Çukurova Üniversitesi'ne polis baskını

Çukurova Üniversitesi'ne polis baskını
15 Haziran 2012 09:53

Adana Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Çukurova Üniversitesi kampüsüne operasyon düzenledi.

Dün yapılan rektörlük seçiminin hemen ardından gerçekleştirilen operasyonda Rektörlük İdari binası ile Yapı İşleri Daire Başkanlığı olmak üzere çeşitli birimlere baskınlar yapıldı.

Görev süresi dolan ve yasa gereği tekrar aday olamayan Rektör Prof Dr. Alper Akınoğlu’ nun da aralarında olduğu 12 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Gözaltına alınan Ç.Ü Rektörü’nün 2007 yılındaki açıklamaları…
 
10 binin ‘Cumhuriyet Yürüyüşü’

Çukurova Üniversitesi’nde, Atatürkçü Düşünce Kolu’nun düzenlediği yürüyüşe 10 bin kişi katıldı  Türk bayrakları ve Atatürk posterlerinin açıldığı yürüyüş sırasında, ‘Tayyip baksana, kaç kişiyiz saysana’, ‘Çankaya’ya imam istemiyoruz’, ‘Türkiye ayıldı imam bayıldı’, ‘Tayyip bizi sayamaz, sayamaz, sayamaz’, ‘Ne ABD, ne AB, tam bağımsız Türkiye’, ‘Türküz, güçlüyüz, Atatürkçüyüz’, ‘Atatürk gençliği görev başında’, ‘Türkiye laiktir laik kalacak’ sloganları atıldı, ‘Bin dirilmiş kıtayız, bindirilmiş değil’, ‘Atam gençler izinde. Şeriata hayır’, ‘Tandoğan, Çağlayan şimdi de Adana. Kaç kişiyiz saysana’ yazılı pankartlar açıldı. Yürüyüş sırasında ‘Memleketim’ şarkısı seslendirilirken katılanlardan bazıları duygulanıp, ağladı. Saat 12.00’de başladığı için ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde çalışan sağlık görevlileri de öğle istirahatinden yararlanarak önlükleriyle yürüyüşe katıldı.

Atatürk Anıtı’nda saygı duruşunda bulunulup, İstiklal Marşı okunmasının ardından konuşan Rektör Prof. Dr. Alper Akınoğlu, yürüyüşe gösterilen ilginin gurur verici olduğunu söyledi. Cumhuriyet’in temelinde, batıl inanç, medrese, hurafelerin olmadığını, çağdaş bilimin bulunduğunu bildiren Prof. Dr. Akınoğlu, üniversitelerin Atatürk ilkeleri yolunda öğrenci yetiştirme konusunda asla taviz vermeyeceğini vurgulayarak şöyle konuştu:

“Laiklik olmadan, demokrasi ve sosyal devlet olmaz. Önce laiklik, sonra demokrasi gereklidir. Laikliğin elden gittiği ülkelerde göstermelik demokrasiler ortaya çıkmıştır. Dış güçler tarafından beslenen bazı karanlık çevreler, ulusal bütünlüğümüzü bozmak için elinden geleni yapmıştır, yıllardır da buna devam etmektedirler. Yine bazı karanlık güçler, Trabzon’da rahip öldürdü, Malatya’da aynısını yaptı, Hrant Dink’i öldürdü, Bizim milletimiz bu değildir. Milletimiz hoşgörü içinde bir toplumdur. Bizi ne hale getirdiler. Belki daha kötü şeyler olacak. Buradan sesimizi duyuracağız. Biz refah toplumu istiyoruz, milletimizi en iyi yerlerde görmek, ulusal sanayi ve teknoloji istiyoruz. Biz globalleşme adı altında diğer ülkelerin bize gelip, her şeyimizi almasını istemedik ki, biz refah istedik. Avrupa Birliği’ne girmek istedik, giremedik, AB bize geldi girdi. Dış güçler, Annan Planı’na ‘Evet’ dememizi istediler. Biz ‘Evet’ dedik, Kıbrıs Rum Kesimi ‘Hayır’ dedi. Onlar AB’ye girdi. Biz kapıda bekledik. Bu da yetmedi ‘Limanlarınızı açın’ dediler. Onları da açsaydık başımıza neler gelecekti? Bu oyunlara kesinlikle gelmeyeceğiz. Türkiye’nin büyük bir devlet olmasından rahatsızlık duyan karanlık güçler, bizi zayıf göstermeye çalışıyor. Irak gerçeğini yaşadık. Irak’ta çok büyük silahlar bulundu, ama sonra yokmuş dendi. Irak bütünlüğünü bozmak için her şey yapıldı. Irak’ta etnik kökene dayalı partiler açıldı. Bunu yapan kişilere sormak lazım, ‘Senin ülkende zenci partisi var mı?’ diye. Demokrasi böyle geldi. Camilerin üstüne bombalarla geldi. Ama sustuk. Kuzey Irak’ta bile sessizliğimizi muhafaza ettik. Türk ordusu, Kıbrıs’a girdiği gibi Irak’a istediği zaman girer, istediği zaman çıkar. Ordumuz ne zaman nereye kurşun sıkacağını çok iyi bilir.’