ABD’nin yeni beyzbol sopası Kılıçdaroğlu mu?..

ABD’nin yeni beyzbol sopası Kılıçdaroğlu mu?..
28 Ekim 2013 09:08

Başbakan Erdoğan deliğe süpürülmemek için son kozlarını oynuyor.

 

Cemil CAN H&H YORUM

 

ABD, kim bilir bu tehdit altında Türkiye’den daha ne tavizler koparacak!.. Suriye konusunda Erdoğan’ı yalnız bırakan Obama, yola Erdoğan’sız devam edeceğinin ilk işaretini Rusya ile anlaşarak ve İran’a yaklaşarak verdi…

 

ABD’li düşünce kuruluşlarından Bipartisan Policy Center, ABD’nin eski Ankara büyükelçileri Mortan Abramowitz ve Eric Edelman’a hazırlattığı raporda; Erdoğan hükümeti için “Hükümet, çözüm noktasında güven oluşturamazken AKP her defasında otoriterliği ve mezhepçiliği seçti” değerlendirmesini yaptı. AB’nin Gezi olayları ile ilgili “ilerleme raporu”ndaki, saptamaları (1) görmezden gelen hükümet, direnişe katılanlara dava üzerine dava açmaya başladı… Temel hak ve özgürlüklere tamamen aykırı olan bu davalar ile belli ki, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılımın azaltılması düşünülmektedir!.. AB’nin “ilerleme raporu”nda, Türkiye’de gelişen ve faal bir sivil toplumun mevcudiyetine delil olarak gösterilip övülen Gezi protestoları, hükümet tarafından suç gibi işlem görüyor!.. AB’nin son 10 yılda yapılan reformların bir sonucu olarak gördüğü bu Gezi direnişine katılanların, hükümet kanadından Çanakkale’de savaşılan düşmana benzetilmesi ise, bilgisizlik veya anlayış farklılığı ile açıklanamaz!..

 

Hükümete sık aralıklarla verilen mesajlar; ABD’ye paralel olarak, AB’nin de Erdoğan’ın gözden çıkarttığına işaret ediyor. Washington Post gazetesinde ileri sürülen Türk hükümetinin MOSSAD için çalışan 10 İranlının kimliğini Tahran’a verdiği yolundaki iddia, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf tarafından da yalanlanmadığına göre, iki ülke arasında güven bunalımı bir süre daha sürecek. ABD Kongresi’nin bazı silah sistemlerini “dost ve müttefik” olarak tanıttığı Türkiye’ye vermemesi, buna karşılık Türkiye’nin ABD tarafından yaptırıma uğramış ve NATO sistemleri ile birlikte çalışmayacak olan füze savunma sistemlerini Çin firması CPMIEC’den satın alınmak için görüşmelere başlaması, ilişkilerin ne kadar hassas bir noktaya geldiğini gösteriyor. Nitekim, ABD Büyükelçisi Francois Ricciardone, Diploması Muhabirleri Derneği’nde yaptığı değerlendirmede; bu durumu “ticari” değil, “stratejik” bir konu olarak gördüklerini ve Çin firması ile anlaşma olması halinde, işbirliğinin etkileneceğini açıkça söyleyerek aba altından sopayı göstermiştir!..

 

Bütün bu olup bitenlere, ABD Büyükelçisi Ricciardone’nin CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu ayağına kadar çağırması ve Sheraton otelinin bir otel odasında gizlice buluşmaları eklenince, Atatürk CHP’sinin ne hallere düşürüldüğü açıkça görülmektedir… Kabul etmek gerekir ki, sömürge valisi Ricciardone bu görüşmede bir taşla iki kuşu vurmuştur: Bir taraftan AKP’ye CHP’nin desteklenebileceği ima edilerek sopa göstermişken, diğer taraftan CHP tabanına ABD’nin desteği olmadan CHP’nin iktidara gelemeyeceği fikri kabul ettirilmek istenmiştir… Görüşmeden parti yönetiminin haberdar olmaması ise oldukça anlamlı ve ilginçtir! Bu hazin durum CHP’de yaşanmakta olan “yenileşme” sürecinin özeti gibidir…Salt bu gizli görüşme bile, Kılıçdaroğlu’nun gizli bir ajandası olduğunu göstermeye yeter de artar bile… Gerçekte, Kılıçdaroğlu Erdoğan’a gösterilmiş ikinci bir beyzbol sopası gibidir!.. Kılıçdaroğlu, her zaman olduğu gibi yine ABD’nin hizmetindedir ve basit vaatlere teslim olacak küçük bir memur gibidir. Nitekim, Ricciardona bu gizli görüşmede; olası Washington ziyaretinde ABD yönetiminin yürütme kanadından ve Kongre’den pek çok kişinin Kılıçdaroğlu ile görüşmek isteyeceğini söyleyerek, Kılıçdaroğlu’na mavi boncuk dağıtmaya devam etmiştir. Bu mesaj, ABD tarafından Erdoğan’ın gözden çıkarılabileceği anlamına gelmekle birlikte, Erdoğan’ın yeni tavizler vererek iktidarını sürdürme olanağını da sunmaktadır. Ana muhalefet partisi liderinin, ABD yönetimi ile Erdoğan arasındaki bu restleşmede, tehdit malzemesi gibi kullanılması, Kemal Bey’in CHP Genel Başkanlığına getirilme sebebine ve kişiliğine uygun düşse de CHP’nin geçmişi ile diplomatik teamüle hiç uymamıştır!..

