Bu seçim bir sonraki seçimin rotasını belirleyecektir

Bu seçim bir sonraki seçimin rotasını belirleyecektir
15 Mayıs 2015 10:18

20.yüzyılı düşün(felsefe) alanındaki en büyük dehalarından biri olan ve uzun yıllar kitlelere yaptığı doğaçlama konuşmaları ile Batı dünyası insanlarının yaşamlarına damgasını vuran düşünür (filozof) Hindistanlı felsefe profesörü Osho ”Kitleler asla kendileri adına karar vermezler. Onlar güç, zeka, zenginlik açısından üstün olduğunu iddia eden insanları takip ederler.Bu insanlar inanç değiştirdikleri taktirde, onlar da uyum sağlarlar” tespitini yaparak Toplum Psikolojisi biliminin çok temel yasasını ortaya koymuştur.

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

 

Toplum Psikolojisi biliminin bu önemli yasasından Siyaset Sosyolojisi bilimine ait özel alana geçiş yaptıktan sonra yazının başlığında ifadesini bulan konuyu öz olarak işleyeceğim. Siyasette de kitleler Osho’nun ifade ettiği gibi kitleler güç algısı yaratan partileri ve liderleri takip edip, peşlerine takılırlar.

 

 

 

Çünkü Toplum Psikolojisi biliminin tespitine göre kitleler zekalar ile değil, duyguları ile hareket ederler. Ve, işin en ilginç yönü bu anlamda bir profesör ile en cahil insan arasında ayırım yoktur, yani her iki kesimde kitle içerisinde duygularının etkisi altındadırlar. Kitleler peşlerine takılıp gittikleri siyasal partiler ve liderleri ne zaman güç kaybederlerse artık onların peşlerini büyük gruplar halinde bırakmaya başlarlar.

 

 

 

İşte bu nedenle 7 Haziran’da yapılacak seçim, Türk seçmeni için bir test mahiyetinde olacaktır. AKP ve doğal lideri bu seçimde gücünü kaybettiği anlaşıldığı, yani oylarının düştüğü ortaya çıkınca peşlerine takılan kitleler bir daha onlara oylarını kullanmayacaklardır. Geldiğimiz nokta itibariyle anlaşılıyor ki AKP yüksek oranda oy aşınmasına uğramış ve koalisyon hükümeti gibi bir yapı ufukta görünüyor.

 

 

 

RTE-Davutoğlu’nun hiçbir iradesi yok bu konuda-, koalisyon hükümetine pek yanaşmayacağı düşüncemi ifade ederek, diğer partilerin de bu
seçimde alacakları oy oranları gelecek seçimdeki rotalarını belirleyeceğini belirtelim. CHP, MHP, HDP Meclis içi partileri bu seçimde belli bir yükseliş sağlayamadıkları taktirde bir sonraki seçimde yıkıma uğrayacaklar, ve başlarında bulunan liderleri makamlarını bırakmaya mecbur
kalacaklardır.

 

 

 

Meclis dışı partilerle ilgili düşüncemi ortaya koymak istiyorum. Meclis içi dört parti dışında 16 Meclis dışı parti seçim yarışına katılmaktadır.

 

 

Hemen şunu belirtelim ki, seçime katılacak Meclis dışı partilerden Liberal Demokrat Parti(LDP), Saadet Partisi(SP), Vatan Partisi(VP)
dışında olanların hiçbir şansı bulunmamaktadır. Büyük Birlik Partisi(BBP), Saadet Partisi ile seçim ittifakı yapmasaydı onunda bir sonraki seçimde şansı olabilirdi ama liderleri milletvekili olma hevesi ile kendilerini yakmıştır.

 

 

 

İşte Meclis dışı bu dört parti 7 Haziran’da yapılacak seçimde, bir önceki genel seçime kıyasla oylarını artırarak seçmen nazarında güç
algısı yarattıkları taktirde bir sonraki seçimde TBMM’ye girmeleri çok yüksek bir olasılık.

 

 

 

Bunun en önemli nedeni bu seçimde güç kaybedeceği kesin olan AKP’nin, yukarıda yaptığım sosyolojik tespitler ışığında bir dahaki seçimde
desteğinin en az yarıdan fazlasını kaybederek dibe vurması ve buradan kaçan oyların bu seçimde güç algısı yaratmış olan Meclis dışı
partilere gidecek olmasıdır.

