Baransu- Başbakan kavgası

Baransu- Başbakan kavgası
12 Mart 2012 10:20

Hükümetle arasına kara kedi giren Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu, AKP’nin 28 Şubat’tan daha beter olduğunu yazdı.

Baransu, bugünkü yazısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için “Postal gitti, beyefendi geldi” diye yazdı.

Hükümete ağır eleştiriler yönelten Baransu, köşesinde “Stratfor gerçeğini görünce, aslında medya üzerinde 28 Şubat sürecine benzer hatta daha ağır bir yaptırım olduğunu net bir şekilde görmeye başladık. Dün askerin korkusuyla yazı yazamayanlar, bugün hükümet korkusuyla yazı yazamamaya, eleştiri yapamamaya başladılar. Öyle ki Taraf dışında ‘eleştiri’ yapacak, gerçekleri ortaya koyacak bir medya organı bulmak neredeyse imkânsız hale geldi. ‘Postal’ gitti, ‘Beyefendi’ geldi” sözleriyle Başbakan’ı hedef aldı.

“YANAŞMA KALEMLER” BENZETMESİ
Stratfor belgelerinde ismi geçen Başdanışman İbrahim Kalın ile ilgili medyanın suskun kalmasını da eleştiren Baransu, şunları yazdı:

“Yeryüzünde hiçbir kuruluşun elinde olmayan ‘erişim olanağı’ Başbakan’ın başdanışmanı İbrahim Kalın, işte bu kuruluşa ‘kaynaklık’ yapan isimlerden biri. MİT-KCK ilişkisini eleştiren yazarlara, MOSSAD ajanlığı suçlamasını yapan dünün Milli Görüş’çüsü, bugün gömlek değiştirip AK Parti’ye yanaşan “yanaşma kalemleri” ise bu gerçekler karşısında nedense sessizliğe bürünmeyi tercih ettiler. Bir başdanışmanın “Gölge CIA” olarak adlandırılan bir kuruluşla ilişkisini normal karşılıyorlar. Oysa görünen ve ortaya çıkan belgeler tam tersini söylüyor. Normal bir ülkede casuslukla suçlanacak fiiller, şu sıralar hem hükümet kanadında hem de medyanın yeni yanaşma kalemleri tarafından normal karşılanıyor. Bu yanaşmaların birçoğunun “Müslüman” ve de “milliyetçi” olarak kendilerini tanımladıkları notunu da ekleyeyim. Müslümanlar ama Allah’tan korkmuyorlar. Müslümanlar ama “düzenin” yeni güçleri kendilerini Allah’tan daha fazla korkutuyor. Milliyetçiler ama bir danışmanın istihbarî bir kuruluşa bilgi vermesini normal karşılıyorlar. Tüm bunları ne uğruna mı yapıyorlar? Bulundukları kurumdaki köşelerini, işlerini kaybetmeme adına. Birkaç televizyon programı yapıp, üç beş kuruş fazla para kazanma adına.”

Hükümetle arasına kara kedi giren Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu, AKP’nin 28 Şubat’tan daha beter olduğunu yazdı.

 

Baransu, bugünkü yazısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için “Postal gitti, beyefendi geldi” diye yazdı.

 

Hükümete ağır eleştiriler yönelten Baransu, köşesinde “Stratfor gerçeğini görünce, aslında medya üzerinde 28 Şubat sürecine benzer hatta daha ağır bir yaptırım olduğunu net bir şekilde görmeye başladık. Dün askerin korkusuyla yazı yazamayanlar, bugün hükümet korkusuyla yazı yazamamaya, eleştiri yapamamaya başladılar. Öyle ki Taraf dışında ‘eleştiri’ yapacak, gerçekleri ortaya koyacak bir medya organı bulmak neredeyse imkânsız hale geldi. ‘Postal’ gitti, ‘Beyefendi’ geldi” sözleriyle Başbakan’ı hedef aldı.

“YANAŞMA KALEMLER” BENZETMESİ

Stratfor belgelerinde ismi geçen Başdanışman İbrahim Kalın ile ilgili medyanın suskun kalmasını da eleştiren Baransu, şunları yazdı:

 

“Yeryüzünde hiçbir kuruluşun elinde olmayan ‘erişim olanağı’ Başbakan’ın başdanışmanı İbrahim Kalın, işte bu kuruluşa ‘kaynaklık’ yapan isimlerden biri. MİT-KCK ilişkisini eleştiren yazarlara, MOSSAD ajanlığı suçlamasını yapan dünün Milli Görüş’çüsü, bugün gömlek değiştirip AK Parti’ye yanaşan “yanaşma kalemleri’ ise bu gerçekler karşısında nedense sessizliğe bürünmeyi tercih ettiler. Bir başdanışmanın ‘Gölge CIA’ olarak adlandırılan bir kuruluşla ilişkisini normal karşılıyorlar. Oysa görünen ve ortaya çıkan belgeler tam tersini söylüyor. Normal bir ülkede casuslukla suçlanacak fiiller, şu sıralar hem hükümet kanadında hem de medyanın yeni yanaşma kalemleri tar2afından normal karşılanıyor. Bu yanaşmaların birçoğunun ‘Müslüman’ ve de ‘milliyetçi olarak kendilerini tanımladıkları notunu da ekleyeyim. Müslümanlar ama Allah’tan korkmuyorlar. Müslümanlar ama “düzenin” yeni güçleri kendilerini Allah’tan daha fazla korkutuyor. Milliyetçiler ama bir danışmanın istihbarî bir kuruluşa bilgi vermesini normal karşılıyorlar. Tüm bunları ne uğruna mı yapıyorlar? Bulundukları kurumdaki köşelerini, işlerini kaybetmeme adına. Birkaç televizyon programı yapıp, üç beş kuruş fazla para kazanma adına.”