Cemaat Alperen'lere kanca mı atıyor

Cemaat Alperen'lere kanca mı atıyor
25 Ocak 2012 09:51

Helikopter kazasında ( kimilerine göre suikast ) hayatını kaybeden BBP Eski Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’yla ilgili tartışmalar ölümünden sonra da devam ediyor. Yeni Mesaj Gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar , bugün yazısında Yazıcıoğlu’nun cemaatle olan ilişkisini ve bakış açısını kısa bir şekilde yazdı.

Helikopter kazasında ( kimilerine göre suikast ) hayatını kaybeden BBP Eski Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’yla ilgili tartışmalar ölümünden sonra da devam ediyor. Yeni Mesaj Gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar , bugün yazısında Yazıcıoğlu’nun cemaatle olan ilişkisini ve bakış açısını kısa bir şekilde yazdı.

 

İŞTE  O YAZI

 

Cemaat ve BBP

 

Cemaatin ülkücüleri devşirmek isteği sır değil.

Bunun için ülkücülerin kaldığı yurtlarda faaliyet yaptığı ve de muhafazakâr ülkücülerin adresi olan BBP ile yakın ilişkilere girdiği biliniyor.

 

Cemaatin Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile de yakın dostluğu vardı.

 

Ancak açıklıkla ifade etmeliyim ki 1978’den beri yakından tanıdığım Muhsin Bey’in cemaatin müridi ya da uydusu olmadığının şahidiyim. Mesela Muhsin Bey cemaatin ısrarına ve bakanlık vaad edilmesine rağmen AKP’den milletvekili adayı olmadı zira anti-emperyalist ve Türkçü olmak Muhsin Başkanın genlerinde mevcuttu.

Rahmetli Yazıcıoğlu Hrant Dink olayında BBP’li gençlerin polisin içindeki cemaatçi unsurlar tarafından yönlendirildiğini görmüş ve çok rahatsız olmuştu!

 

Öyle ki Muhsin Bey seçim sonrasında bu tezgâhı kamuoyu ile paylaşacaktı ama olmadı zira bir suikaste kurban edildi.

 

Peki, Muhsin Bey niye mi rahatsız olmuştu?

Hrank Dink cinayetindeki Erhan Tuncel ismi ve onun yaptığı görev ile ceza verilmemesi hadisesi her şeyi ispatlamıyor mu?

 

Bu olayda da görüldüğü gibi cemaat, BBP’yi adeta militan niyetine kullanmak istiyor. Bu arada Ökkeş Şendiler gibi Muhsin Başkanla beraber mücadelesi tescilli gerek bir ülkü devinin yaptığı, BBP merkezindeki cemaat unsurlarına dikkat ikazı iyi irdelenmeli ve Alperenler o işbirlikçileri derhal kapıya koymalıdır.

 

YAZICIOĞLU’NUN ÖLÜMÜNDEN SONRA MEDYADA ‘CEMAAT ŞÜPHESİ’ ORTAYA ÇIKMIŞ BU DA ÖZELLİKLE CEMAATE YAKIN KESİMLERİ RAHATSIZ ETMİŞTİ

 

İŞTE YAZICIOĞLU’NUN Bizim tarlayı sürmüşler… Haberimiz olmadan…” AÇIKLAMASINA  ODATV YORUMU

 

 

Önce Hrant Dink davasında tartışmalı savcılık mütalaası açıklandı. Bundan birkaç gün sonra da Cumhurbaşkanı tarafından Muhsin Yazıcıoğlu’nun yaşamını kaybettiği helikopter ile ilgili yapılan açıklamalar gündeme oturdu…
Birçok köşe yazarı ve gazeteci bu konularda bir şeyler söyledi ama kimse Nizamı Alem ocaklarına bir mercek tutmadı. Reha Muhtar 25 Eylül 2011 günü köşe yazısında, Muhsin Yazıcıoğlu ile ölümünden kısa bir süre önce yemek yediğini, Yazıcıoğlu’nun partisinden bazı gençlerin kullanılmasından korktuğunu ve kendisine, “Bizim tarlayı sürmüşler… Haberimiz olmadan…” dediğini yazdı…
Sahi Muhsin Yazıcıoğlu’nun tarlasını kim sürdü? Bu “tarlaya” en kolay girip çıkanlar kimlerdi?

Gelin kamuoyunu uzun süre meşgul eden bazı olaylara daha yakından bakalım.