 

 

 

Bir de CHP, MHP, BDP’nin yıprandığını hesaba katarsak kartlar yeniden karılacaktır. Tüm bu hesapları yapan RTE, AKP’nin kuracağı bir azınlık hükümeti isteyeceği ve cumhurbaşkanlığı yetkilerini kullanarak, buna zorlayacağı düşünülüyor ama son derece riskli bir işe girer.

 

 

 

Neden? Çünkü azınlık hükümetleri her gün her dakika kendisine destek veren diğer partilerin tehdidi altındadır; icraat yapması son derece zordur. Bu nedenle çok daha fazla yıpranır AKP. Seçimde koalisyon hükümeti kurma sonucu ortaya çıksa, ben RTE’nin yerinde olsam Kılıçdaroğlu veya Bahçeli’ye azınlık hükümeti kurmaları için teklif götürür ve AKP’nin destekleyeceğini belirtirim.

 

 

 

Bu durumda CHP ve MHP bu teklifi kabul etseler de etmeseler de çok yıpranırlar. Çünkü hükümeti kurma görevini kabul etmedikleri taktirde tabanlarından öfkeli bir tepki görürler ve bunların ülkeyi yönetme gibi bir iradeleri yokmuş, bizi aldatıyorlarmış algısı oluşturur. Yine her ikisi de AKP’nin desteği ile azınlık hükümeti kurma teklifini kabul ettikleri taktirde, yukarıda ortaya koyduğumuz tespit doğrultusunda her gün her dakika RTE’nin direktifleri doğrultusunda yıpratılır.

 

 

 

Yıpranma büyük boyutlara ulaştığında ki bu çok uzun sürmez, yine RTE’nin direktifi doğrultusunda AKP, azınlık hükümetinden desteğini
çekip derhal erken seçime gidilir. Ortaya konulan bu senaryolardan anlaşılıyor ki azınlık hükümetini hangi parti veya partiler kurarsa çok yıpranacak, kaybedenlerden olacaktır.

 

 

 

Koalisyon hükümeti kuran partiler de yıpranacaktır. Bunlar olmadığı taktirde geriye tek bir alternatif kalıyor, o da Cumhurbaşkanı’nın yetkisine dayanarak seçimi yenileme kararı alması olacaktır. Olaya neresinden bakarsak bakalım, her durumda bu seçimden sonra bir erken seçim kendini göstermektedir.

 

 

 

RTE’nin, 13 yıllık Anayasa ve yasalara aykırı icraatları ile hakkındaki diğer şaibelerden yargılanma korkusu erken seçimi daha büyük bir olasılık haline getirmektedir. 7 Haziran’da yapılacak seçim-eğer yapılırsa- her açıdan bugün Meclis’te bulunan dört partinin de aleyhine işleyecektir.

 

 

 

 

Hatta bu ağlatısal(dramatik) korku RTE’yi büyük çapta ruhsal çöküntüye götürdüğü için, milletvekilliğinden emekli olma süresi olan en az iki yıllık zaman dilimini bile beklemeden erken seçime gitme olasılığı ayan beyan ortadadır. Bu nedenle, yinelersek bu seçimde Meclis dışında bulunan ve yukarıda adlarını yazdığımız 4 parti oylarını yükselterek seçmende güç algısı yarattıkları taktirde, bir sonraki seçimde TBMM’ne girmeleri çok yüksek olasılıktır.

 

 

 

Bunların içinde en yüksek ivmeyi yakalama şansı olan parti de Liberal Demokrat Parti’dir. Çünkü orijinaldir, Meclis içi ve dışında bir benzeri yoktur, adı belleklere kazılmıştır; tespitlerime göre genç ve orta yaş grubu tarafından ilgiyle izlenmektedir. Dünyada ivme kazanan liberalizmi temsil eden ve bu yönde köklü politikalar üreten LDP’den başka ikinci bir parti Türkiye’de bulunmamaktadır. Bu avantajlar değerlendirildiğinde yakın geleceğin iktidar partisidir LDP.

 

 

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!