi modellemesi sonucu olmuştur?

 

Sakın kimse yanlış değerlendirmesin,hiçbir kadınımızın taktığı başörtüsüne karşı değilim ama onu estetik kurallarına göre giymesi kendilerine büyük saygınlık kazandırır.

 

Ben Türk kadınının hiçbir bakımdan erkeğinden daha geride kalmasına taraftar değilim.

 

Bir anımsatma olarak yapıyorum, yakın bir tarihte bir ‘’firs lady’’ hanımefendinin yabancı bir devlet önderi karşısında giydiği rüküş elbise ve uzun topuklu ayakkabılarının gülünçlüğü nedeni ile o liderin, ayakkabılara attığı bakış ile ne kadar alay ettiğini hepimiz biliyoruz.

 

İşte kadınlarımızın tüm sorunlarına ayna tutup çözüme ulaşmalarını sağlamak için ‘’firs lady’’nin bir kültür ve bilim birikimi olması gerekmektedir.

 

İşte tüm bu birikimler Sayın Füsun İhsanoğlu’nda fazlası ile bulunmaktadır.

 

Bir defa şunu tekrar anımsatalım ki, Füsun Hanım bilimin dolu dolu yaşandığı bir aristokrat aileden geldiğini kamuoyu öğrendi.

 

Ayrıca siyasetle de iç içe olan bu aile, Füsun Hanım’ın yetişmesinde önemli katkıları olmakla birlikte meselenin esas bamteline basmak istiyorum.

 

O da Füsun İhsanoğlu’nun yüksek tahsilli oluşu yani köklü üniversitelerimizden Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu oluşudur ki, bu fakültede Cumhuriyet tarihi içinde kurulan ilk eczacılık fakültesidir.

 

Ben de eczacı meslektaşı olarak bu eczacılık fakültesinin önemini çok iyi biliyorum.

 

Ben Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu olmakla birlikte bizi yetiştiren hocaların aynı olduğunu Füsun Hanımefendi’nin kendileri çok iyi bilmektedirler.

 

Çünkü Gazi Eczacılık’ı kuranlar, Ankara Eczacılık hocalarıdır.

 

Mezuniyet bakımından benden birkaç yıl önce olsa da Füsun Hanım, bu çok değerli hocalarımızın bizi yetiştirmede ne kadar da çok özen ve sıkı öğrenim disiplinliği gösterdiklerini çok iyi anımsarlar.

 

Adeta Avrupalı hocaların elinde yetiştiğimiz bu biliminsanları da 2.dünya savaşı sürecinde Hitlerin zulmünden kaçan Musevi asıllı biliminsanları tarafından yetiştirildiğini ve aynı disiplinle de bu değerli hocaların bizi dolu dolu yetiştirdiklerini çok iyi bilirler, Füsun Hanımefendi.

 

22.dönemde milletvekilliğim sırasında bu hocalarımızdan bazılarına ulaşarak, bana kazandırdıkları bilgi gıdası nedeni ile şükranlarımı saygıyla arzettim.

 

Kimisini rahmetle kimisini şükranla andığımız bu müşterek hocalarımızdan Profesör Dr.Kamil Karamanoğlu, Profesör Dr.Mekin Tanker, Profesör Dr.Nevin Tanker, Profesör Dr.Enver İzgü, Profesör Dr.Mustafa Güley, Profesör Dr.Michelle Bertuca (Fransız profesör), Profesör Dr. Ningur Noyanalpan, Profesör Dr.Gazenfer Bingöl, Profesör Dr.Orhan Altınkurt ve diğer bilim aşığı saygıdeğer hocalarımızı çok iyi anımsarlar Sayın Füsun İhsanoğlu.

 

Sayın Füsun İhsanoğlu ile meslektaş oluşumuz ve aynı ilim erbabından bilim sütü emdiğimiz için bu durum benim için ayrı bir iftihar vesilesidir.

 

Yukarıda yazdıklarım bir nostalji değil, bilakis böyle değerli hocaların elinde bir ruh disiplini ile Sayın Füsun İhsanoğlu’nun yetiştiğine ve yaşam derslerine ne çok şey kattığına ışık tutmak için yaptım.

 

Zaten, bunu Füsun Hanım yaşamı boyunca ispat etmiş bir şahsiyettir.

 

Gerek mesleki yaşamında gerekse muhterem eşleri Profesör Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu’nun dokuz yıllık ‘’İslam Konferansı Genel Sekreterliği’’ görevi sırasında bulunduğu İslam ülkesinde çeşitli sosyal ve kültürel etkinlikleriyle Türkiye’ye hizmetten geri kalmamıştır.

 

İnşallah bundan sonraki yaşamında da cumhurbaşkanı eşi olarak ‘’firs lady’’liğin hakkını verip Türk kadınının her türlü sorununa çare arayacağına ve bu konuda devletin çeşitli mekanizmalarını harekete geçirmek üzere eşi Sayın Ekmeleddin Füsunoğlu’na gerekli telkinlerde bulunacağına yürekten inanıyorum.

 

Yüksek öğrenim durumu ve engin bilgi birikimi nedeniyle öyle etkin bir ‘’firs lady’’ Cumhuriyet tarihi içinde ilk defa olacaktır.

 

Çünkü bugüne kadar Türkiye bunu yaşamadı.

 

Örneğin, Emine Hanım’ın bir defa dahi olsun bu on iki yıl içinde bir şehit çocuğunun yüzünü öpüp başını okşadığını gördünüz mü?

 

Göremezsiniz; çünkü hem kendisi hem de eşi Türk toplumuna doğu ile batı arası kadar uzaklar.

 

Ama medyadan herkes anımsar ki, yabancı ülkelere gittiğinde Emine Hanım,merhamet adına zıpır Arap ve Zenci çocuklarını gözlerinden yaşlar gelerek sarılıp sarılıp defalarca nasıl öptüğüne hepimiz yakından tanığız.

 

İşte şuna çok eminim ki, değerli meslektaşım Eczacı Füsun İhsanoğlu, Türk kadınının ablası, yetimin, sahipsizin, fakir fukaranın anası olacaktır.

 

Füsun İhsanoğlu’nun ‘’firs lady’’liği ile Türk kadınını özgüveni yerine gelecek sorunları hızla çözüme kavuşacaktır.

 

Elbette Türk seçmeni, bilhassa Türk kadını Cumhurbaşkanlığı seçiminde tercihini yaparken Füsun İhsanoğlu ile Emine Erdoğan kıyaslamasını yapacaktır.

 

Herkes layık olduğu yerde veya makamda bulunmalıdır.

 

 

 

[email protected]

 

İbrahim ÖZDOĞAN twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!