Cemil Tugay: İzmir’in tercihi belli!

Cemil Tugay: İzmir’in tercihi belli!
13 Mart 2024 08:45

Yerel seçimlerde son düzlüğe girildi. Partiler açısından seçim başarısının çıtası İstanbul, Ankara ve İzmir’de alınacak oylarla belirlenecek. CHP üç büyük kent içerisinde en son İzmir adayını açıkladı. Dolayısıyla seçim yarışına en son dahil olan aday Cemil Tugay oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Dr. Cemil Tugay’la aday olma sürecini, projelerini, gelecek beş yıl içinde İzmir’e ve ülkeye dair hayallerini Birgün’den Yaşar Aydın’a anlattı:

 

 

KARŞIYAKA ÖNEMLİ DENEYİM

 

 

Karşıyaka’da başkan olarak geçirdiğim 5 yıl çok önemli deneyim oldu. Deprem, pandemi ve süreklileşen ekonomik kriz hepimize zor bir 5 yıl yaşattı. Ama aynı zamanda da her sürece hazırladı. Karşıyaka’da uzun süre neredeyse tek gündem kentsel dönüşüm oldu. Türkiye ve dünyadaki tüm örnekleri inceledik, modeller geliştirdik. Yetkimiz çerçevesinde elimizden geleni yapmaya çalıştık. Ancak bu dönemde yerel yönetimin ne olduğunu kentte ve insana dokunmanın yollarını bize öğretti. Değişmesi gerekenleri ve geleceğin belediyeciliğinin nasıl olması gerektiği yaşayarak öğrendik.

 

TARTIŞMALAR BİTTİ

 

 

Aday belirlenirken mevcut başkanımızın devam edip etmeyeceğiyle ilgili değerlendirmenin yapılması gerekiyordu ve o süreçte ister istemez uzadı. Uzayan sürecin gerilimlere de yol açtığını söylemek lazım. Bu görelim sadece CHP örgütlerine değil kamuoyuna da yansıdı. Kafa karışıklıklarına neden oldu. Süreç içinde hızlı sayılabilecek bir sürede sorunların önemli bölümü aşıldı. Şu anda örgüt içinde yüzde 99 oranında bir ortaklaşma olduğunu söyleyebiliriz. Bu duyguyu kamuoyunda da görmeye başladık. Yaptırdığımız kamuoyu yoklamalarında da bu durumu görebiliyoruz. İsmimizin açıklama anında rakibimizle fark 9-10 puan civarındaydı. Gelinen noktada bu rakamın oldukça üzerine çıkıldığını ölçebiliyoruz.

 

 

PLANLAMA ÖN ANAHTAR

İzmir uzun süredir sosyal demokrat bir belediyecilik anlayışıyla yönetiliyor. Dolayısıyla sıfırdan başlamayacağız. Bunun avantajını cebimize koyarak yola çıkıyoruz. Yapılacaklar arasında kuşkusuz trafik sorunundan altyapı hizmetlere kadar birçok başlık var. Ama her şeyden önce ilk sıraya koyulması gereken planlama. İzmir’in bölge illerini de atlamayan bir master plana ihtiyacı var. Tek başına imar planını kastetmiyorum. Sanayiden tarıma, ticarete kadar uzanan geniş bir planlamadan bahsediyorum. Enerjiden ekolojiye birçok başlıkta planlama gerekiyor. Bu konuda da ciddi hazırlıklarımızın olduğunu belirtelim.

Bununla birlikte hemen aksiyon almamız gereken ilk iş kentin trafiği. Çok hızlı şekilde kavşak düzenlemeleri, akıllı trafik sistemi uygulamaları, köprülü kavşaklar, alt geçit üst geçit gibi bazı hamlelerle ana arteri üzerindeki akışı rahatlatmak gerekiyor. Bu ve benzerler konuları için hemen harekete geçeceğiz. Ama dediğim gibi en önemlisi planlamayı baştan yapıp hem bugünü hem de geleceği kurtarmak. Biz 25 yıllık perspektif koyduk. 2050 yılına kadar İzmir’in nasıl bir kent düzeni içerisinde olacağını planlamaya çalıştık.

İzmir sadece turizm anlamında değil tarihi ve kültürel dokusu, tarımı ile Türkiye açısından başka bir öneme sahip. O yüzden bir yandan turizmi, sanayiyi geliştirirken tarım alanlarını da korumak zorundasınız. İzmir bitkisel üretimde üçüncü hayvancılıkta ise ikinci sırada. Yani bizim için vazgeçilmez noktada. Planlama tüm bunlar için olmazsa olmazımız.

