Adam Türk düşmanlığı ile kafayı yemiş
24 Ekim 2013 19:00

BOP’un uzatmalı kıdemli çavuşu, ABD işbirlikçisi, aynı zamanda bu emperyalist soyguncu ABD’nin taşeronu Recep, gerçekten iflah ve ıslah olmayan Türk düşmanlığı ile kafayı yemiş.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Adam nerede bir fırsat bulsa tıpkı sinekten yağ çıkarırcasına hemen bunu dünyada ve Türkiye’de artık Türk denen bir ırk ile Türklüğün kalmadığını ispat etmek için elinden gelen her şeyi yapıyor.

Şöyle ki, dün Kosova’ya gitti ve ilk iş olarak ulusal şairimiz ve sapına kadar Türk olduğunu bütün lirik, epik şiirlerinin nağmeleri ile ”İSTİKLAL MARŞI”nda açık açık haykıran Mehmet Akif Ersoy’a rağmen ”Mehmet Akif’in babası Kosova’nın İpek şehrinde doğmuştur” diyerek daha önceki bu konuda açık ifadeleri ile birlikte onun bir Arnavut olduğunu gururla söylemiştir ki, bu Türk düşmanlığı ile ilgili bir hastalıklı ruh halidir; aynı zamanda ”küresel güçler” tarafından kendisine verilen Türklüğü Anadolu’dan silme ve yok etme misyonunun bir zorunluluğudur.

Tıpkı 2004 senesinde kendisinin Gürcistan seyahati sırasında oranın Devlet Başkanı huzurunda dedesinin Batum’dan Anadolu’ya göç etmiş bir ailenin bireyi olarak Gürcü olduğunu açıklaması gibi.

Adam iktidar olma uğruna kendisine ”küresel güçler’‘ tarafından verilen görevi yapmaya ”pabuç pahalı” olması nedeni ile mecburdur; aksi halde bunun bedelini çok ağır ödeyeceğini biliyor.

Şimdi öncelikle Mehmet Akif Ersoy kendi ırkı ile ilgili ne diyor? Ona bakalım.

Bu büyük adam bunun yanıtını ”İSTİKLAL MARŞI’‘nda çok net olarak veriyor:

İstiklal Marşı’nın ikinci ve en son dörtlüklerinde şöyle haykırıyor tüm ihanet içindeki alçak ve nankör Türk düşmanlarına ırkı ile ilgili olarak.

Çatma,kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal!

Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilal!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet

Hakkıdır, Hakka tapan milletimin istiklal!

Mehmet Akif bu dizelerde ”ırk” sözcüğünü çok açık seçik olarak kullanarak kendisinin sapına kadar Türk olduğunu tüm hainlerin yüzüne haykırmıştır ve de her gün her yerde on binlerce defa çeşitli vasatlarda İSTİKLAL MARŞI okunarak haykırılmaktadır; sonsuza kadar da bu böyle olacaktır.

Üstelik Mehmet Akif’in annesi Emine Şerife Hanım ÖZBEKİSTAN’ın Buhara kentinden Anadolu’ya göç etmiş özbeöz ÖZBEK Türk’ü olan bir ailenin kızıdır ve oğlunu ahlak ve terbiye bakımından Türklük töre ve adetlerine göre büyütüp yetiştirmiştir ki, bir ırka mensubiyetin gerçekten ana ekseni de budur.

Aynı zamanda Mehmet Akif’in babası Mehmet Tahir Efendi Kosova’nın İpek kentinde doğmuştur ama İstanbul sokaklarında büyümüş ve Türk okullarında okuyarak gerçek bir Türk kimliğine kavuşmuş; hatta Fatih Camii müderrisliğine (profesör) kadar yükselerek Türk olmakla şeref ve onur kazanmıştır.

Ayrıca, bu gerçeklerin hiçbiri olmazsa bile en katı Türkçü olan Nihal Atsız’ın “Türk doğanlarla kendini Türk kabul edenler Türk’tür” ifadesi herhangi bir ırka mensubiyet konusundaki bütün çerçeveyi çok net olarak çiziyor.

İşte bu nedenle büyük deha Atatürk “Ne mutlu Türk olana” değil “Ne mutlu Türküm diyene” gerçeğini ifade ederek bir ırka mensubiyetin kanla değil o ırkın yüksek ahlak, töre, uygarlık, terbiyesi, harsı, kahramanlık duyguları ile yüksek idealini paylaşmaktan geçtiğini bize öğretmiştir.

Türk milleti insanlık tarihinin bütün safhalarında dünyanın her tarafında sadece tarih yapmamış aynı zamanda tarihte yazarak somut ve soyut en büyük uygarlık eserlerini bırakmıştır.

Hiçbir ırkı asla ve katiyetle küçük görmüyoruz ama Arnavut veya Gürcü olmayı Türk olmaya tercih etmek ancak onursuz bir ihanetle açıklanabilecek ruhsal patolojik bir haldir.

Bu ülkede herkes bir yerlere gelmişse ancak Türklük sayesinde gelmiştir.

Recep Erdoğan da Türklük sayesinde Başbakanlık makamına gelmiştir.

Örneğin, eğer baştan deseydi ki “ben Gürcüyüm” yüzde doksanı Türk olan bu millet ona oy vermezdi ve de bugün Anadolu’dan Türklüğü yok etme projesinin başında asla olamazdı.