 

AKP iktidarı tarafından Türk halkının gerçek gündeminde olmayan; “ana dilde eğitim” , “andımızın kaldırılması”, “kamu hizmetlerinde türbanın serbest bırakılması” ve “Tunceli’nin adının Dersim olarak değiştirilmeye kalkışılması” gibi konuların, AKP tabanından ciddi oy kaymalarına sebebiyet verdiği tartışmısızdır. Yaklaşan seçimlerde ,bu kayıpları durdurabilmek için AKP’nin “milli duruş” gösterileri yapmaya doğal olarak ihtiyacı vardır. Bu bakımdan ABD yönetimi ile bu konuda anlaşılmış da olabilir. Bu anlamda Kılıçdaroğlu ile görüşmek, bir bakıma Erdoğan’a yeni bir havuç uzatmak anlamına da gelebilir. ABD yönetimi sopa-havuç politikasından öyle kolay vazgeçmez… Böylece ABD Erdoğan’dan da vazgeçmediğini göstermektedir. Zira ABD açısından eli kolu bağlı bir Erdoğan, Türkiye’nin başına getirilebilecek en iyi seçenektir… Başka bir söyleyişle Erdoğan Türkiye ve Ortadoğu’da ABD’nin çıkarlarını korumakla görevli (A) planı ise, Kılıçdaroğlu da (B) planı olarak yedekte tutulmaktadır!..

 

Bu taraftan bakıldığında; bir taraftan Öcalan ile görüşmelerini sürdüren Erdoğan, diğer taraftan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı, “herkes haddini bilsin” diyerek azarlamaktadır… Bu durum, AKP tabanının hoşuna gitmektedir tabi… Öte yandan, ülke savunması söz konusu olduğunda, ABD’den “bağımsız” politika izleme görüntüsü de verilmektedir. Doğal olarak bu durum da AKP seçmenini memnun etmektedir. Ne yazık ki, AKP’nin bu basit seçim oyunları, ülkemizde hala prim yapabilmektedir. Olayların bir de bu yanını gözden kaçırmamak gerekiyor… Unutmamalıyız ki, Çin’den füze savunma sistemleri alma konusu tartışmaya açılmışken, eş zamanlı olarak ABD’ye de 3,5 milyar dolarlık sikorsky helikopteri siparişi(2) verilmiştir. Bütün bu gelişmeler, yapılan hamlelerin seçimleri etkilemek amacıyla “danışıklı” olabileceğine kanıt teşkil etmektedir!.. Muhalefetin basiretsizliği ve ele geçirilmişliği karşısında, elbirliği ile Türk halkı bir kez daha Kılıçdaroğulları ile Sarıgüllerle aldatılacağa benzemektedir!..

 

Bu yüzden yaklaşan seçimlerde, İşçi Partisi’nin önerdiği CHP-MHP-İP dayanışmasını hayata geçirmekten başka yol görünmüyor!..

 

Av. Cemil Can

 

DİPNOTLAR:

 

(1) http://www.abhaber.com/index.php?option=com_content&view=article&id=52987:ab-raporunun-y%C4%B1ld%C4%B1z%C4%B1-gezi&catid=217&Itemid=835

(2) http://www.aktifhaber.com/turkiye-abdli-sikorskye-35-milyar-dolarlik-ihale-verdi-871901h.htm

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..