Deniz Baykal Türk Milleti’nin yüreğine su serpmiştir

Deniz Baykal Türk Milleti’nin yüreğine su serpmiştir
8 Mart 2013 00:39

Geçtiğimiz pazartesi, ”Cumhuriyet Halk Partisi”nin doğal lideri Sayın Deniz Baykal ile telefonda görüştüğünü köşesine aktaran gazeteci-yazar Can Ataklı ”Pazartesi Deniz Baykal’la konuştum telefonda. Sesi çok diri geliyordu. ‘ARTIK SAHALARA ÇIKACAĞIM’ dedi öncelikle. İlk önemli toplantısını Kayseri’de yapacakmış, bu ay içinde. ‘Orada bazı görüşlerimi açıklayacağım’ dedi.



İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Baykal, Başbakan’ın medya üzerindeki baskılarını hayret ve ibretle izlediğini belirterek ‘Ancak bu gösteriyor ki, artık gerileme, düşüşe geçme dönemi başlamıştır’ dedi” 
şeklinde aktarıyor ki, bu ifadeler ‘‘Türk Milleti’‘ne çok büyük moral kaynağı olmuş, gerçekten yüreğine su serpmiştir.

Bu sözler gerçek bir liderin, milletini badirelerden kurtarmak için meydana çıkıp haykırışıdır.
Sayın Deniz Baykal’ın bu onurlu çıkışı gerçekten,  Büyük Atatürk’ün kurduğu “Cumhuriyet Halk Partisi’’nin siyasal ve kültürel genlerine uygun bir liderlik tavrı çıkışıdır ve umut vericidir.
Gerçek liderler, kendi ulusunun çok tehlikeli dönemeçlere girdiği zaman dilimlerinde ortaya çıkar ve gerekeni yaparlar.

Tıpkı GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK gibi.

”Cumhuriyet Tarihi” içinde bugün olduğu kadar hiçbir zaman Devlet ve Milletimiz dış emperyalist güçlerin, içerden yerli işbirlikçileri vasıtasıyla bu kadar bölünüp parçalanma tehlikesine maruz kalmamıştı.

Ne Hain Şeyh Sait isyanı, ne Menemen olayı ne de Büyük Atatürk diğer çağdaş devrimleri gerçekleştirirken karşısına çıkan engel ve ihanetler bu çapta idi.



Bunun en önemli nedeni o zamanlar yapılan ihanet ve gerici ayaklanmalara karşı yüzde yüz milli bir hükümet vardı ve anında en sert ve affedilmez bir tarzda gereken yapılıp müdahale ediliyordu.

Bugün böyle mi?
ABD işbirlikçisi AKP Hükümeti’ni ve onun Başbakan’ı BOP Eşbaşkanı ve küresel güçlerin dostu Tayyip Erdoğan zaten başımıza gelen ve ülkemizi bölünme noktasına getiren icraatların baş sorumlusu.

Bunu bir kenara koyuyoruz.
Ya bizim muhalefet ne yapıyor?
Bana göre bugün muhalefet, hangi saiklerle olduğunu bilmem ama bu gayrımilli hükümetin figüranı durumunda.
Bugün hazırlanan ve ihanetin belgesi niteliğinde olan bölünme anayasası masasında muhalefetimizin ne işi var; onu anlamak maalesef mümkün değil.

Küresel güçlere değil paçalarını tüm bedenini kaptıran Tayyip Erdoğan’ın büyük endişeleri  ve kendisi için siyasal hayat-memat meselesi olan bu ihanet belgesini hazırlamaya kendisini zorunlu hissediyor.

Peki muhalefet liderlerinin hangi zorunlulukları var ki, partilerini bu ihanet belgesi masasında oturtuyorlar?
Bunu anlamak mümkün değil.

