Ben de Ölecek Miyim?

Ben de Ölecek Miyim?
26 Eylül 2011 09:29

Türkiye’de 30 yılı aşkın bir süredir devam eden savaşta en çok gençler ölüyor, yaşanan çatışmalar en çok gençleri etkiliyor. Bugün kadar iktidar olan tüm hükümetler gibi savaş politikalarında ısrar eden AKP’nin Kandil’e yönelik hava saldırılarını ve kara harekatı tartışmalarını değerlendiren Adanalı gençler de yaşananlara tepki gösteriyor.

‘ÖLÜR MÜYÜM?’ DİYE DÜŞÜNÜMEK İSTEMİYORLAR

 

Ferdi Çağlayan, üç ay sonra askere gideceğini ve geleceğinden korktuğunu dile getiriyor. Televizyonda ölüm haberlerini gördükçe “Ben de ölür müyüm acaba?” diye düşündüğünü belirten Ferdi, sorunun artık çözülmesi gerektiğini belirtiyor. İki tarafın da çözüme dair adım atmaları gerektiğini söyleyen Ferdi, “Benim kimseyle sorunum yok, niye öleyim, öldüreyim? İktidarların çıkar savaşları uğruna ben niye ölüyorum?” diyor. Kürt sorunu çözülmediği sürece askere giden gençlerin, geleceğe dair planının olamayacağını vurgulayan Ferdi, gençlerin mecburen çatışmaya sürüklendiğini söylüyor. Annesinin, kendisi ile ilgili en ufak durumda dayanamayıp, ağladığını aktaran Ferdi, “Askerde olası bir durumda annemin geleceği hali düşünemiyorum” diyor. Askere giden gencin ölüm korkusundan öte, ne için öleceğini bilmediğini kaydeden Ferdi, öz kardeşleri bile birbirine düşüren bu sorunun artık çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulayarak, “Gençler daha fazla ölmesin” diyor.  

 

‘GENÇLER BİLİNÇLENMELİ’

 

Hıdır Can Demir de lise öğrencisi ve “Bu savaş neyin savaşı diye kendime soruyorum” diyerek sözlerine başlıyor. Arkadaş ortamlarında bu sorunu sürekli tartıştıklarını aktaran Hıdır Can, sorunun çözümünü eğitim olduğunu düşünüyor. Güneydoğu’da eğitimin arttırılması gerektiğini belirten Hıdır Can, lisenin de tamamen zorunlu hale getirilmesi gerektiği fikrinde. Hıdır Can, “Eğitim Batı’da sıkıntılıyken, Doğu’da daha da zor ve sıkıntılı olduğunu biliyorum” diyor. Medyanın her olayı abarttığını vurgulayan Hıdır Can, gençlerin bu duruma karşı daha çok bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Devlet yetkililerinin, Kürt temsilcilerinin söylediklerine ve isteklerine karşı çok farklı şeyler söylediklerini aktaran Hıdır Can Demir, kendisinin anadilde eğitime karşı olmadığını kaydediyor.

 

Alican Ulaş 21 yaşında ve Beden Eğitimi Öğretmenliğinde okuyor. Kürt sorununun silah ile çözülemeyeceğini belirten Alican, Türk gençlerinin medyanın savaş çığırtlkanlığından kötü etkilendiğine dikkat çekiyor. Medyanın sabahtan akşama kadar aynı haberler ile ortamı gerdiğini dile getiren Alican, Kürtlerin daha iyi anlatılması gerektiğini söylüyor. Çözüm konusunda en büyük payın Hükümete düştüğünü vurgulayan Alican, Güneydoğu bölgesinde eğitime daha ciddi önem verilmesi gerektiği fikrinde. İktidarların, gençlere çözümü düşündürtmemek için her şeyi yaptığını söyleyen Alican, özellikle milliyetçilikten etkilenen Türk gençlerini medyanın elinden kurtarmak gerektiğini belirtiyor. Gençlerin sayılamayacak kadar çok problemi olduğunun altını çizen Alican “Gençlik için sorunlar liseden itibaren başlıyor” şeklinde konuşuyor. Üniversite öğrencisi olarak özgür düşünmelerine izin verilmediğini belirten Alican, Türkiye’de özgürlüklerin kısıtlı olmasından yakınıyor.

 

‘EDİ BESE’ DİYORUZ!

