Erdoğan'a 'nefret söylemi' davası

Erdoğan'a 'nefret söylemi' davası
21 Kasım 2012 15:55

CHP İstanbul Milletvekili ve İnsan Haklarını İncelem Komisyonu Üyesi Av.Mahmut Tanal, Erdoğan’ın 19 Şubat 2012 tarihli AKP’li gençlere hitaben yapmış olduğu ve 28.02.2012 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisinde AKP Grup Genel Kurul Toplantısında tekrar ettiği “Kininin, dininin davacısı ol!” çağrısı başta Türk gençliği olmak üzere tüm Türk halkını kin beslemeye ve düşmanlığa açıkça tahrik niteliğinde olduğu gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
 

CHP İstanbul Milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Av.Mahmut Tanal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kin söylemleri hakkında yapmış olduğu suç duyurusunda kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararın itirazının reddi üzerine kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi gerekçesi ile kararın  kanun yararına bozulmasını talep etti.


 
Tanal temyiz dilekçesinde, “Kindar bir gençlik yaratma özlemi ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan bu çağrı toplumda her gün biraz daha büyüyen endişelere, öfke ve korkuya sebep olmaktadır. Dindar ve kindar bir nesil temennisinde bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu çağrısından, dindar bir nesil yetiştirilip bu neslin dindar olmayanlara kin ve düşmanlık beslemesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Bu da açıkça halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunu oluşturur ve bu suç Türk Ceza Kanunu 216. Maddesinde açıkça düzenlemiştir. Yargılama sonucunda Mahkemenin 1998/36E. 1998/ 69K. sayılı kararı ile hapis ve para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve ceza infaz edilmiştir.


 
CEZALANDIRILDIĞI SUÇU İŞLİYOR
 
Cezalandırıldığı bir suçu yıllar sonra tekrar işleyen Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın yapmış olduğu toplumu kin ve düşmanlığa çağrı kendisinin Başbakan olması dolayısıyla toplumun büyük bir kesimine ulaşmıştır. Kin ve düşmanlığa çağrı hiçbir devlet adamının söyleminde yer almamalıdır ve bununla rant elde edilmeye çalışılmamalıdır.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti, Anayasanın 2. Maddesinde açıkça belirtildiği üzere
laik bir Devlettir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının Dindar bir nesil temennisini toplumla paylaşması, inananlar ve inanmayanlar arasında bir ayrım yapılmasıdır.

Bu ayrım yapıldığı gibi inananların inanmayanlara kin ve düşmanlık beslemeye çağrısı yapılmıştır. Bu husus da laiklikle asla bağdaşamaz. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan T.C. Anayasasına aykırı söylemlerde bulunmuş aynı zamanda Türk Ceza Kanunu 216. maddesini ihlal ederek Türk toplumunu kendi içinde farklı sınıflara ayırmış ve bununla da kalmayıp bu sınıfların birbirilerine kin ve düşmanlık beslemesi için çağrıda bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle 01.03.2012 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na
tarafımızca suç duyurusunda bulunulmuştur. Suç duyurusu üzerine 07.05.2012 tarihinde tarafımıza tebliğ edilen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenterler Bürosunun 11.04.2012 tarih ve Basın Soruşturma No:2012/660, Basın Karar No: 2012/507 sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmiştir.
 
Söz konusu kararda; Cumhuriyet Başsavcılığının bu sıfata sahip kişiler hakkında
soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1997 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken aynı suçu işlediği gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılmıştı.

Şikayetimiz hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara itiraz
edilmiş, itirazımızı inceleyen Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi 09.08.2012 gün ve 2012/2451 değişik iş numaralı kararı ile itirazımızın reddine karar vermiştir.
 
Söz konusu karar temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiştir. Verilen bu
karar hukuka aykırıdır. Temyiz yoluna gidilmeden kesinleşen kararın Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 309. Maddesi gereği kanun yararına bozulması yoluna başvuru zorunluluğu doğmuştur.” ifadelerine yer verdi.

sözcü