 

 
BELEDİYE TANIMI DEĞİŞTİ

Ekonomik kriz derinleşerek devam edecek. Çözümün iktidarın değişimi ile mümkün olduğunu söyleyelim. Bu nedenle yerel yönetimlerin yurttaşa karşı görevleri iki kat daha arttı. Çünkü insanların aç olduğu ortamda yapacağınız hiçbir belediyecilik faaliyeti ya da tesisleşme karşılık bulmaz. Aç bir insanın spor yapmasını, opera izlemesini, tiyatroyla ilgilenmesini bekleyemezsiniz. Beslenme, barınma, sağlık gibi emel meseleleri var. Bunları karşılamak için devletin eksik kaldığı konularda, derinleşen yoksulluk ve yoksunluk ortamında ihtiyaç neyse onla ilgilenen bir belediyecilik yapmak zorundayız.

Ayrıca İzmir’de gizli yoksulluğun da olduğunu ifade etmek isterim. Neyi kastediyorum. Emekli olup da yalnız yaşayan insanlar ilk sırada. Gerçekten temel ihtiyaçları ile karşılamakta zorlanıyorlar. Genç insanlar. Öğrenci ya da yeni mezun yani ailesinden uzaktaki gençler. Barınma, beslenme ihtiyacı var. Elindeki para çok kısıtlı gerçekten çok ciddi sorunlar yaşayan genç bir kitle var. Tüm bunları düşünen çözüm üreten bir noktada olmalıyız. Sosyal belediyecilik artık birkaç koliyle vatandaşın kapısına gitmek değil.

 

 

AKP’Yİ TAŞIYAMIYORUZ

Hepimiz biliyoruz ki ülkenin içine sürüklendiği tüm bu sorunlardan çıkış öncelikle AKP iktidarından kurtulmaktan geçtiğini söylememiz gerekiyor. Acilen ülkenin gerçek sorunlarını en doğru haliyle gören ve kamucu bakış açısıyla halkı biran önce bu cendereden çıkaracak partiye ihtiyaç var. Cumhuriyet Halk Partisi buna adaydır. Yerel yönetimlerin görevi de ülkede var olan bu değişim talebine yanıt vermek olmalıdır. Bu anlamda göstereceğimiz etkinlik ve başarı değişim sürecini kolaylaştıracaktır.

Gerçekten karakterli, ahlaklı şekilde işinizi yapmalı sorunları çözme konusunda gerçek bir yurtsever duruşla, insana insan değeri verdiğinizi, toplumun sadece bugününü değil geleceğini de düşündüğünüz sadece benim şehrim benim mahallem değil aynı zamanda tüm ülkeyi hatta tüm dünyayı düşündüğünüzü göstermeniz gerekiyor.

İşte tam burada yıllardır toplumu kutuplaştırmak için konuşan kutuplaştırmadan medet uman insanları değişik sahipler üzerinden Alevi-Sünni, Kürt-Türk karşı karşıya getirerek siyaset yapıldı. Devlet tüm yurttaşlarına eşit gözle bakmak ve eşit hizmet götürmek zorundadır. Bizim bakış açımız da budur. Bu ayrıştırma yetmezmiş gibi ülkede yoksulluğu kalıcı hale getiren bir iktidarla karşı karşıyayız. Bir iktidar düşünün ki 20 milyon insan sosyal yardım vermekle övünüyor. Asıl sorun bu kadar insanın yoksul kalması için izlenen politikalarda aranmalı. Ama burayı konuşmayan, sadece yardımları anlatan bir iktidar var. Onlar bir veriyorsa biz iki üç katı yardım yaparız. Yapmalıyız da. Ama aynı zamanda bu yoksulluğun ortadan kalkması için mücadele vermeliyiz. Önce refahı artırmanın, bu refahı adil biçimde bölüşmenin yollarını bulmak zorundayız.

Bu anlamıyla bizim İzmir’de görevimiz bir anlamıyla genel iktidarı aldığımızda tüm bunları yapabileceğimiz göstermek olacaktır. Bu konuda iddialı olduğumuzun da altını çizmek isterim.

 

 

İZMİR’İN TERCİHİ BELLİ

Şunu ifade etmek isterim ki İzmir Türkiye’nin en güçlü belediyelerinden biri. Uzun yıllardır birçok konuda öncülük etti, yol gösterdi. Bundan sonrada aynı özgüvenle yoluna devam edecek. Biz yaptıklarımız abartarak anlatmayı, işin şovunu yapmayı çok sevmeyiz. Uzaktan bakınca bu yüzden fazla bir şey yapılmadı olarak görülebilir. Bu algı doğru değil. İzmirliler yıllardır CHP’yi tercih ediyor. Yine CHP’yi tercih edecek. Bunun en temel nedeni sadece yaşam tarzı değil aynı zamanda aldığı hizmetten aynı zamanda duyduğu memnuniyettir. Geçen 5 yılın sıkıntılı olduğunu kabul ediyoruz. Pandemi, deprem, ekonomik krizin etkileri küçümsenmemeli. Önümüzdeki dönem tüm bu koşullarla birlikte daha iyi bir belediyecilik nasıl yapabiliriz bunun gayreti içinde olacağız. İzmir’le güven ilişkimiz üst boyutta. Çok başarılı bir seçim dönemi ve çok başarılı bir beş yıl geçireceğiz.