Siyaset, rakipleri mahvetmek için iyi oynanan satranca benzer.
Yapılan kamuoyu yoklamalarında insanımızın yüzde doksana yakın gibi büyük çoğunluğu Terör Örgüt’ü elebaşısı ile ve diğer örgüt mensubu hainlerle görüşülerek terörün bitirilemeyeceğine inanmakta, bilakis terörü iyice besleyeceğini düşünerek bu yolun terk edilmesini istemektedir.
Bu bağlamda, bugün hazırlanmakta olan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni karpuz gibi ikiye böleceği kesin görünen bölücü anayasa hazırlama komisyonu masasından kalkınmasını istemektedir Türk Ulusu.



Ben buradan TBMM’ndeki iki muhalefet partimize, CHP ve MHP’ye sesleniyorum; yurtsever ulusalcı-milliyetçi ve Atatürkçü milyonlarca insanımızın verdiği oylarla işgal ettiğiniz koltukların hakkını verin, bu ihanet masasından kalkın.

Bu ihanet masasını terk ettiğiniz, ABD’nin dost ve işbirlikçisi Tayyip Erdoğan’ı süper seri katil Öcalan ve kravatlı teröristlerle başbaşa bıraktığınız taktirde partileriniz katlanarak büyüyecek ve bundan sonraki seçimlerde iktidar olacaksınız.

Bakın, milletimiz paradigmasında PKK terör örgütü ile onun Meclis’teki uzantısı olan BDP arasında zerre kadar fark görmüyor ki, tamamen haklıdır.

İşte ABD işbirlikçisi ve BOP Eşbaşkanı, Öcalan’ın muhibbi Tayyip Erdoğan’ı ihanet belgesi olan bölücü anayasa komisyonu masasında katil Öcalan’ın emir erleri olan BDP elemanları ile başbaşa bıraktığınız zaman küreselcilerin kurdurduğu ve gayrımilli olan AKP’yi bitirmiş olacaksınız.

Sakın BOP Eşbaşkanı’nın blöflerine aldanmayın.
Çünkü o bir blöf ustasıdır ama yiyene.
BOP Eşbaşkanı anayasa çalışmalarını PKK’nın legal uzantısı BDP ile götürürüm diyor.
Götür de görelim şark kurnazlığının üstadı.
İşte o zaman biteceksin sen.
İşte o zaman muhalefet partilerinin eline çok önemli bir koz vermiş olacaksın.

Terör örgütünün katil reisi ve kravatlı teröristlerin arzu ve istikametleri doğrultusunda hazırladığın anayasa taslağını BDP ile birlikte 330 oyun üzerinde bir oy ile TBMM’den geçirsen bile,halk oylamasına gittiğinde bu ihanet metni milletimiz tarafından yüzüne çarpılacaktır.
Bundan zerre kadar şüphem yok.

İşte o zaman siyasal zeminde hem senin hem de partinin sonu olmuş olacak.



Ey muhalefet liderleri bu siyasal satrancı iyi oynayın ve milletimizin birliğini, beraberliğini bozan bu işbirlikçi Recep Erdoğan’ın siyasal sonunu getirin.

Şunu açıklıkla ve tüm iyi niyetle söylüyorum ki, siz bu kurnaz işbirlikçi adamın siyasal ömrünü elinize geçirdiğiniz bu fırsatla bitirmediğiniz taktirde, o bu ihanet anayasası manevrasıyla sizi figüran olarak kullanıp ve siyasal ömrünüzü bitirmiş olacak.

Can Ataklı yine aynı yazısında “Baykal telefondaki konuşmalarında 3 önemli görüş ve gözlemi olduğunu söylemiş: 1-Erdoğan panikte, 2-Süngüsü düştü, 3-BDP çok küstahlaştı’’ tespitlerini yapıyor.
Bu tespitlere katılmamak mümkün değil.

Sayın Deniz Baykal çok deneyimli bir devlet ve siyaset adamı olarak en önemli noktayı çok berrak bir şekilde tespit etmiş.

Evet, Erdoğan panikte, çünkü küresel efendiler kendisini alabildiğine bu işi çabuk bitir, bölücü anayasayı çıkar diye insanı yataklara düşürecek şekilde sıkıştırıyor ki, buna can dayanmaz.
Recep Bey herhalde bu nedenle “Baldıran zehiri olsa içerim’’ diyor.

