Aday bulmak tek başına yetmez!

Aday bulmak tek başına yetmez!
28 Mayıs 2014 09:16

Aydınlık yazarı Mustafa Mutlu yazdı:

 

Önümüzde bir cumhurbaşkanlığı seçimi var; herkes aday bulma yarışında…

AKP’nin adayı belli… Başbakan isterse alıp cebine koyacak, istemezse birilerine sadaka olarak verecek.

Muhalefetin adayı ise hâlâ yok…

Kemal ve Devlet Beyler, bunun için “kapı kapı” dolaşıyor; “nabız” yokluyor.

Oysa önümüzde kimsenin anlamadığı çok önemli bir başka sorun var:

Bu, asla “aday bulamama” sorunu değil…

Buluruz nasıl olsa…

Örneğin, CHP’de adı konuşulur hale gelen Yılmaz Büyükerşen’e itiraz edebilecek sağduyulu bir muhalif seçmen olacağını sanmıyorum.

 

***

 

Asıl sorun, seçimlerde!

Şimdiki Yüksek Seçim Kurulu’yla değil bir, iki… Bin seçim yapalım; hepsini AKP kazanır!

Ümraniye’nin oyunu alır, Üsküdar’a koyar; kazanır…

Ankara’da oy pusulalarının toplandığı merkezi silahlı adamlarla basar; kazanır…

Kazanamadığı yerlerde itiraz eder; seçimleri iptal ettirir!

Sonra da “Trafoya kedi girdi de elektrikler ondan kesildi” der, dalgasını geçer!

 

***

 

Sizi bilmem ama…

Ben bu Yüksek Seçim Kurulu’na güvenmiyorum!

Muhalefetin tüm itirazlarını reddedip iktidar partisinin her dediğini yaptığı için güvenmiyorum.

Seçmen sayısı konusunda hâlâ inandırıcı bir açıklama yapamadığı için güvenmiyorum.

Seçim listelerindeki “hayalet isimler” nedeniyle güvenmiyorum.

 

***

 

Ya siz; önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminde hile yapılması olasılığının yüzde sıfır olduğunu iddia edebilir misiniz?

Bu konuda YSK’ya kefil olabilir misiniz?

Sandıktan çıkacak ismin, tertemiz bir seçimle işbaşına geleceğine güvenebilir misiniz?

Yanıtınızı biliyorum:

Hayır!

 

***

 

İşte; bu durumda başta CHP ve MHP olmak üzere tüm siyasi partilere ve sivil toplum örgütlerine düşen bir görev var:

Aday belirleme konusunda gösterdikleri çabanın on katını seçimlerin güvenilir olması için de göstermek…

Gerekirse YSK’nın ensesinde boza pişirmek…

“Güvenmiyoruz” kampanyaları başlatıp gözümüzün, kulağımızın YSK’da olduğunu bu kurumun yöneticilerine hissettirmek…

Ve seçimlerde, sandık başlarında, “ölümüne” önlem almak, görev yapmak…

 

***

 

Yılmaz Büyükerşen; iyi, doğru, kucaklayıcı, demokrat, çalışkan bir aday adayıdır.

Ama seçimlerde “hırsızlık” yapılması olasılığı, onun ve diğer adaylar için her zaman risktir.

Türkiye’deki tüm yurtsever güçler; bu olasılığı sıfıra indirmak için el ele vermek zorundadır!AYIPLI!

Yeni Tüketiciyi Koruma Kanunu bugün yürürlüğe giriyormuş…

Bugünden itibaren satın aldığımız mal veya hizmet “ayıplı” çıkarsa, satıcı firmadan tazminat bile talep edebilecekmişiz!

Güzel…

Demek ki bundan sonra bazı gazeteler açıkça “yandaşlık” yapamayacak…

Aksi takdirde her okur, “yalan, yanlı ve dolayısıyla ayıplı haber yaptığı” için bu gazeteler hakkında tazminat davası açabilecek…

İşsiz arkadaşlar; alın size iş:

İzleyin bu gazeteleri, açın davaları, on binlerce lirayı cebinize indirin!

 

GÜNÜN SORUSU

 

Yerel seçimlerden önce kıran kırana süren iktidar-cemaat kavgası, AKP’nin seçimlerden zaferle çıkmasından sonra duruldu. İşin ilginci o ana kadar en sert ifadelerle Başbakan’a ve ekibine yüklenen Fethullah Gülen, adeta dilini yuttu. Sorum kendisine:

Ne oldu; CIA’nın seni Türkiye’ye iade etmesi olasılığından mı korktun?

 

31 MAYIS’TA YİNE GEZİ…

 

Aylardır sorulan soru dün yanıt buldu ve Taksim Dayanışması, Gezi Direnişi’nin yıldönümü olan 31 Mayıs’ta Taksim’de olacağını açıkladı.

Bu aşamadan sonra olacakları artık hepiniz tahmin ediyorsunuzdur:

Taksim Meydanı ve ona ulaşan bütün caddeler, polis ablukasına alınacak. Başbakan, İçişleri Bakanı, Vali ve İstanbul Emniyet Müdürü, vatandaşları tehdit edecek… Sonra da büyük bir olasılıkla yine o insanlık dışı müdahaleler yinelenecek.

Bu kez bizi yanıltın baylar; bir kez olsun müdahale etmeyin.

O çirkin yüzünüzü bari bu sefer göstermeyin.

Çünkü bu buluşma öyle ya da böyle gerçekleşecek, en azından kaybettiğimiz gençlerimiz anılacak; dönüş yok bundan…

Bırakın anmamızı yapalım; sözümüzü söyleyelim!

Aramızda şiddete başvuran olursa da önlemimizi biz alalım…

Kardeşi kardeşe vurdurtmayın beyler…

Günahlarınıza yeni günahlar eklemeyin!

 

GÜNÜN İSYANI!

 

Başbakan dün yine kin kustu. Bu kez BBC’ye demeç veren ve iktidarı eleştiren iki madenci eşini hedef gösterdi:

“Aslında bu kadınların başı açık. Üstü şişhane altı kaval. Sırıtıyor. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Nedir bu hal?”

İsyanım Başbakan’a:

Sana ne? Kimin nasıl giyindiğinden, nasıl örtündüğünden ve hatta Şişhane’den ve kavaldan sana ne? Terbiye sınırlarını ve haddini aşma!