 

Tayfur Çağlayan 16 yaşında bir Meslek Lisesi öğrencisi. “AKP yandaşı” televizyon kanalları izlediklerinde Kürt karşıtlığını gördüğünü ifade eden Tayfur, bu şekilde kanalların Kürtleri çok kötü anlattığını belirtiyor. Medyanın Kürt halkını dışladığını söyleyen Tayfur, bir Kürt genci olarak, ölen Türk askerlerinin annelerini görünce kendisinin de çok üzüldüğünü belirtiyor. Bu ölümlerin üzerinden Kürtlere karşı ırkçılığın yükseltildiğini söyleyen Tayfur, aslında ölen tüm gençlerin kardeş olduğunu vurguluyor. Savaşın biran önce durdurulması gerektiğini söyleyen Tayfur, “Edi Bese diyoruz, durdursunlar bu savaşı, kan akmasın istiyoruz” diyor. 16 yaşında bir genç olarak artık ölüm haberleri almak istemediğinin altını çizen Tayfur, “artık anneler ağlamasın” diyor.

 

Süleyman Karadağ 17 yaşında lise öğrencisi. Süleyman da Kürt sorununda tek çözümün gençler olduğunu düşünüyor. Savaşta ölenlerin hep gençler olduğuna dikkat çeken Süleyman,  “Televizyonda gençlerim ölüm haberlerini, ailelerini görünce çok üzülüyorum. Diğer taraftan polisin uyguladığı şiddet haberlerini görünce de çok sinirleniyorum” diye konuştu. Büyük şehirlerde Kürtlere karşı kışkırtmaların olduğunu kaydeden Süleyman, tüm Kürtlerin kötü gösterilmeye çalışıldığına vurgu yapıyor. Bir genç olarak kendisinin de hayatta hep problemler ile karşılaştığını söyleyen Süleyman, düzenin değişmesi ile gençlik problemlerinin çözülebileceğini düşündüğünün altını çizdi.

 

‘ÖLÜMLERDEN İKTİDARLAR SORUMLU’

 

Yılmaz Karaman 19 yaşında bir  inşaat işçisi. Yoksulluktan dolayı çalıştığını belirten Yılmaz, babasının kebapçı olduğunu ancak evin kirasını, faturalarını ödeyebilmek için kendisinin de çalışması gerektiğini söylüyor. Savaşta ölenlerden iktidarların sorumlu olduğunu aktaran Yılmaz, “Her şeyi ülkeyi yönetenler yapıyor ancak gençler ölüyor” diyor.

 

Lise öğrencisi Hasan Bahçe, Türk gençlerinin kışkırtıldığını söyleyerek, “Televizyonu açıp o haberleri izleyen gençlerin savaşın devam etmesini istemesini normal karşılıyorum” şeklinde konuşuyor. Türkiye’de milyonlarca Kürt vatandaşın olduğunu aktaran Hasan, anadilde eğitimin hak olduğunu belirtiyor. Kurtuluş savaşında Türk ve Kürt halkının birlikte savaş verdiğini vurgulayan Hasan, Kürtlerin de bu ülkede hakları olduğuna dikkat çekiyor ve çatışmaların sona ermesi konusunda iki tarafında daha fazla duyarlılık göstermesi gerektiğini söylüyor. Hasan, sürekli iki taraftan da insanların öldüğünü o yüzden tarafların karşılıklı oturup konuşması gerektiğini dile getiriyor.

 

Doğan Ararut temizlik şirketinde işçi olarak çalışıyor. AKP’nin izlediği politikalar ile çözümün gelemeyeceğini belirten Doğan, AKP iktidarının Kürt sorunundan korktuğunu düşünüyor. AKP’nin örgütlü Kürtleri görmezden gelerek, operasyonlar yaptığını ifade eden Doğan, iktidarın Kürt halkına karşı zalimce savaştığını belirtiyor. Doğan, “Kürt halkının, Türk halkı ile hiçbir sorunu yok, birlikte kardeşçe yaşamak istiyoruz ancak Kürtlerin kimliklerinin tanınması gerekiyor” diye konuşuyor. Emek Demokrasi ve Özgürlük Blokunun önemine dikkat çeken Doğan, Blokun daha hızlı şekilde yoluna devam etmesi gerektiğini belirtiyor ve mücadele ettikleri sürece mutlaka kazanacaklarının altını çizdi.

 

 (Adana/EVRENSEL)