Çok yakından gördüm

Çok yakından gördüm
5 Kasım 2012 09:16

Cumartesi akşamı TV 8 ana haber bülteninde verilen haber polisin biber gazı uygulamasındaki detayları şu ana kadar en net veren haberdi.

Safile USUL H&H YORUM

Genellikle karambole gidiyor bu tür haberlerin çok önemli görsel detayları.
 
Ya biber gazı sıkıldıktan sonraki dağınıklık oluyor haberlerde veya çok global bir kamera açısı oluyor.
 
Bu da bu Hükümet’in içinde bulunduğu kaba ve ilkel vahşiliği sergileme imkanını yok ediyor.
 
TV 8’in ama Cumartesi akşamı verdiği haberde çok net bir yakın çekim vardı.
 
Ve görüntü şöyleydi.
 
Bir grup öğrenci Başbakanlık binasına yürümek için toplanmış.
 
En fazla 15 kişi var.
 
Karşılarındaki polis sayısı ise, en az 100.
 
Yani polisin fiziksel üstünlüğü kesinlik arz ediyor.
 
Öğrenci grubu yürüyerek polisin kurduğu barikata yaklaşıyor.
 
Herhangi bir fiziksel şiddet uygulama eğiliminde olmadıkları bariz.
 
Sadece yürüyorlar.
 
Polisin barikatına yaklaşık 2-3 metre kala polis biber gazı sıkmaya başlıyor.
 
Ve, bu sahne o kadar çok ipucu veriyor ki…
 
Şöyle…
 
Mesela diyelim ki, bir kadına kendini tacizcilerden koruması için biber gazı verilir.
 
Kadın elinde tuttuğu biber gazı kutusuna yabancıdır, onu nasıl sıkacağını pek bilmemektedir ve elindeki kutudan kendisi de korkmaktadır.
 
Kendini tehlikede hissettiği bir anda biber gazını sıkmaya karar verir.
 
Ama kutuya hakim değildir, içinden çıkan gaz kendisini de çok ürkütmektedir.
 
Gözlerini sıkarak, içinden çıkan gazdan kendisini de korumaya çalışarak, çok acemi bir biçimde sıkmaya başlar.
 
Davranışları koordinesiz ve kontrolsüzdür.
 
İmkan olsa da geriye dönük olarak TV 8 haberinde verilen o sahneyi hep beraber izlesek, siz de göreceksiniz.
 
İşte polisin tutumu aynen böyleydi.
 
Çok acemice ve bir devlet ciddiyetinden fersah fersah uzak bir gaz sıkışı vardı.
 
Rasgele püskürtüyordu.
 
Şimdi…
 
Bu olayda şunlar vardı…
 
1-Polisin o anda biber gazı sıkmasını gerektirecek hiçbir durum yoktu.
 
2-Öğrenci grubu silahlı veya başka türlü bir tehlike arz etmiyordu.
 
3-Fiziken polise karşı güç kullanacak bir kuvveti yoktu.
 
4-Sadece yürümeye çalışıyordu.
 
6-Polis yürüyüşü engelleme hakkının olduğunu düşünsek bile bir an…
 
Bunu öğrencilerin önünde sadece durarak bile yapabilirdi.
 
7-Biber gazı sıkmasını gerektirecek hiçbir polisiye durum yoktu.
 
Bir de…
 
Geçen hafta sonu Fransa ve İtalya’da yapılan bazı yürüyüşlerin görüntülerini de görmüştüm ekranda.
 
Ordaki gösterici grubu çok daha kalabalıktı ve polise karşı fiziki güç iddiasında bulunabilecek bir tablo çiziyordu.
 
Basbayağı polise karşı koyuyorlardı, hatta ellerinde taş vs. de vardı.
 
Ama polis biber gazı sıkmadı, fiziki güç duvarı ile engelleme yaptı.
 
Zaten göstericilere çok yakın mesafede olması da, Fransız ve İtalyan polisinin,”Çok yakın mesafeden biber gazı öldürücü olabilir” uyarısı almış olduğunu ve bu nedenle biber gazı kullanmayı aklından bile geçirmediğini gösteriyordu.
 
Fakat bizde İçişleri Bakanı olan zat-ı şahane, biber gazı organik ve zararsız vb. gibi abuk laflar ettiği…
 
Ve, Hükümet göstericileri zehirli yılan olarak gördüğü…
 
Ve de, polise biber gazı sıkma talimatı verdiği için…
 
Polisler esasen tam da kullanamadıkları biber gazını koltuk altına deodorant sıkar gibi sıkıyorlar.
 
Görüntülerden, ayrıca, polislerin bu işi teknik olarak bilmediği; bu işin eğitimini almadıkları, en azından aldıkları eğitimin çok yetersiz olduğu da çok belli.
 
Kutular ellerine verilmiş, zat-ı şahanenin talimatları doğrultusunda bol bol ve çok yakından püskürtüyorlar.
 
Oysa ellerindeki madde organik ve güzel vs. değil.
 
Mesela, astım hastalarını, duyarlı solunum refleksleri olanları, kalp-akciğer denge sistemi hassas olanları, panik atağa meyilli bir yapıya sahip olanları vs. vs. kesinlikle öldürebilecek bir zehir.
 
Allahım biz nerden düştük bu işlere?
 
Offff.
 
Bu arada, The İleri Demokrat Başbakan hafta sonu Kızılcahamam’da idam cezası geri gelsin anlamında bazı cümleler kurdu.
 
Ki, kendisinin kısasa kısas zihniyetinden geldiğini biliyoruz.
 
Demokrasiye yabancılığının derecesini de biliyoruz.
 
Tesadüfen düşmüştü 2004’de AB kapısına, onu da biliyoruz.
 
Bahçeli’nin “uzak görüşlü” hallerinden dolayı Hükümet’i tesadüfen kaptığını da biliyoruz.
 
Fakat yine de çok çukurdayız.


Yazarın Son Yazıları:
Demek ki bir değişiklik yok
Özgür Özel’i yakından tartmak istiyor
Almanya Cumhurbaşkanı ve İmamoğlu