Elbette Recep denilen bu BOP Eşbaşkanı’nın “Yüce Divan” dosyası yüzlerce yurtsever aydın tarafından şimdiye kadar hazırlandı ve de her gün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk ulusuna karşı işlediği yeni cürümler de ekleniyor.

Bana göre bu “Yüce Divan”lık bu cürümlerin en büyüğü ve korkuncu Türk ulusunu ve onun eşsiz uygarlık izlerini Anadolu’dan silme, yok etme projesidir ki, bu durum adeta bir ulusa uygulanan jenosit derecesinde bir suç kabul edilecektir çıkarılacak yasa ile.

Bugün BOP Eşbaşkanı sayesinde Türklüğe öyle muamele yapılıyor ki, sanki tarihte böyle bir ulus yaşamamış, nesli tükenmiş ırklardan kabul edilmektedir.

Recep, ülkeyi bölüp parçalama noktasına getirdiği çok ağır cürümlerin ve jenosit derecesindeki Türklüğü yok etme teşebbüslerine ait cürümlerinin altından kalkamayacaktır.

Bir gün Recep Erdoğan’da, kafatasçı değil ama yukarıda açıkladığım çerçeve ve tanım içerisinde Türk olmanın ne kadar onur verici bir hal olduğunu anlayacak ama çok geç kalmış olacak; Türklüğe verdiği ağır zayiatlar nedeni ile Türk ulusunun vicdanında bu pişmanlık kabul edilmeyecektir.

Ben BOP’un uzatmalı kıdemli çavuşu Recep Erdoğan’ı Büyük Kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ayağındaki tırnakla dahi kıyas etmem ama Gürcü Başbakanımız Türklüğü inkar etmek için sinekten yağ çıkarırcasına her fırsatı değerlendirip çok açık şekilde Türk düşmanlığı yaparken Ebedi önderimiz ise “Benim en büyük fahrim (onur kaynağım) Türk olmamdır” diyor.

İki görüş arasındaki fark dünyanın en çukur yeri olan “Mariana Çukuru” ile yine dünyanın en yüksek tepesi olan “Everest Tepesi” arasındaki fark gibidir.

BOP Eşbaşkanı ABD işbirlikçisi Türk düşmanı Recep, Türklüğü Anadolu’dan silme çalışmalarında öyle bir safhaya gelmiştir ki, nerede ise bireylerin ırklarının ne olduğu konusunda bir “gen bankası” kurarak 76 milyon insanın genlerini araştırıp, insanımızda Türk’ten başka ırka ait en küçük bir gen, bir DNA bulduğunda onun Türk olmadığını bu bankada kayıt altına aldırıp sonra da, bak Anadolu’da artık Türk yok; her ıraktan değişik insan kümeleri yaşıyor; öyleyse Türk Devleti’ni kaldırıyorum diyebilecek yaşamsal korkuya dayalı bir çılgınlık içinde olabilir.

Çünkü bilimsel olarak şunu biliyoruz ki, artık dünyada hiçbir birey saf bir ırka mensup değildir.

Dolayısı ile Türklüğü bu yolla yok farz etmek pekala olasıdır.

Bu böyle olmakla beraber Anadolu insanında Türklük gen ve DNA’sı tüm ırksal karışımlara rağmen çok ağır basmaktadır, dolayısı ile genetik olarak herkes aslında Türk’tür.

Türklük “Büyük Okyanus” gibidir, ona dünyanın hangi denizleri, nehirleri ve bunlara ait kollar katılırsa katılsın onun okyanusluğuna bir zarar veremez.

Ama Türk ulusu ile uğraşanları her zaman kötü bir akıbet bekleyecektir.

BOP Eşbaşkanı Recep Erdoğan’ın bu nedenle ve ülkemizi parçalanma noktasına getirdiği için “Yüce Divan”da çok yakında yargılanacağı gibi.

Yel kayadan ne götürürse Türk düşmanı Recep de Türklük’ten işte o kadar götürür.

İçteki Türk düşmanlarının yıkılışları yakındır ve kesindir.

MUSTAFA SARIGÜL CHP’YE GELİRSE CHP ÇAPULCU PARTİSİNE DÖNER

Yazının başlığındaki söz Sayın Deniz Baykal’a aittir ve böyle bir sözü bilge, dirayetli, deneyimli gerçek bir lider söyleyebilir.

Cumhuriyeti bütün kurum ve kuruluşları ile, felsefesi ile kuran Büyük Atatürk’ün partisini sorumlu ve büyük bir lider elbetteki fırıldaklara bırakamazdı.

CHP’yi fırıldaklardan korumak Cumhuriyet’i her türlü tehlikeden korumak demektir.

Ey Sarıgül denen çapsız herif, haddini bil; sen kim, CHP’ye genel başkan olmak kim.

CHP’ye genel başkan olmak için ayrıca bilgi müktesabatın olacak.

CHP’ye genel başkan olmak için yüksek karakter sahibi olmak lazım.

CHP’ye genel başkan olmak için insanın üzerinde yolsuzluk şaibesi olmaması gerkir.

Hadi çek git oradan Sarıgül; insanda biraz utanma duygusu olur, insanın biraz yüzü kızarır; niye anlamamazlıktan geliyorsun be adam; seni orada kimse istemiyor.

İyi ki varsın Sayın Baykal.

Sen gerçekten büyük bir lidersin Sayın Baykal.

İyi ki varsın yiğit insan.

Yiğit lider.