Herhalde böyle ağır bir panikte ki, bölücü anayasayı çıkarmak için BOP Eşbaşkanı Siirt’te Türkçe ‘’Molla’’ denilen Kürtçe ‘’Mele’’ olarak adlandırılan ve kendileri Devlet’in maaşlı kadrolu elemanı olarak atanan çağdışı dinci sınıfından yardım ve destek istiyor.

Vah benim modern Türkiye’m ne hallere düşürüldün ‘’Hıristiyan Haçlı Birliği-Amerikan Müslümanlığı Koalisyonu’’ işbirliği organizasyonunca.
Çünkü kendisi açısından bu işin geri dönüşü yok.

Öyle bir noktada ki, ya olacak, ya olacak; küresel efendilerin buyruğunca.
Ya da,hiç düşünmek bile istemem ama onun yerinde olmak hiç istemem!?
İşte bu nedenle panikte, Sayın Baykal’ın haklı tespitiyle.
Evet süngüsü düştü, çünkü Türk Milleti’ni yok olmaya götüren bölücü anayasa yapma hedefine asla ulaşamayacak.
Bu da kendisi için yolun sonu demektir.
Süngüsü düşen asker de teslim olur.

BDP, BOP Eşbaşkanı’nın verdiği ödünlerle elbette çok küstahlaştı ama onlar bilsinler ki, Tayip Erdoğan demek Türk Milleti demek değil bilakis o yüce ulusun karşıtı birisi.



Türk Milleti’ni ancak Deniz Baykal gibi Atatürk milliyetçisi, halkçı ve deneyimli yurduna, milletine aşık liderler temsil edebilir.

Sayın Deniz Baykal, 22.Dönem Meclisi’nde de bulunmam itibariyle yakından tanıdığım yüzde yüz milli bir liderdir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendisine tam bir güvenle teslim edilecek yüksek bir karakter ve bilge şahsiyettir.
Yüksek bir özgüven ve cesaret sahibidir.

Can Ataklı yine Deniz Baykal’dan aktararak ‘’Görünen o ki, Başbakan artık eskisi gibi değil. Giderek irtifa kaybediyor. Bu nedenle öfkesi artıyor, hırçınlaşıyor. Bu da sinirlerini etkiler, sürekli yanlış yapmasına neden olur… Partimizin bu durumu iyi görmesi ve atağa kalkması gerek. AKP ne yapacağını bilemez halde, CHP’nin halka gerçekleri anlatmasının tam zamanıdır diyor’’ ifadeleriyle de Sayın Deniz Baykal Türk Milleti’ni bu badireden kurtarmak için harekete geçeceğinin sinyallerini veriyor.



Yurdunu ve milletini seven milyonlarca vatan evladının peşinden gideceğinden hiç kuşkum yok, büyük devlet adamı Sayın Deniz Baykal’ın.

Bu ay içerisinde ilk çıkışına yapacağını söylediği Kayseri’deki siyasal etkinliğinde ulusal coşkunun ilk işaretlerini kesinlikle milletçe göreceğiz.

Dün “HALKIN HABERCİSİ’’ internet haber sitemizde Haldun Ertem’in “Deniz Baykal sahalara çıkmaya hazırlanıyormuş, çıkmasına çıksın da, tribünleri dolduracaksa çıksın’’ kelam-ı kibarına rastladım.
Milletimizin bölünüp parçalanma korkusu yaşadığı bu evrede, Deniz Baykal’ın olduğu sahaların dolacağına ait bir endişem yok; asıl benim endişem topyekun milli tezahürattan dolayı tribünlerin çökmesi olasılığıdır.

Ben Sayın Deniz Baykal’ın Kayseri’de ilk çıkış yapma stratejisini, milletimiz ve devletimizin bölünme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bu fetret döneminde, Büyük Atatürk’ün kurtuluş için Samsun’a çıkışına benzetiyorum.

Tolstoy “İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruşundadır’’ diyor.
Tanıdığım Deniz Baykal sarsılmaz duruşuyla, bir inanç ve direnç abidesidir.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!