 

HEPSİ DE NIZAM-I ALEMCİ

Mesela Hrant Dink cinayeti… Davanın önemli sanıkları bir şekilde Nizam-ı Alem ocaklarıyla ilişkili. Bu ilişkiler mahkeme tutanaklarında sanıkların beyanlarıyla yer aldı.

Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast, Trabzon Alperen Ocakları’nın müdavimlerindendi. Cinayeti azmettirmekten yargılanan ve daha önceki Mc Donalds’ın bombalanması eylemini de yapan Yasin Hayal BBP’li ve Alperen Ocakları’nın etkili isimlerinden biri.

Polis muhabiri Erhan Tuncel de BBP çevrelerine çok yakın. O kadar ki, Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte fotoğrafı vardı. Danıştay cinayetini işleyen Alparslan Arslan’ın da geçmişi BBP gençlik teşkilatları ve Işık Evleri ile iç içe geçmiş…
Zirve yayınevi katliamı sanıklarından Emre Günaydın da Işık Evleri ve Alperen Ocakları çevresinden…

 

BASIN BBP BAĞLANTISINI SORGULAMIYOR

Peki bütün bu olaylardaki sanıkların ortak noktasının BBP olması tesadüf mü? Alperen Ocakları ile birlikte Işık Evleri ve cemaat ile bağlarının da olması tesadüf mü?

Acaba cemaat ile partinin arasındaki ilişki, tarlaya habersiz girecek kadar sıkı ve girift mi? Ne dersiniz?

Peki basınımız neden bu konunun üzerine gitmiyor? Sanki yasak bölgeymiş gibi görmezden gelinen bu ilişkiler neden Hrant’ın arkadaşları tarafından köşelerinde ele alınmıyor? Bu adamlardan hangi birisinin Ergenekon davası sanıklarından birisiyle, mesela Muhsin Yazıcıoğlu ve Erhan Tuncel’inki gibi bir tarafı olsaydı yine böyle kör ve sağır olurlar mıydı?

Düşünün: mesela Doğu Perinçek ile Erhan Tuncel’in bir fotoğrafı olsaydı ne yaparlardı? Her gün manşetlere çekmezler miydi?

Örneği var: Alparslan Arslan’a benzeyen bir Azeri gencin Veli Küçük ile yurt dışında çekilmiş bir resmini, o kişinin Alparslan Arslan olmadığı ortaya çıktığı halde, “İşte Veli Küçük Alparslan Arslan İlişkisi” diye yıllarca yayınlamadılar mı?
Alparslan Arslan, arada bir Aydınlık okuduğunu söylediği için yıllarca, “Alparslan Arslan aslında ulusalcıydı, İşçi Partisi’ne yakındı” diye haber yapmadılar mı?
Alparslan Arslan’ın ev arkadaşı Aydınlık Dergisi okumalarının gerekçesini anlatırken: “Düşmanın ne düşündüğünü öğrenmek için okuyordu” dedi. Buna rağmen olmayan bir ilişkiyi var etmek için asılsız haberler yaptılar.

 

 

 

YAZICIOĞLU’NUN TARLASINI KİM SÜRDÜ ?

İşte birden fazla olayda hem de sanıkların kendi ifadeleriyle, belgelerle, fotoğraflarla ortaya konulan bir ilişkiler ağı…

Hem Alperen Ocakları’yla hem de cemaatiyle…

Eğer gerçekten Hrant’ın arkadaşıysalar, eğer gerçekten ortaya çıkmasını samimi olarak istiyorlarsa bu ilişkileri sorgulasınlar.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun kazaya mı, cinayete mi kurban gittiğini sorumlusunun kim veya kimler olduğunun ortaya çıkmasını istiyorlarsa bu ilişkileri irdelesinler. Çünkü bugüne kadar en olmayacak komplo teorileri bile konuşuldu ama ilişkiler hep es geçildi.

Soru şudur: Muhsin Yazıcıoğlu’nun “tarlasını” sürebilecek kadar BBP’ye yakın olan kimdir? Erhan Tuncel’in bazı polisler ile onların da cemaat ile ilişkilerinden başlayabilirler bu araştırmaya…

 

 

YAZICIOĞLU HAYATTAYKEN CEMAAT LİDERİ GÜLEN İLE İLGİLİ NE DEMİŞTİ?!